22. Bölüm "Lütfen"

140 12 0
                                    

İkimiz koltuğa yan yana otururken ben ellerimi iki dizimin arasında birleştirmiştim. Oysa o, mekanın sahibi gibi geriye yaslanmış bana bakıyordu.

Bir kolu sırtımızı yasladığımız yerdeyken yutkundum. Geriye yaslansam ona çarpacaktım ve şimdi bunun olması, sebebini bilmediğim şekilde korkmamı sağlıyordu.

Dudaklarımı ısırıp başımı daha çok eğdiğimde konuştu.

"Öykü, Savaş'ın anlatması gereken şeyler var, dedi."

Kaşlarımı çattım. "Bunun için bir ordu mu getirdin?"

"Hayır, sonrasında da canlı yakalarsan dedi. Tutsak edilmişsin, ona göre."

Sinirli gibiydi. Buraya gelene kadar bunun gerçek olduğunu sanmış olmalıydı. Cidden öfkeliydi ve içeri ilk girdiği sırada yüzündeki endişeyi görmüştüm.

Yapacağın işe, Öykü.

Yutkunup başımı salladım. Önüme döndüğüm sırada ise o da nefesini bırakmıştı. "Anlatmayacak mısın?"

Sinirli sinirli konuşuyordu. Sanki susmam onu deli ediyordu. Ne diyeceğimi biliyor da tekrar duyacak diye sinirleniyor gibi.

Derin bir nefes alıp ona döndüm. Kolu yanımdan geçtiği ve hafifçe üstüme eğildiği için ondan ufak kalıyordum. Başımı salladım kendi kendime ve bir nefes daha aldım. Parmaklarımı birbirine geçirip kısa bir an ona baktım.

Dikkatli bakışları üstümdeydi ama dediğim gibi, sanki ne anlatacağımı bildiği için dinleyeyim de gideyim havasındaydı.

"Hani ben sana o akşam vurmuştum ya?"

Nereden başlayacağımı bilemeyip saçma sapan bir yerden girdiğimde gözlerimi yumdum. Salak.

"Evet."

"Aslında gördüğüm kişi, yani vurmak istediğim kişi sen değildin. Ben o an başka birini görüyordum."

"Kimi?"

Durdum. Vücudum kaskatı kesilirken onun da kaşları çatılmıştı. Bunu beklemiyor gibiydi. Gözleri yüzümde dolanırken yutkunup bakışlarımı ellerime indirdim.

"Ben kendimi kontrol etmeye çalışıyorum." Dedim, sorusuna cevap vermeyerek.

"Normal- Bazen unutuyorum. Seninleyken aklıma gelmiyordu bile. O akşam nereden karşıma çıktı hiç-hiçbir fikrim yok."

Ares, sabırsız bir ifadeyle beni dinlemeye devam ederken elleri titremeye başlamıştı. Anlatmayacağıma emin olmuş olmalıydı. Gergin duruyordu.

"Seni seviyorum." Dedim, pat diye. Öncesinde de söylemiştim ama şimdi daha farklı gelmişti. Gerginliği gitmezken beni de geriyordu.

Dudaklarımı ısırıp cesaretimi toparlamaya çalıştım. "Seninle yakın olmayı istiyorum, tabii ki. Geçen gün beni öpmenden korktum bir an. Daha ilerisi olacak diye belki... Gerçekten bilmiyorum. Çok aniydi. Sen," Öksürdüm. "Seni öpme fikri beni korkutmuyor."

Ellerimi ovuştururken omuzlarımı kendime çekmiştim. Bakışlarımı kaçırırken derin bir nefes aldım. "Ama daha fazlasını düşündüğümde bile nefesim kesiliyor. Ben korkuyorum. Yapamam. Yemin ederim isterdim ama yapamam işte."

Sesim titremeye başladığı gibi cümlemi keserken nefesimi toparlamaya çalışıyordum. Ellerim ayaklarım titrerken göz bebeklerim odağını sağlayamıyordu. Derin bir nefes almaya çalıştım ama başarılı olduğum söylenemezdi.

Kulaklarım uğuldarken birden Ares'in sesini duydum. Başını yaklaştırmış, endişeli bir öfke ile bakıyordu. Ne olduğunu umuyordum ki anlamıştı.

Zaaf -GayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin