Korkak ve bir o kadarda yavaş adımlarla hastane koridorunda ilerledi genç kadın. Nereye gideceğini bilmiyordu, genç adam onu hatırlayacak mıydı bilmiyordu hiçbir şey bilmiyordu. Buraya hiç gelmemeliydim diye düşündü içinden
Çantasının içinden telefonunu çıkarıp onu buraya gelmesi konusunda çok ısrar eden arkadaşı Caner'i aramayı düşündü. Fakat gelirken düşürdüğü telefonun aceleden çalışıp çalışmadığına bakmamıştı. Çalışmayan telefonunu görünce bir bu eksikti diye geçirdi içinden. Günü gerçek anlamda stresli geçiyorken birde telefonunun bozulması tuzu biberi olmuştu.
İleride gördüğü danışmaya ilerledi.
"Hastanemize hoş geldiniz nasıl yardımcı olabilirim?" Karşısında ona gülümseyerek bakan genç kıza oda hafifçe tebessüm etti.
"Ben bir doktor odası arıyorum yerini soracaktım."
"Doktorun ismini söylerseniz size yardımcı olabilirim."
"Beyin cerrahisi doktoru Miraç Kayahan."
"Odası 3. katta ama bir dakika bekleteceğim sizi." Kadın bilgisayardan bir şeyler yapıp tekrar Bade'ye döndü "Yağız hoca hasta alımını kapatmış gitseniz de sizi almayacaklardır."
Kadının dedikleri ile bir kaç saniye ne yapacağını düşündü. Bugün mutlaka Miraç ile görüşmesi gerekliydi. İstanbula sırf onun için gelmişti şuan bu şehirde kalacak bir yeri yoktu.
Bade hastaydı. Beyninde tümör vardı yaklaşık bir senedir bu hastalık ile savaşıyordu. Hangi doktora gittiyse gitsin ameliyatını yapmaya cesaret edememişti. Ama çocukluktan tanıdığı bu adam Türkiye'nin en başarılı cerrahların dan olmuş kimsenin yapmaya cesaret edemediği ameliyatları başarı ile tamamlıyordu.
Bunlara rağmen yıllar sonra Miraç'ın karşısına çıkmayı istememişti. Bunca yıl onu unutmuş değildi ve tekrar görünce hislerinin daha karmaşık bir halde olmasını istememişti.
Caner'in ısrarlarını kabul edip gelmişti. Söz konusu sağlığı olduğu için fazla diretmemişti zaten.
Bade Yazılım Mühendisi olmuştu. İşinde gayet başarılıyken hastalığı yüzünden bırakmıştı ve bir senedir yapamıyordu.
"Hanımefendi?" Ona seslenen kadın ile daldığı düşüncelerden sıyrılıp kadına baktı.
"Şey dalmışım kusura bakmayın. Ben hastası değilim kendisinin geleceğimden haberi de vardı zaten ama telefonum bozulduğu için arayamadım."
Yalandı. Geleceğinden haberi falan yoktu. Caner'e özellikle tembih etmişti arayıp söylememesi konusunda. Çünkü merak ediyordu. Onu hatırlayacak mıydı? Ne tepki verecekti? Merak ediyordu.
Kadın başta bir emin olamasa bile muhtemelen mesaisinin son saatlerinde daha fazla uzatmak istemediği için odayı tam anlamıyla tarif etmişti.
Bade asansöre yönelip beklemeye başladı.
Miraç, Caner ve Bade çocukluk arkadaşlarıydı. Daha sonrasında Miraç okumak için yurt dışına çıkmıştı Caner ile iletişimini kesmemişti çünkü ayrıldıklarında ikisinin de kendilerine ait telefonları vardı. Miraç gittiğinde liseye yeni geçmişlerdi Bade'nin o zaman kendine ait bir telefonu yoktu o gittikten üç sene sonra kendine ait bir telefonu olmuştu.
Annesinin telefonundan bir kaç kez konuşmuştu Miraç ile ama sonrasında ikisi de sebepsiz yere iletişimi kesmiş birbirlerini aramayı bırakmışlardı.
Yıllar geçse de yinede Miraçın onu hatırlayacağını düşünüyordu. Tip olarak değişmemişti eğer onu seneler içinde unutmadı ise tanırdı zaten.
Yalan yoktu sekizinci sınıf yıllarında ondan hoşlanıyordu ama gelip geçici diye ona açılmamıştı. Daha sonrasında aralarında olan arkadaşlığın da bozulmasını istememişti.
Ama yıllardır onu unutamayınca ve özlemi geçmeyince anlamıştı gelip geçici bir hoşlantı değilde aşık olduğunu.
Kadının tarif ettiği gibi üçüncü kata çıkıp sağ koridorda ilerledi. Karşısına Beyin cerrahi polikliniği yazan tabela çıktığında sağa döndü ve dört tane doktor odası çıktı karşısına.
Kapıların kenarındaki doktor isimlerine bakarak ilerledi ve en sonuncu odaya geldi. Aradığı oda bu odaydı.
"Hanımefendi kime bakmıştınız."
Ona doğru gelen bir diğer kadınla kesişti bakışları.
"Miraç Yağız Kayahan. Odası burası değil mi?"
"Odası burası ama biraz beklemeniz gerek içeride bir toplantı var."
Kadını başıyla onaylayıp kapının karşısındaki koltuklara geçip oturdu. Üzeri dışarıda yağan yağmurdan dolayı sırılsıklamdı ama şuan için pekte dert etmiyordu.
Yaklaşık yarım saat sonra odadan üç tane doktor önlüklü insanlar çıktı. Fakat bunlardan hiç biri Miraç değildi. Kapıyı açık bırakmışlardı. Girse miydi?
İlk başta odadan bir telefon sesi geldi sonrasında ise onun sesi.
"Efendim Caner."
Canerle mi konuşuyordu? Ne kadar uygunsuz bir davranış olduğunu düşünse de dinlemeye başladı. Kulakları oradayken gözleri ellerindeydi.
"Ne?"
"Ne demek hasta! Nesi var?" O an bahsettikleri kişinin kendisi olduğunu anlamıştı.
"Bana niye söylemedin daha önceden geleceğini lan o zaman."
"Nereden bulayım Caner ben koca istanbul da bu kızı ya başına bir şey geldiyse!"
Burdayım ben demek istedi ama demedi.
Telefonla konuşurken kapı ağzına kadar açıldı. Bade başını kaldırdı Miraç onu hala görmemişti Canere bir şey anlatmakla meşguldü.
"Çıkıyorum Caner nerde nasıl bulacağım bilmi-"
Tam o an Bade yi görmesi ile susmuştu. Tanımıştı onu. "Kapat Caner buldum." deyip telefonu suratına kapatması bir oldu.
İkisi de birbirine bakıyordu tek kelime dahi etmeden.
Bade içinden düşündü. Çok yakışıklı olmuş diye düşündü.
Miraç ta içinden düşündü Yıllar onu hiç değiştirmemiş sadece daha da bir güzelleşmiş diye düşündü.
İkisi De tek kelime etmeden hala birbirlerine bakıyorlardı. Dilleri tutulmuştu sanki.
İşin garip tarafı ise bu anı bozmayı da istemiyor gibiydiler.
İkisi de o an içlerinde ömür boyu birbirlerinin gözlerine bakmayı istedi.
___________________________
İlk bölüm hatırına bir yıldıza basarsınız artık.
İkinci bölümde görüşmek üzere...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.