"Burası gerçekten çok güzel Altay." dedi etrafına büyülenmiş gibi bakan Arven.
"Seveceğini tahmin etmiştim." dedi elleri cebinde gülümseyerek bakan kıvırcık adam.
"Teşekkür ederim."
"Teşekkür etme. İçimden geleni yapıyorum sadece."
"Hayır, her şey için teşekkür ederim. Gülümsememe sebep olduğun için, beni ölmekten kurtardığın için teşekkür ederim."
Mavi gözlünün sesinde tüm duygular birleşmiş gibiydi. Gerçeklik her bir yerinden fışkırıyordu sesinin.
"Asıl ben teşekkür ederim Arven. Eğer karşıma çıkmasaydın büyük ihtimalle hâlâ depresif olurdum. Bana bazı şeyleri sen gösterdin. İyi ki tanışmışız."
Birbirlerinin gözlerinin içine bakıyorlardı ve kendilerini görüyorlardı gözlerinde.
Altay'ın itirafı üzerinden bir hafta geçmişti ve aralarında garip bir ilişki vardı.
Ama bugün, Altay bazı şeyleri değiştirecekti.
"E hadi o zaman, günbatımını izleyelim." dedi Altay.
Geldikleri yer ufku gören minik bir tepeydi. Hava soğuk olmasına rağmen gelmişlerdi. Çünkü Altay, Arvenin böyle yerleri sevdiğini az çok biliyordu.
"Ondan önce sana söylemem gereken bir şey var ama." diyerek Arvenin kendisine dönmesini sağladı.
"Dinliyorum?" dedi meraklı bakışlarıyla Arven.
"Biliyorum, benden zaman istedin ama yine de sormak istiyorum. Çünkü ne zaman ne olacağı belli olmuyor ve vakit ilerliyor. Bir şeyler için geç kalmış olmaktan korkuyorum Arven. Ben hep seninle olmak istiyorum. Tüm anlarımda yanımda sen ol, bir şeyleri beraber yaşayalım istiyorum. Ben her anlamda seni istiyorum Arven. Bu yüzden, sevgilim olur musun?"
"Olurum Altay." dedi Arven hiç düşünmeden.
Düşünürse karar veremezdi çünkü ve bu kadın ölümüne güveniyordu Altaya.
Altaysa bu ani cevap karşısında en başında ne diyeceğini bilememiş, kendine geldikten sonra da sıkıca sarılmıştı mavi gözlüye.
Günbatımında, rüzgârlı havada birbirlerinin kolları arasında, kimsenin ulaşamayacağı mutluluğa ulaşmışlardı.
Dünyanın tüm dertlerinden uzak, başbaşalardı. Sadece ikisi, sadece onların kalpleri, sadece onların ruhları...
"Ölene dek seveceğim seni. Bizi ayırabilecek tek şey ölüm olacak."
"Haklısın, bizi ayırabilecek tek şey ölüm Altay." diye mırıldandı Arven.
"O zaman, eve gidelim mi sevgilim?" diyen Altaya parlayan gözlerle baktı Arven.
Minik bir kelime, hayatlarının büyük çoğunluğunu iyileştirmişti.
En boktan ruhlar bile, aşka yenik düşüyordu işte. Arvenin düşüncesi buydu.
Bir ay içerisinde ölmeyi isteyen kadından, sevdiği adam için yaşamayı isteyen kadına dönmüştü.
Altay için de durum farksızdı.
Her ikisi de aşka karşılık yaşamayı seçmişlerdi.
____
Odada yankılanan televizyonun sesi, duyulan tek sesti.
Başını Altay'ın göğsüne yaslayan Arven, saçlarının da okşanmasıyla mayışmış, güvendiği kollar arasında, gözleri kapalı bir şekilde hayatında hiç tatmadığı o huzurun tadını çıkarıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Thanks To The Rain | Altay Bayındır
Fanfiction"O gece yağan yağmura teşekkür ederim, bizi tanıştırdığı için." Bu hikayedeki kişi ve kurumların gerçekle bir ilgisi yoktur. Tamamen hayal ürünüdür. Görseller benzetme için kullanılmıştır.