13.Bölüm ( İlacım)

4.8K 297 22
                                    

Yirmi dakika içerisinde gelen Baran hızla arabasından inip bedenimi kolları arasına aldı. Endişe saçlarımı okşayıp öptü. "Ne oldu Ayla'm? Seni bu hale getiren ne? Yoksa-"

Telaşla konuşan hali ile ona daha sıkı sarıldım. "Lütfen sadece böyle kalalım. Sana güvenmek istiyorum Baran. Yükle dolu bu sırtımı sana yaslamak istiyorum. Beni böyle kabul edebilir misin?"

"Başımın tacı yaparım bile. Sen bana nasıl olursan ol geldiğinden kapım, gönlüm hep sana açık olacak. Bunu sakın unutma olur mu?"

"Unutmam." Kıkırdadım. Benim sinirlerim iyice bozulmuş anlaşılan. "Sâhi birbirimize ne ara böyle tutunduk biz. Sen bana duygularını açalı bir hafta oluyor. Tanışalı ise üç hafta olacak."

Saçlarımin arasına bir öpücük kondurdu.
"Gönül bu güzelim. Onun işlerini anlayabilen olmadı daha. Bizde herkes gibi zamana bırakalım. Anlamadan kapıldığımız bu sevgiye iyi bakalım. Bakalım ki biz olabilelim."

"Haklısın. İyi bakalım."

Kısa süren sessizlikten sonra yavaşça geri çekildi. Aramızdaki mesafeyi açmadan elleri ile yüzümü kavrayıp yanaklarımdaki izi kalan göz yaşlarını okşayıp sildi.  "Hadi gidelim."

Onu onaylayıp arabaya doğru geçtik. Kemerlerimizi takıp yola çıkarken ikimizde sessiz kaldık. Ben olanları düşünüp dalarken o da eminim ki benim bu halimin nedenini düşünüyordu. Sıcağı sıcağına anlatmak istemedim. Yine kendimi tutamayıp ağlamaktan korkmuştum. Gerçi ne anlatacaktım ki?

Öz abim denilen Cem'in dediklerini mi? Sebebini dahi bilmediğim nefretini mi anlatayım? Bende ne olduğunu anlayamamıştım ki. Ama anladığım tek bir şey varsa o da hissettiğim acıydı. Yıllarca unutmak istediğim şeyleri onun yüzünden tekrar pişirip önümüze koymuştum. Bedenimden silemediğim o izleri zihnimden de silememiştim anlaşılan.

Her şey o yurda tekrar bırakıldıktan sonra başlamıştı. Yurdun müdürü geri bırakılmamdan dolayı beni suçlamış ve o sadist kişiliği ile kabusum olmuştu. Daha beş yaşlarında bir çocuktum ben. Neye sebep olabilirdim ki? Ne suç işlemiş olabilirdim?

O yaşlarımda tek suçum annemden izinsiz şeker yemek olmalı. Annemin makyaj eşyalarını kullanıp ortalığı dağıtmak. Babamın cebinden aşırdığım bozukluklar ile aburcubur almak olmalıydı. Tek suçum bu olmalıydı ama ben bunları bile yapamayıp hiçbir şey yapmadığım için dayak yemiştim.

İşte o küçüklüğümün abisine bu yüzden kırgındım. Beni oraya bırakmalarına izin vermesine. Söz vermesine rağmen acı çekerken yanımda olmayışına. Küçükken sustuğu için yaşadıklarımdan dolayı onu suçlardım. Sâhi ben ona sustuğu içinde kırgındım. Gerçi bu neye yarar ki? Ancak kendimi üzüp yıpratmaktan ileriye gitmeyecek kırgınlıklardı. Onunla karşılaşıp bu kadar şeyi telafi edecek değildi ya. Kim bilir nerede ne yapıyordur?

Bir an yanağıma değen parmaklar ile olduğum yerde irkildim. Baran "Şşhh! Sakin ol güzelim." Sıkıntıyla bakışları yüzümde dolandı. "Acı çekip ağlıyorsun Ayla. Sebebini bilmediğim bu nedenden nefret etmeye başladım. Ağlayıp acı çekmeni istemiyorum. Bu tüm acını almak istiyorum."

Fark etmeden akan göz yaşlarımı sildi. Sözleri ile de içten bir şekilde gülümsedim. Bu adam gerçek miydi? Peki ya dile getirip hissettirdiği bu sevgi gerçek miydi?

"Almana gerek yok. Yanımda olsan yeterli. İlaç gibi geliyorsun bana."

Bir dakika ben ne demiştim? Baran'ın sırıtmaya başlayan yüzüyle ne dediğimin farkına varmıştım. Resmen çocuğa ilaç gibisin diyip aşk itirafı etmişim gibi oldu. İçimden gelen bu kelimeler ile utançtan kaybolmak istiyordum. Galiba bu gece ben hiç iyi değilim. Evet evet o yüzden hep bunlar.

27 Yıllık KayıpHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin