1.Bölüm: Hediye

129 29 19
                                    

Bazen büyük yaralar değil de,
ufak tefek sıyrıklar sanki,
daha bir acıtıyor insanın
canını...

          1.Bölüm
 
 Bulaşıkları yıkarken kollarım ağrıdığı için sinirli sinirli bulaşık süngerini tepsiye sürttüm. "Hay sana da, tepsine de- " tam devam edecektim ki arkamdan gelen sesle yerinden sıçradım.

 "Yine neye sinirlendin?" Bartu?

O anki heyecanla köpüklü ellerimle boynuna atladım. O da bir elini yukarı kaldırarak etrafa saçılan köpüklerden kendini korumaya çalıştı. Hafifçe gülümseyerek geri çekildim.

"Bartu, sen ne zaman Adana'ya geldin?" dedim. Bartu bir eli ile ensesini kaşıyıp "Daha yeni geldim. Cengiz Abi açtı kapıyı ama annemi göremedim, sen biliyorsundur diye sana sormaya gelmiştim ama- " dedi ve 'haline bak' der gibi eliyle beni gösterdi.

"Şey, Ceylan Teyze ve annem pazara gittiler ama birazdan gelirler. Sen aşağıda bekle istersen."

Bartu Mersin'de polis memuruydu ve izin günlerinde Adana'ya annesinin yanına gelirdi. Annesi, yani Ceylan Teyze annemin en yakın arkadaşı olduğu için alt kattaki dairede kalmasına izin vermişlerdi.

Kafasını iki yana sallayıp geldiğinden beri arkasında olan elini bana doğru uzattı. Heyecanla bana  uzattığı şeye uzandım. "Bana mı aldın?" dediğimde kaşları alayla yukarı kalktı. "Yok Cengiz Abi'ye aldım. Tabii ki sana aldım, aç hadi."

 Hemen ellerimi yıkayıp kuruladım ve paketi açtım. Elimdeki 'Genç Werther'in Acıları' kitabına sıkıca sarıldım.

Hayır, asla onu Bartu olarak hayal etmemiştim.

Sonra elimdeki kitabı havaya kaldırdım. "Teşekkür ederim, ben alacaktım ama vaktim olmamıştı." Tam bir daha sarılacaktım ki kendimi zor tuttum. Sonuçta sadece bir kitaptı.

"Ben alt katta annemi bekleyeyim, sana kolay gelsin." O giderken melül melül arkasından baktım. Sonra ise son kalan tepsiyi durulayıp alt kata indim. Misafir yalnız kalırsa ayıp olurdu. Ellerimle saçlarımı düzelttim ve Bartu'nun karşı koltuğuna oturdum. "Kahve yapayım mı?" diye sordum gerginlikle. Çünkü boş boş oturmanın kimseye yararı yoktu.

Bartu nezaketle kafasını iki yana salladı. "Yok, teşekkür ederim." Başımla onaylayıp oturduğum koltukta geriye yaslandım. Tam sıkılmamamız için konu açacakken çalan zille yerimden kalktım. Annem beklemeyi sevmediği için otomatiğe bastım ve apartmanın dış kapısına koştum. Annemin elindeki poşetlere uzanırken annem elini geri çekti. "Ceylan teyzenin elindekileri alsana!" Göz devirerek dediğini yaptım. Ben bu kadına ne yapsam yaranamıyordum.
                              ______

Sonunda pazar malzemelerini yerleştirmeyi bitirdiğimde kaldığım odaya geçip Bartu'nun aldığı kitabı okumaya başladım.

Omzumun dürtülmesiyle gözlerimi irkilerek açtım. Ne zaman uyumuştum?Gözlerimi ovuşturarak telefondan saate baktım.

      21.18

Panikle yerimden kalktım. Beni uyandıranın Bartu olduğunu geç fark edecek kadar panik yapmıştım. Ama daha önemli bir sorunumuz vardı.

Akşam yemeğini ben yapmamıştım. Yukarı kata çıkacakken aklıma gelen şeyle Bartu'ya döndüm. "Siz akşam yemeği yediniz değil mi?" korktuğum gibi başını 'evet' anlamında salladı. Hızlı adımlarla babaannemin odasına giderken içimden dua ediyordum. Yatakta yatan babaannemin yanına yaklaşıp "Babaanne, annem buraya gelip birşey dedi mi?"
    
"Yemeğimi getirdi ve 'Ezgi'yi uyandırmayın,yemek yapmadıysa yemesine de gerek yok.' dedi." Rahatlayarak elimi kalbine koydum. Ama sonra aklıma Bartu burada kalacağı için benim yukarıda yatmam gerektiği geldi. Yani her şekilde ailemle yüzleşecektim.

Babaannemin odasından çıkıp kendime yiyecek birşeyler hazırlamak için mutfağa girdim. Mutfakta şu içen Bartu'yu görünce geri dönmek istesem de aç olduğum için dolabı karıştırmaya başladım.

"Bu kadar endişelenecek kadar mı acıkmıştın?" Arkamdan gelen sesle irkilirken elimi kalbime götürdüm. Bu iki oluyordu.

Dolabın kapağını kapatarak ona döndüm.Kaşlarını çatmış bana bakıyordu.Bense dudağımı bükerek omuz silktim. "Evet." rahatlıkla verdiğim cevap karşısında kaşları düzelmişti.

"Yemekleri hep sen mi yapıyorsun?" 'Ne sandın koçum' dememek için kendimi zor tuttum. Bu sefer de ben kaşlarımı çattım. "Ara sıra, ne oldu ki?"

Bardağı tazgahın üzerine bırakarak mutfak kapısına ilerledi. Çıkmadan önce omuz silkti. "Sadece merak ettim."

Bölüm sonu.

Yaralı ErvahHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin