🏠
"Rapunzel mi?"
"Tabiki de. Bu hikayeye birde rapunzel lazım değil mi? O da sen oluyorsun işte." dedi kolunu omzuma atarken. "yani benim rapunzelim."
Jaeyun'un ağzından birebir duyduğum sahiplik eki, sahiplik eki çok önemli bir nokta bu arada etkilendik yani kardeşim yalan mı söyleyelim şimdi, umrumda değilmiş gibi davranırken garip bir gülümseme yerleştirdim suratıma. Halimden mutluydum mutlu olmasına da tuhaf hissetmekten de alıkoyamıyordum kendimi. Neden bu kadar gerildiğimi bilmiyorum açıkçası.
"Çaylarınız hazır!"
Bize seslenen Bay Keating ile hemen dükkanın ön tarafına ilerleyip onun gibi bizim için ayrılan puflara oturduk. Jaeyun yeni tanıştığı kişi ve ortam dolayısıyla tatlı heyecanıyla kıpırdanıp duruyor bir an önce içmek için soğumasını beklediği çayından çıkan dumanlara bakıyordu. Mutlu hissetmesi beni de fazlasıyla neşelendirmişti.
Bay Keating çayını içerken aklına bir şey gelmiş olsa gerek hemen fincanını küçük sehpanın üzerine bırakarak odağını bana çevirdi.
"Heeseung sana soracaktım unuttum bak. Riki niye gelmedi. Dibinden ayrılmaz normalde, küstünüz mü?"
Sence öyle bir şey mümkün olabilir mi bakışı attım karşımda oturan bedene. "Okul gösterisi için seçilmişti o. Provaları varmış bugün. O yüzden gelemedi bizimle. Yoksa kendisinden başka biriyle beni baş başa bırakması hiç mümkün mü?"
Haklısın dercesine gülerek kafasını salladı Bay Keating.
"Bu arada bana daha önce hiç Jake'ten bahsetmemiştin. Bir anda çocukluk arkadaşım diye tanıştırınca şaşırmadım desem yalan olur."
"Doğruyu söylemek gerekirse Jake ile ilgili anılarımın çok net olduğunu söyleyemem. Oyun oynadığımız bir iki anımızı hayal meyal hatırlıyorum. Hatta annem hatırlatana kadar onların bile yaşandığından emin değildim. O yüzden bahsetmemişimdir muhtemelen."
Karşımdaki beden beni dikkatle dinlerken Jaeyun'da bana katılırcasına konuştu.
"Evet aslında. Bende birlikte geçirdiğimiz son günümüz hariç diğer anılarımızı çok net bir şekilde hatırlamıyorum."
Bahsettiği 'birlikte geçirdiğimiz son günümüzü' hatırlamadığım için istem dışı kaşlarımı çatarak Jaeyun'a baktım.
"Hatırlamıyor musun?" dedi şokla bana bakarak.
"Hayır?"
Bizim aramızda geçen konuşmayla Bay Keating için işler daha da ilginçleşmiş olsa gerek yüzündeki heyecanlı bir gülümsemeyle daha da dikkatli izlemeye başladı bizi.
"Gerçi o sıra ayık kafayla olmadığın için hatırlamaman normal." dedi yanımdaki beden.
"Nasıl.. noldu ki?" dedim şüpheyle ona bakarak.
"Burda anlatmam senin için problem yaratır mı?" tepkimi ölçmek istercesine göz ucuyla bir karşımda oturan bedene birde bana bakıp duruyordu.
Bay Keating benim hakkımda annemin babamın bilmediği şeyleri bile bilirdi o yüzden ondan çekinecek en son kişi bile değildim. Notlarımın düştüğü bir dönem annemlere söyleyemediğim için kendisini veli toplantılarıma götürmüşlüğüm bile vardı. Bacak bacak üstüne atarak oturan, meşgul bir iş adamı olduğu izlenimi veren kolları kıvrılmış gömleği, son model güneş gözlüğü ve kol saatiyle, sesini yükseltmeden ortaya attığı felsefi ve entelektüel laflarıyla saniyesinde hocalara ağzının payını veren Range Rover Dad rolünü çok iyi üstlenmişti. Hâlâ daha bu oyunculuğundan faydalanırım.
Artık ne kadar yakın olduğumuzu siz tahmin edebilirsiniz diye düşünüyorum.
Bu yüzden Jaeyun'a problem değil dercesine elimi salladım. O da benden aldığı izinle hemen anlatmaya başladı."Yedi sekiz yaşlarındaydık sanırım o zaman, tam hatırlamıyorum. Gitmeden önce son kez görüşmek icin sizin eve akşam yemeğine gelmiştik. Dolaptaki alkol şişesini meyve suyu sandığın için kafaya dikmiş, sarhoş olup kafayı buluncada beni, sınıfındaki Jojo Siwa'ya benzeyen aşık olduğun kız zannettiğin için öpmeye kalkışmıştın."
Ağzım açık bir şekilde yanımdaki bedene baktım. "şaka yapıyorsun.."
"Hayır, ciddiyim. Bildiğin dudağıma yapışmıştın. Abin basmıştı bizi."
Sanki Jaeyun'a sorar gibi değilde daha çok kendi kendime bir şeyleri sorguluyormuş gibi çıkan sesimle "Abim niye daha önce hiç bahsetmedi peki bana bu olaydan.." dedim. Aklımdaki bu soru işaretlerini yanıtlayan ise yine Jaeyun oldu.
"Abin o zaman bile pek tepki vermemişti açıkçası. Sadece odadan çıkmış ve telefonuyla konuşmaya devam etmişti. Ben haber vermiştim senin durumunu annenlere."
"Abim.. benim abim?" dedim inanamayan bakışlarla. "Gerçekten hiçbir şey demedi mi? Annemlere yetiştirmedi mi bu durumu?"
Abimle küçükken çok iyi anlaşamadığımız için sürekli açığımı arayan biri olduğundan Jaeyun'un bu dediklerine pek inanasım gelmemişti.
Jaeyun ise bu düşüncelerimde beni haksız çıkarmak istercesine abimin ağzından çıkan tek cümleyide onun konuşma stiliyle taklit ederek bize söyledi."Aklımda çok fazla soru işareti var ama bu gördüklerim yaşanmamış gibi davranacağım" dedi sanki kulağında telefon varmış gibi davranarak.
Elimle şokla açılan ağzımı yavaşça kapattım.
"Evet tam olarak böyle dedi." dedi Jaeyun'da rolden çıkarak.
"İnanamıyorum.. abimi geçtim annemler bile şu zamana kadar bu olayla ilgili tek bir kelime söylemediler bana."
"Ömür boyu bu utançla yaşamanı istememişlerdir." tam karşımda oturan beden anlayışlı olduğunu zannettiği bir bakışla beni teselli etmeye çalışırken hissettiğim utançla ağlamak istiyordum. Bay Keating bile böyle düşünüyorsa durum gerçekten vahim demekti.
"Ee senin şu ilkokul aşkın, kendini Jojo Siwa sanan kıza noldu peki. Bana bile anlatmamıştın."
Gözümde canlanan koca maziyle içli bir nefes verdim. Koskoca Lee Heeseung'da olsanız velet halleriniz bazı hatalar yapabiliyordu işte.
"Üç ay kadar en saf duygularımla peşinden koşmaya devam etmiştim. O ise kendi hoşlandığı çocuk ceza almasın diye iftira atarak beni öğretmene şikayet etmişti. Bu olaydan sonra da soğudum ondan zaten."
"Yaptığı şeye şaşırmadım açıkçası. Saçına kendi kafasından büyük toka takan kimseye güvenmem." dedi Jaeyun onaylamayan bakışlarıyla.
Bay Keating, Jaeyun sanki doğru bir şeye değinmiş gibi gülerek parmağıyla onu işaret etti. "iyi dedin.." İkiside bu anı bekliyormuş gibi küçük sehpanın üzerinden uzanıp kocaman bir beşlik çaktılar. Ben ise bu durumdan zevk alamayan tek kişi olarak kınayan bakışlarla çayımı içmeye devam ettim.
"Neyse bu olaydan sakın ama sakın Riki'ye bahsetmiyoruz beyler, anlaşıldı mı? Ömür boyu dilinden düşmem yoksa."
"Neyden bahsetmiyormuşsunuz bana?"
🏠
irmaginin akisina olurum turkiyem tek bi eglencemiz var wattpad onu da elimizden almayaydin iyiydi🙏🏻 (neyseki vpn
ŞİMDİ OKUDUĞUN
yorgun ve ormansızlar apartmanı, heejake
FanfictionDaire üç, gitmesi güç. Zili bozuk, kalbi de bir hayli soğuk. Kapıyı tıklatırsanız duymayabiliriz ama Rapunzeli saçlarını uzatması için çağırırsanız hemen geliriz. "Rapunzel, Rapunzel! Geldi işte prensiniz!" Yorgun ve ormansızlar apartmanına hepiniz...