Ege tedirgin bir şekilde arkasını dönünce çocukluk arkadaşı yiğiti görmüştü.
Ege: Yiğit kardeşimmm.
Yiğit: Nasılsın kardeşim?
Ege: İyim ya sen nerden çıktın,ne işin var burada?
Yiğit: Ya ben yurt dışındaydım ama Türkiye'ye gelmek zorunda kaldım.
Ege: Neden?
Yiğit: Ali ve Gizemin ölümü için ilayda ile çalışmam gerekiyor.
Ege: He şu dedektif ilayda.
Yiğit: Evet sen nerden tanıyorsun?
Ege: Dün gece burdaydı.
Yiğit: Anladım.
Yiğit: Sen ne yapıyorsun burda.
Ege tedirgin içinde gözlerini yiğitten kaçırarak cevap verdi.
Ege: Hiç öylesine Ali'de kulaklığım kalmıştı onu aldım.
Ege:onu boşver de Talya nerde?
Yiğit: Talya İtalya'da silahlı baskın olan üniversite de araştırma yapıyor.
Ege büyük bir iç çekerek dışarı doğru küçük adımlarla yöneldi.
Yiğit Egenin arkasına takılarak Egenin omzuna kolunu attı.
Yiğit: Biliyorum Eda için endişeleniyorsun ama güven bana Talya ile geri dönecekler evine.
Ege Yiğite sarılarak "hadi gidelim" dedi.
Ege ve Yiğit Ali ve Gizemin kaldığı villanın dış kapısından çıktıktan sonra gözleri Adanın ve Teo'nun yatak odasına yöneldi.
Teo ve Ada led ışığı içinde sevişiyordu. Ada'nın inleme sesi nerdeyse duyulacak vaziyettydi.
Yiğit parmak ucuyla odanın camını işaret ederek "ateşli kız diye buna derim" dedi.
Ege yiğite dönerek "sen bence kaşınma Talya buna ne karşlık verir bilmem" dedi.
Yiğit gülerek "ya siktir git" dedi.
Ege ve Yiğit eve geçerken yiğit cebinden çıkardığı araba anahtarı ile kapının önündeki arabaya bindi.
Ege: Gel kardeşim bizde kalalım.
Yiğit: Yok ya otelde yer ayrırttım ama yarın eşyaları toparlayıp gelirim.
Ege kafasını sallayarak "peki kardeşim sen bilirsin" diyerek eve girdi.
Yiğit Ege'nin eve girdiğini görünce telefonu cebinden çıkarıp arama yaptı "yarın eve yerleşiyorum" diyerek arabasını çalıştırıp otelin yolunu tuttu.
Ege odaya çıkınca lidya sinirli gözlerle Egeye baktı.
Ege: Ne?
Lidya: Bir gün söz dinlesen incilerinmi dökülcek? Hiç düşünmüyorsun dimi ya hiç sikine bile takmıyorsun lidya kim ki sikerim lidyayı anca dersin umursamaz adamın tekisin.
Ege: Ne diyorsun ya gece gece kendindemisin.
Lidya: Gayet kendimdeyim çekil önümden.
Ege: Nereye?
Lidya: Sanane.
Lidya odadan çıkarak rıhtıma elinde bir şarap şişesi ve kadeh ile denizi izlemeye başladı.
Sabahın erken saatlerinde herkes hazır bir şekilde kahvaltı sofrasında buluştu.
Tuana: Günaydın gençlik.
Ege: Günaydın.
Sinan: Günaydın.
Ada: Günaydın.
Teo: Günaydın.
Ege çayları doldurarak ada ve teo çok yorulmuş sanırsam.
Tuana: Eee sesler duyuldu.
Ada ve Teo gülerek birbirlerine baktı.
Ada: Bu arada lidya nerde?
Tuana: aaa evet dün gece rıhtımda gördüm en son bende.
Ege: Bilmiyorum dün gece karşı eve gittiğim için bağırdı çağırdı çıktı gitti.
Sinan: Olum malmısın niye söylemiyorsun beraber giderdik.
Teo: Sinan haklı ege niye böyle yapıyorsun.
Tuana: Eee birşey bulabildinmi?
Ege: Evet İtalya da özel yaptırdığım mermiyi buldum.
Ege cebindeki mermiyi çıkararak masaya koydu.
Ege: Üstelik bu Ali ve Gizem'in odasından çıktı yani elimizde bilinmeyen 1 ceset var.
Masada herkes gergin bir şekilde mermiyi incelemeye başladı.
Tuana: Sende ki olan merminin aynısını alamaz mı?
Ada hemen lafa girerek "olamaz benim adım ve doğum tarihim yazıyor Ege 01.01.2000" dedi.
Bir süre sonra kahvaltı sofrasında sohbet döndükten sonra kapı çaldı.
Ege: Ben açarım gelen sinandı.
Ege sinanın bavullarını alarak içeri geçti ve kahvaltı sofrasına doğru ilerledi "Dostlar bu yiğit ali ve gizemin cinayet dosyası ile ilgilenecek" ege bir yandan konuşurken gözlerini Adaya kitledi dün gece Teo yerine kendini hayal etti,bi süre adayı süzdükten sonra içinden "bu kızı bende yatağıma alacam" diyerek tekrar egeye döndü. Tanışma faslı bittikten sonra herkes evden çıkarak üniversitenin yolunu tuttu sinan dışında.
Yiğit ilaydanın yanına gitmişti.Üniversiteye geldiklerinde lidya sınıfta değildi.
Tuana: Sanırım lidya bu sefer çok ciddi.
Ada: Tuana haklı.
Ege: İç çekerek ah inatçı sevgilim ben okul çıkışı ona bir çiçek alırım affeder beni.
Herkes gülerek konuşmaya daldıktan kısa bir süre sonra dersin hocası geldi herkes sıralarına dağıldı.
Lidya Ege'nin evine dönerek tüm eşyalarını topladı ve cebindeki notu çıkararak yatağın üzerine bıraktı notun üstünde "Ege'ye" yazıyordu.Bavullarını arabaya yükleyip havaalanına doğru yola çıktı. Havaalanına geldikten sonra bir görevliden yardım istiyerek bavulları boşaltarak dış hatlar kısmına doğru yürüdü. Kısa bir süre sonra oturarak cebindeki telefonu çıkararak annesine "Ben dönüyorum" mesajını atıp hattını telefondan çıkartıp çöpe attı.
Üniversite dersleri bittikten sonra herkes üniversite'nin yanındaki cafe'ye giderken Ege lidya'dan özür dilemek için çiçekçiye gitti çiçeği aldıktan sonra eve gidip üzerini değişmesi için odasına çıktı.
Tam üzerini değişecek iken yatakta ki notu gördü,elindeki çiçeklerle yatağa oturup notu aldı ve üzerinde ki yazıyı mırıldandı "Ege'ye" ege titreyen elleri ile notu açıp okumaya başladı.
Ege artık her olayda beni düşünmemen ağır geliyor bana tüm yükü taşımaktan sıkıldım beni umursamıyorsun bensiz daha iyi olacağına inanıyorum... Amerika'ya geri dönüyorum bensiz hayatında mutluluklar...
Ege her kelimeyi okurken göz yaşlarına boğuldu notu yere atarak hemen telefonu çıkarıp lidya'yı aradı ve o sesi duydu "Aradığınız numara kullanılmamaktadır"
Ege tüm sinirle telefonu duvara fırlatarak ağlamaya devam ederken yatağın üstündeki gülleri aldı ve yere diz çöktü.
Ege: Ama benim gül kokulum gülleri çok sever bana hep bana günümün neşe kaynağı derdi neden beni bıraktı ki neden beni sevmeyi bıraktı ben oysa ki onun için yaşamayı göze almıştım.
Diyerek bir süre daha ağlamaya devam etti,Ege ellerinde ki gül buketleri ile ağlayarak salona indi ve kendine şu sözü söyledi.
"Beyaz güllerin teorisi gerçekmiş boşuna dememişler beyaz güller ayrılık getirir diye."
"Ama bende o teoriyi bozucağıma yemin ediyorum"
Herşey asıl Ege'nin yemini ile başlamıştı herşey herkes için çok farklı olacaktı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLEN VE ÖLDÜRÜLEN
Genç KurguBir aşkın intikam için ölüme yol açtığına şahit oldunuzmu hiç?