yorgun ve ormansızlar apartmanına hepiniz hoşgeldiniz

162 19 3
                                    


🏠

"Anne! Kapııı!"

Kapının önünden çekilip parlayan güneşten hiçbir şey görmememe rağmen
evimizin camına bakmaya başladım. Anahtarımı yanıma almayı unuttuğum için şuan tek umudum annemdi. Ama muhtemelen temizlik yapmak ile uğraştığı için süpürge sesinden ne aramalarımı ne de bağırışlarımı duyuyordu. Acaba daire ikinin ziline mi bassam diye elim havalansa da vazgeçtim. Komşularımızın ziline basıp yarım saat açıklama yapmak zorunda kalma düşüncesi bile işkence gibi geliyordu.

Nasıl ben onların zili yaptır artık konuşmalarından bıktıysam onlar da benden bıkmakta fazlasıyla haklıydı.
Lanet apartmandaki zili bozuk tek daire bizimkiydi ve her seferinde tamir ettirmemize rağmen çalışmamaya yemin etmişti sanki. Bu yüzden apartmanda günlük mutlaka birini rahatsız ediyordum.

Sıcak hava stresle birleşip boğuyormuş gibi hissettirmeye başladığında sinir krizi geçirmeden önce son bir kez şansımı denemek için bağırdım.

"Annee!"

"Heeseung?"

Bana seslenilmesiyle hemen açılan bina kapısına yöneldi bakışlarım. Karşımdaki beden bir elinde baston diğer bir elinde ise çöp poşetiyle kapının arasında bekliyordu.

"Heeseung oğlum? Anne anne diye bağırıp duruyorsun. Bir şey oldu sandım."

Tanıştırayım. Bayan Yoon.
Kendisi henüz yetmişlerinde olan, buna rağmen yaşından oldukça genç gösteren,  giyimine kuşamına fazlasıyla düşkün, emekli olmuş eski bir müzik öğretmeni. Eşi vefat ettiğinden beri tek başına, her bir noktası buram buram lavanta kokan teras katındaki evi, daire 8'de yaşıyor.

Kendimi bildim bileli Bayan Yoon'un evi benim ikinci evim gibidir. Hatırlıyorum da küçükken evinden hiç çıkmazdım. Hatta birde torunları gelmişse o gün kendi evime adımımı bile atmazdım. Gecenin bir yarısı annemler beni almaya geldiğinde ise gitmemek için ağlar zırlar herkese uykusunu zehir ederdim. En sonunda da götüme tekme yiye yiye eve geri dönerdim tabi.

"Rahatsız ettiysem kusura bakmayın efendim. Anneme bir şey olmadı. Ben anahtarımı unutmuşum da kapıyı açması için bağırıyordum."

"Ziliniz hâlâ çalışmıyor değil mi oğlum?"

"Maalesef." dedim mahçup bir şekilde gülümseyerek.

Bunun üzerine Bayan Yoon'da içten bir gülümseme sundu bana. Anında gelen farkındalıkla hemen kaptım elindeki çöp poşetini.

"Siz zahmet etmeyin. Ben atarım."

"Sağol evladım."

Bayan Yoon, kapının kapanmaması için ben çöpü atana kadar beklemiş geri döndüğümde ise bolca teşekkür ederek ne kadar saygılı ve ahlaklı bir genç olduğum konusunda beni övmeyi de unutmamıştı. Böyle mükemmel bir insan olmak her yiğidin harcı değil anlayacağınız gibi.

Bayan Yoon'dan aldığım övgüler eşliğinde büyük bir hızla eve çıkarken beni nelerin beklediğinden henüz haberim yoktu. Kapının önüne gelip de bir yığın ayakkabının kolidoru işgal ettiğini gördüğümde işte o vakit bir şeylerin yanlış olduğu hissi içimi kapladı. Uzaktan akrabalardır diyerekten kendime engel olamayıp kapıyı tıklatmış ve neler döndüğünü kapı açılınca farkedebilmiştim. 

Saatlerdir bağırmama rağmen annemin beni duymamasının sebebi temizlik yapması değil aslında binadakilerle bol dedikodulu bir gün yapmasından kaynaklanıyormuş. Kaçmak için geri adımlayacağım sırada nereden çıktığını anlamadığım Riki beni kolumdan yakalayıp evin içine çekmiş "Eğer bu eziyeti ben çekiyorsam sende çekeceksin." diyerek tehditvari bir şekilde konuşmuştu.

yorgun ve ormansızlar apartmanı, heejakeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin