2.1

54 5 9
                                    

"Please

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Please. Wake up, Yuna."

***

Bölüm şarkısı: Running Up That Hill/Kate Bush
iyi okumalar ^^

Uyandığımda bir arabadaydım. Arka koltukta oturuyordum. Ön koltukta dedem, şöför koltuğunda babam ve yanımda annem oturuyordu. Ne oluyordu, yoksa bir anı mı görüyordum?

Dikiz aynasından kendime baktım. Küçüktüm. Kesinlikle bir anı görüyor olmalıydım. Babam arabayı hastanenin garajına park ettiğinde bu anının iyi bitmeyeceğini anlamıştım ve iyi bitmesi için her şeyi yapacaktım.

Hastaneye girdiğimizde dedem lobide bi koltuğa oturdu. Annem ve babamla doktorun odasına gittik. Beni tuhaf makinelerin olduğu odaya getirdiklerinde annem ve babam doktorlarla beraber dışarı çıktı. Konuşuyorlardı. Her şey gördüğüm gibiydi zaten. Sonra bilin bakalım ne oldu?

Annemlerin sesleri uzaklaşırken birden odaya Chisaki girdi. Yanıma geldi ve daha önce gördüğüm saçmalıkların aynısını söyledi. Ben de elini tuttum. Tam odadan çıkacakken özgünlüğünü alıp onda kullandım. Yok olurken keyifle onu izledim. Daha sonra gözlerim karardı ve görüşüm yerine geldi. Etrafım tamamen çöldü. Ama hava soğuktu, ve güneş batıyordu. Yağan yağmurla birlikte çok fazla rüzgar vardı, kum tanelerinin rüzgarla bana çarpıp derime battığını hissedebiliyordum. Yüzüme gelmemesi için elimi yüzüme siper yaptım ve etrafıma bakmaya başladım. Neden buradaydım? Nasıl buradaydım? Ve kurtulacak mıydım? Tek kişi verdiğim mücadele geldi aklıma. Acaba ölüyor muydum şu an? Yuki, Ryomen, Katsuki iyiler mi? Aklım o kadar dağınıktı ki.

Yürümeye başladım. Nereye yürüdüğümü bilmiyordum. Birden karşıma bir çiçek çıktı. Bir papatya. Ben bu papatyaya eğilmişken bir kız çocuğu papatyayı koparıp bana arkasını dönüp yürümeye başladı. Bu kız.. bendim?

"Hey, nereye gidiyorsun?" diye seslendim küçük bana. Arkasını dönüp bana baktı.

"Sırf geçmişin kötü diye geleceğini boşverdin. Sen gerçekten elindekilerinin değerini bilmeyen birisin Yuna."

"Sen de bensin."

"Aynı değiliz." dedi küçük kız. "Beni takip et."

Arkasından ben de yürümeye başladım ve sonra durdu ve elini bana uzattı. Tuttum. Birden ciğerlerim sıkışıyor gibi hissettim. Ve kendimi tanıdık bir yerde buldum. Küçük halim de yanımdaydı.

"Değiştirdiğin şeyin neye yol açtığını görmek ister misin Yuna?"

Huzursuzca ona baktım.

"Evet."

"Peki, tut elimi." Bu sefer mezarlığa gelmiştik. Karşımda üç mezar vardı. İsimlerini daha görmüyordum. Küçük halim bana baktı.

watching Bakugou slip away from your hands (bakugou katsuki x okuyucu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin