12. BÖLÜM

66 9 142
                                    

Arel, odadan çıktıktan sonra yerde ağlamaya devam ettim. Dış kapının sesini duyduğumda burnumu içime çekip hızla ayağa kalktım. O sinirle araba süremezdi.

Hızla odamdan çıktım. Merdivenden de aynı hızla indim. Kapıdan çıktığımda Arel arabasıyla önümden geçti. "Arel!" diye bağırdım ama bir işe yaramadı tabii ki. Peşinden koşmaya başladım.

Evet, biliyorum dostum. Yaptığım şey hiç akıllıca bir hareket değildi. Ama bilmiyorum. O an sadece koşmak istedim. Beni görmesini istedim. Dursun istedim. Dursun ve ona sarılayım istedim.

Ana yola çıktı, bende onunla birlikte çıktım. Araba, ana yolda hızlanmaya başladı. Hayatımda daha önce hiç bu kadar hızlı koşmamıştım. Yine de çok yorulmamıştım. Sabah rutinlerimin bir gün işe yarayacağını biliyordum.

Peşinden ağlamadan koştum. Ağlarsam koşamazdım çünkü.

Yaklaşık beş on dakika peşinden koştum. Araba birden durdu. Aramızda çok az bir mesafe vardı. Onu kapattığımda nefes nefese kalmıştım. Arel, hızla ve öfkeli bir şekilde arabadan indi. Kapıyı sert bir şekilde kapattı. Önümde durdu.

"Mevsim.."

"Arel, lütfen dinle beni. İnan bana-"

"Koşma."

"Arel, yemin ederim sana-"

"Bir yerini inciteceksin."

"O parayı almadım. Asla almam-"

"Geri dön." Gözlerim yeniden doldu.

"Arel-"

"Mevsim!" diye bağırdığında yerimde irkildim. "Senden uzak durmam için yalvarmıştın. İstediğin oldu. Uzak duruyorum senden. Mutlu ol artık."

Kendime hakim olamadım ve sesimi yükselttim. "Benden uzak durmanı istemiyorum! Anlar mısın beni, rica ediyorum?!"

"Ben seni anlıyorum da sen beni hiçbir zaman anlamadın Mevsim. Her zaman sadece kendin önemliymişsin gibi davrandın."

"Arel..." diye mırıldandım hayal kırıklığıyla.

"Mevsim... Uzatmayalım. Sen Arel'in-"

Sözünü kesme sırası bendeydi!

"Ben! Arel'in Mevsim'iyim. Ve bu ömrümüzün sonuna kadar böyle kalacak! Sok şunu kafana!" diye bağırdım kendime hakim olamayıp. Omuzlarından ittirdim.

"Kendine gel Arel! Allah canımı alsın ki o parayı almadım! Senin için canımı feda ederim ben!" Gözleri dolu bir şekilde geriye doğru adımladı. Omuzlarından ittirmeyi bıraktım ve kollarından tuttum.

"Almadım o parayı. Senden vazgeçmeye zorunda kaldım..."

Bir şey demedi. Dudağını dişleyip başını yana çevirdi. İkimizden başka kimse yoktu. Bir araba bile geçmiyordu. Yalnızca bizdik.

"Arel, ben-"

"Uzak dur benden Mevsim." derken kendini ellerimden uzaklaştırmaya çalıştı. Bırakmadım. Sıkıca tuttum.

"Bir kere gitmene izin verdim. Bu sefer veremem Arel."

İkimiz de aynı anda yutkunduk.

"Ben... Bilmiyorum Mevsim. Hiçbir şey düşünemiyorum." Başımı salladım yavaşça. Onu anladığımı görmesini istiyordum.

"Buğra, gitti." Gözleri dopdoluydu ama o yaş düşmüyordu. Canı o kadar çok yanıyordu ki...

"Bilmiyorum." deyip başını iki yana salladı.

BENİM DENİZİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin