34. Bölüm "Yemek"

58 7 0
                                    

"Abarttınız ama!"

Ares kaşlarını çatmış anne ve babasına bakarken ben ikisinin kolları arasına ona bakıyordum. Açıkçası aile sıcaklığı yaşamak son zamanlarda tattığım en güzel duygulardandı. Bu yüzdendir ki ne zaman Şebnem Hanım ve Fehmi Bey bana sarılsa istemsizce daha da yaklaşıyordum.

"Ne var? Beraber uyuyacak değilsiniz, herhalde?"

Ares gözlerini büyüterek baktı, babasına. "Siz mi beraber yatacaksınız, yani? Dalga geçiyorsunuz, herhalde!"

Fehmi Bey beni göğsüne çekerken Ares'in babası olduğunu kanıtlar gibi boyu benim boyum kadardı. Şebnem Hanım koluma sarıldığı sırada Fehmi Bey konuştu.

"Elbette hayır ama siz de beraber yatmamalısınız. Edep diye bir şey var."

Ares, isyan eder gibi nefesini bırakıp annesine döndü.

Dudaklarım bükülmüş onları izlerken Fehmi Bey saçlarımı okşuyordu.

"Anne sen bir şey de, artık."

"Kocam haklı. Siz evli misiniz?"

Gözlerim Ares'e gitti tekrar ve o da şok olmuş gözlerle bana döndü. Döndüğü gibi de gülümsedi. "Güzelim? Sen ayrı mı yatmak istiyorsun?"

Başımı iki yana salladım. "Hayır."

"Bakın, Savaş da istemiyor."

Çocuk gibi beni işaret ettiğinde kendi kendime gülmüştüm. Şebnem Hanım ve Fehmi Bey'in tutuşu sıkı bir hale gelirken bütün gün bir şey yemediğim için karnım da acıkmıştı ama ayıp olmasın diye sesimi çıkarmıyordum.

Dudaklarımı birbirine bastırdığım sırada Fehmi Bey atıldı. "Aklını çelmişsin, Savaş oğlumun."

Oğlum dediği sırada hevesle başımı kaldırıp ona baktım. Fehmi Bey birkaç saniye bana bakıp başını iki yana sallayarak güldü. Ardından saçlarımı karışıtırıp yine başımı göğsüne yaslamıştı. Sırıtarak önüme döndüğüm sırada Ares ile göz göze geldim.

Rahatlamış gibi bakıyordu. Dudaklarında ufak bir gülüş, gözleri çok az kapalı, mutlu duruyordu.

"Bırkasanız mı artık, sevgilimi? Sizin yüzünüzden sarılamadım bile."

"Her zaman seninle, zaten."

Şebnem Hanım'ın lafı üstüne Ares başını iki yana sallayıp dizlerine hafifçe vurarak ayağı kalktı.

Önüme geldikten sonra da diz çöküp yüzüme bakmıştı.

Herkes bana baktığı için utanırken çenemden tutup yüzümü kendine çevirdi. "Ne zaman yemek yedin?"

"Şirketteyken."

Kaşları havaya kalktı. Gözleri kısa bir an anne babasına gittikten sonra ayağı kalktı. "Aç aç tutuyorsunuz, bırakın."

"Ne açlığı?"

Şebnem Hanım anlamamış gibi baktığında çekingen bir şekilde parmaklarımla oynadım.

"Oğlum, yemeğini niye aksatıyorsun?"

"Ben-"

Sesim titrediği gibi cümlemi keserken Ares elimden tutup ikilinin arasından kaldırmıştı.

"Kaç saattir aç aç oturuyor. Hadi siz odalarınıza gidin. Ben ona bir şeyler hazırlarım."

Kendimi küçük bir çocuk gibi hissederken dudaklarımı birbirine bastırmış Ares'in kazağının ucunu kavramıştım.

Zaaf -GayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin