3.Bölüm

430 30 1
                                        

Askeriye koridorunda kendince düşüncelere dalan Samet'in kolunu dürttü Gökhan.

"Hayırdır Samet'im? Dalmışsın." Önce  Gökhan'ın yüzünü inceledi sonra gülümseyerek omzuna dostça birkaç kez vurdu. En yakını, can dostu olan bu çocuğun kardeşine olan sevdasını bir türlü ona anlatamamıştı. Aybüke, o kadar güzel bir kadındı ki bakmaya doyamıyordu. Yaklaşık 6 yıl görmüyordu. Bu kadar değişip güzelleşecegi aklının ucuna gelmezdi. Kahve gözleri, kastane saçları, beyaz teni düşündükçe hem kendine kızıyor hem de daha çok düşünmek istiyordu. Ama Aybüke onu istemezdi. Abisi olarak gördüğü birini istemezdi ki haklıydı. Ama Samet hiçbir zaman Aybüke'yi bir kardeş olarak görememişti. 8 yıldır deli gibi seviyordu.

"Hop oğlum sen baya gittin he!" Gökhan'ın tekrar seslenmesiyle gözlerini yumup açtı. "Öyle annemleri düşünüyordum ya bayadır göremedim." Kardeşine yalan söylemek  hiç hoşuna gitmemişti. Oysa konu Aybüke olunca Gökhan'a çok yalan söylerdi Samet.

"Ana kuzusu seni, benim annem senin annen be kardeşim. Özlediğinde git bize, Aybüke yemek yapar. Kardeşim diye söylemiyorum çok guzel yemekler yapar."

"Yapar yani... yapıyordur" kafasını dağıtmak için sağa sola salladı.

"Bak ne diyeceğim. Gel yarın bize yemeğe ne dersin?" Bir düşündü Samet. Aybüke'yi görme şansıydı bu.

"Bilmem Rahatsızlık vermeyeyim."

"Saçmalama lan! Annem çok sever kalabalık sofraları hem senide benim kadar seviyor." Gökhan'ın gülüşüne karşılık verdi Samet.

"Ya seni mi  kıracağım, Gelirim."

"Aferin böyle adam ol!" Berabet gülüştükleri sırada "Komutanım yemekhaneye gelmiyor musunuz? Kurufasulye var." İsmail belirdi arkadan.

"Off kurufasulye mi! Pilavda var mı?" Dedi Samet. Bayılırdı.

"Olmaz mı Komutanım, karabiberli pilav!"

"ALLAH'IM SANA GELIYORUMM NE GUZEL BIR HABER!" Gökhan'ın bu söylediğine gülmeden edemediler.

Üçü beraber yemekhaneye doğru ilerlediler. Yemekhanede en köşedeki masalarına gidip yerlerine kuruldular. Gökhan masanın başında, iki yanında Samet ve Cengiz, Cengiz'in yanında Eslem onun yanında Aras, Samet'in yanına ismail ve Fethi oturuyordu. Bir kişi eksiklerdi. Çoğu operasyona katılamayan timin hava kuvvetleri Alparslan Yetiş.

"Bensiz kuru mu?" Heh iyi insan lafın üstüne gelirdi. Gökyüzünde kuş uçurmayan uçanı kaçanı yakalayan Alparslan.

"Oo Batmanlı, nerelerdesin ya." Cengiz, sandalyesinden kalkarak Alparslan'a sarıldı. "Anam hastalanmış. Albay'dan izin aldım bir hafta anamın yanına gidip geldim. Kusura bakmayın haberde veremedim." Teker teker tim üyelerine sarılıyordu konuştuğu sırada.

"Geçmiş olsun abi" en son Eslem'le sarıldıktan sonra masada Fethi'nin yanında yerini aldı.

"Annen nasıl oldu?" Dedi Samet. "Çok şükür iyi. Kız kardeşim tayinini bizim köye aldı. Anneme bakıyor şimdi." Diyerek kurufasulyeye kaşığını daldırdı Alparslan.

"Nasıl Batman güzel mi?" Dedi ismail. Alparslan ağzındaki yuttuktan sonra "off oğlum memleketim gibisi yok. Dağına taşına kurban. He bu arada dağdan başka bir şey yok köyde." Diyerek ağzına bir parça ekmek attı. Tim Alparslan bu söylediğine kahkahalarla güldü.

"Öyle deme abi. hasankeyf kalesi, on kemerli köprü, mor kiryakus manastırı daha bir sürü tarihi yerler var." Eslem'in birden tarihi eser saymasına şaşırdı Aras. "Bizim tetikçiye bak sen neler biliyormuş"

OĞUZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin