4. BÖLÜM

108 13 75
                                    

Ben arkalarından bakarken hâlâ ona güvendiğim anlara üzülüyordum. Sorun sevgilisi olması kesinlikle değildi. Sadece bana yalan söylemesiydi. Dün gece bana kuzenim demişti ama kızın söylediğine göre kuzen gibi bir halleri yoktu.

Bu hayatta en sevmediğim şey yalan söylenmesiydi.

Bir insan neden yalan söylerdi ki? Zorda kaldığı için mi? Zor bir anda bile olsa sonradan açıklayabilirdi. Ama Arel ortada hiçbir neden yokken bana yalan söylemeyi tercih etmişti. İşte beni öfkelendiren şey de buydu.

Verandanın kapısından bu sefer Ayberk girdi. "Hadi gidiyoruz." dedi.

"Nereye?" diye sorduğumda gülümsedi.

"Oynamaya." dediğinde kafam karıştı.

"Ne oynaması?"

"Görürsün ya hadi!" deyip hızla yanıma koştu ve koluma girdi. Beni peşinden çekiştirince mecburen peşine takıldım.

Kapıdan çıktığımızda direkt "Sen Tuğra'nın arabasına bin. Bende Buğra'ya bakıp geliyorum." dediğinde başımı iki yana salladım.

"Sizinle gitmek istiyorum." Anlamayarak kaşlarını çattı. Böyle bir şey dememi beklemiyordu. Yine de üstüme gelmedi ve başını salladı.

"Tamam, sen benim arabaya bin geliyorum hemen." deyip eve yeniden girdi.

Arel'in arabası da biraz uzağımızdaydı. İkisi arabada oturuyorlardı. Beni fark etmelerine müsaade etmeden hemen Ayberk'in arabasına bindim. Buğra ile Ayberk de bir süre sonra geldiler. Ben ön koltuğa oturmuştum ama Buğra yaklaşınca tam kapıyı açıp arkaya geçecekken Buğra eliyle işaret edip oturmamı söyledi. Başımı sallayıp kabul ettim. Ayberk, şarkı mırıldanarak sürücü koltuğuna geçti.

Emniyet kemerlerimizi taktıktan sonra Buğra, "Tuğra, niye gitmedi hâlâ?" diye sordu. Ayberk omuzlarını bir kere yukarı kaldırıp indirdi. "Sorarız şimdi." deyip arabayı çalıştırdı. Aniden arabayı çevirdi.

Arabayı Arel'in arabasının yanında durdu ve camı açtı. Arel, Ayberk'i fark edince camını indirdi.

Ayberk, "Neyi bekliyorsun?" diye sordu. Arel, hafif öne eğilince Ayberk'in yanında oturan beni fark etti. Derin bir nefes bıraktı ve geriye çekilip önüne döndü. "Bir şey yok. Gidelim." dedi ve camı kapatıp arabasını hızla sürmeye başladı. Ama öyle bir hızlı sürdü ki... Toz olup uçtu sanki. Bu arada arabası tamir edilmiş veya yenisini almışlardı. Aynı Range Rover'dı.

Ayberk ve Buğra Arel'in öyle hızla gitmesine bir anda küfür etti. Yanlarında ben olduğumu hatırlayınca pardon falan deyip geçiştirdiler. Başımı iki yana salladım. Ayberk, anayola girdiğinde şarkı listesinden bir şarkı seçti ve söylemeye başladı.

~Sertab Erener- Kime Diyorum

Niyetim yoktu
Sana bakmaya
Mecalim yoktu
Âşık olmaya

Hem biraz mahcup
Hem çapkın bariz
Bakmasan öyle
Vermezdim taviz

Kaşlarımı çatıp ona döndüm ve izledim. Şarkıyı o kadar içinden gelerek söylüyordu ki... Hayret etmiştim. Buğra ise arkada dizüstü bilgisayarını açmış bir şeylerle ilgileniyordu. Ayberk'in bu durumlarına alışmış olmalıydı ki hiç umurunda değildi. Ayberk de rahat bir şekilde şarkısını söylüyordu.

Bi' bakışta yaktın, erittin cümle tövbeleri
Bir gülüşte sildin o eski yaramın izlerini
Kendime bir daha şans diliyorum
Mutluluk istiyor, aşk istiyorum

Bak "Aşk" diyorum, "Yanaş" diyorum
Kime diyorum?
Bak "Aşk" diyorum, "Yanaş" diyorum
Kime diyorum?

Bağıra çağıra söylediği şarkısı sona erdiğinde yeni şarkılarına geçiş yaptı. Büyük bir otelin önünde durduğumuzda sorgulamadan aşağı indim. Otoparktaydık. Arel ve yanındaki kız arabasının önünde durmuş bekliyorlardı. Ayberk, heyecanla bağırıp "Bizden önce gelmiş yine herif!" deyip Arel'in yanına koştu ve kolunu omzuna attı. Arel, rahatsız olup kolunun altından çıktı ve yürümeye başladı. Buğra ise başını gidelim der gibi işaret etti ve bende onun peşine ilerledim.

BENİM DENİZİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin