"Altay, iyi misin!" diyerek yerde yatan adama bağırdı Arven.
Karşı takımdan bir oyuncunun müdahelesi sonucu yerde kalmıştı ve kalkamıyordu ayağa.
Saha içine giremediği için kenardan endişeyle izliyordu Arven.
Ona bir şey olması demek, eski günlerine geri dönmesi demekti Altay'ın. Bir daha sakatlanırsa toparlayamazdı.
"Lütfen Altay, lütfen benim için ayağa kalk.." diye mırıldandı.
Sonra ayağa kalktı Altay, iyi görünüyordu.
Ona doğru bakıp kafasıyla onayladığında derin bir nefes alıp verdi mavi gözlü kadın.
Tekrardan İsmail hocanın yanına dönerek ayakta maçı izlemeye devam etti.
"Hocam Joshuanın girme vakti geldi bence." dedi Arven maçın son yirmi dakikasında.
"Haklısın, çıkaralım bakalım."
Maçın geri kalanı da Fenerbahçe'nin baskısıyla devam etmiş, maçı farkla kazanmışlardı.
Tabii bu sırada Arvenin gözü çoğunlukla Altaydaydı. Endişeleniyordu çünkü, sakatlanmasından korkuyordu.
Ve eğer Altay sakatlanıp da çökerse onu toparlayamazdı. Yapamazdı çünkü bilmiyordu. Altay gibi olmayı bilmiyor, yardım etmeyi bilmiyordu.
___
İrfan arabasıyla ikisini evine bıraktığında Altay koltuğa ayaklarını uzatmış öylece karşıya bakıyordu.
Arven ise mutfakta maç sonrası hafif bir yemek hazırlamakla meşguldü.
Elinde tabaklarla geldiğinde Altay'ın fazlasıyla düşünceli olduğunu fark etti Arven.
Tabakları hemen yanındaki masaya koyarken Altay'ın yanına diz çöktü.
"İyi misin?" diye sordu başka hiçbir şey bilmediğinden.
Altaysa hâlâ karşıya bakıyordu.
"Altay?"
"Altay." derken elini gözlerinin önünde salladı Arven.
Sıçrayarak kendine gelen Altay kafasını çevirip Arvenin yüzüne baktı.
"Ha evet?" dedi şaşkın ve durgun bir şekilde.
"İyi görünmüyorsun."
Altay bakışlarını önüne çevirdi ve ellerine bakmaya başladı.
"İyi değilim zaten." diye mırıldandı.
"Anlatmak ister misin? Özür dilerim, senin gibi değilim. Napmam gerektiğini bilmiyorum. Ama dinleyebilirim."
Altay kafasını kaldırıp mavi gözlere baktı. Yine kendini okyanusun içine çekiliyormuş gibi hissetti.
Büyülüydü sanki bu gözler. İçine içine çekiyordu. Bir kere bakınca bir daha bakmak istiyordu.
"Korktum. Tekrar aynı şeyi yaşamaktan çok korktum Arven." derken sesi titremiş, olduğundan çok daha güçsüz çıkmıştı.
Arven derin bir nefes alıp verdi. İçinden geleni yapmaya karar verdiğinde elini Altay'ın elinin üzerine koydu.
Altay ise öylece ellerine bakıyordu. Hiç beklemediği bu hareket kalbinin hızlanmasına sebep olmuştu.
"Mantıklı konuşabilir miyim bilmiyorum ama içimden geleni söyleyeceğim Altay. Korkmanı anlayabiliyorum. Aynı şeyi yaşayacağım düşüncesi uzun süre terketmez insanı. Fakat, bana korkularımı yenmeyi öğretirken kendin korkarsan olmaz ki. Sen demiyor musun ; bir şeylerden korkarak yaşanmaz diye. İşte Altay, bana öğrettiğini kendin de kavra. Sana bir şey olmadı ve buradasın. Performansın iyiye gidiyor. Taraftar seni yeniden sevmeye başlıyor. Bazı şeyleri unut artık."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Thanks To The Rain | Altay Bayındır
Fanfiction"O gece yağan yağmura teşekkür ederim, bizi tanıştırdığı için." Bu hikayedeki kişi ve kurumların gerçekle bir ilgisi yoktur. Tamamen hayal ürünüdür. Görseller benzetme için kullanılmıştır.