12- Bornoz

141 17 3
                                    

Neden yorum yazmıyorsunuz bilmiyorum, düz yazı diye olsa da aralara text sıkıştırıyorum ama yine hiç yorum gelmiyor, yorum sınırı koysam yine gelmeyecek ama en azından biraz sınır koyacağım.

Yorum okumayınca yeni bölüm yazmak istemiyorum açıkçası.

Yorum sınırı-10

➴➵➶➴➵➶➴

Wooyoung, gri koltuğunda oturan San'a iğrenircesine bakışlar atıyordu. "Duş aldım, ama yarıda kaldı. Hem elektrikler hem sular kesildi, benim de tek çarem sana geldim." dedi San. Wooyoung, "Aynı binada oturuyoruz San, elektrikler kesilse biz-" demesiyle San ayaklandı ve, "Ev sahibim kirayı hemen ödememi istedi, ama param olmadığı için ödeyemedim. Bu yüzden elektriğimi ve suyumu kesti." dedi. Wooyoung yutkundu ve bir adım geriye gidip elini öne doğru "dur" anlamında uzattı. "Evimde kaldığın sürece aramızda 1 metre olacak. Olmasa bile elimin seni durdurduğu yere kadar gelebilirsin ancak." dedi Wooyoung, bunun üzerine San "hah" dedi ve tek kaşını kaldırıp konuşmaya başladı.

"Beni sapık mı zannediyorsun Jung Wooyoung?" dedi San, sorusuna cevap istemiyordu yalnızcs sormak istemişti. Wooyoung kafasını hızlıca yukarı aşağı sallayınca San o anki sinirle güldü. "Sapık değilim. Ama bana kıyafet versen iyi olacak." dedi ve eliyle bornozunu gösterdi. Wooyoung, "Evinden alamıyor musun ya?! Işıklar yok diye, telefonunun flaşı da mı kesildi yoksa?!" dedi bağırarak. Bu San'ın sinirini daha da bozmuştu, ve San sinirlenince hiç hoş biri olmuyordu. San, Wooyoung'un üstüne yürüdü. Wooyoung ise geri adım atıyordu. Wooyoung en sonunda elini tekrar "dur" anlamında uzattı. "Aramızda bu kadar mesafe kalacak! Yaklaşma!" diye bağırdı, ancak bu San'ı durdurmadı. En sonunda Wooyoung sırtına değen duvarla sağına soluna baktı. San, sağ eliyle Wooyoung'un elini tutup duvara yaslamıştı. Wooyoung, San'ın yüzününe bakmamak için iri oğlanın bornozuna bakıyordu. Hatta gözlerini San'ın ayaklarına kadar indirmişti, çünkü San'a bakmak bile istemiyordu. Sebebi ise şuan kızarmış olmasıydı. Kalbinin hızlı attığını hissettiğinde çoğu zaman kızarırdı, ancak kalbi korkunca bile hızlı atıyordu. Yani kızarmasının sebebinin aşk olmadığını biliyordu. Ya da o öyle sanıyordu.

San, boyu kısa olan çocuğa doğru kafasını aşağı indirdi. Evet aralarında baya bir boy farkı vardı. Wooyoung büyük ihtimalle, San'ın dudaklarına ya da burnuna geliyordu.

"Wooyoung bana bak." dedi San. Wooyoung cevap vermedi ve bornoza bakmaya devam etti. Şuan San'ın bacaklarını kapatan bornoza bakıyordu. San derin bir nefes aldı ve o nefesi geri verdi. "Jung Wooyoung, senin öyle şeyler yapmadığını biliyorum. O bara gidip o yaşlı ya da pis heriflerle sevişmediğini, sadece paralarını aldığını biliyorum." dedi San ciddi bir ses tonuyla. Wooyoung yutkunup kafasını hafifçe kaldırdı ve San'a baktı. San yüzünü Wooyoung'un yüzüne doğru yaklaştırdı. Bunu yaparken biraz eğilmesi gerekiyordu. Wooyoung kafasını tekrar aşağı indirdi. Bunun üstüne San yarım ağız sırıttı ve, "Peki." dedi.

San bornozunun belindeki kemer(?) görevi gören ipi yere attı ve bornozunun yere düşmesini sağladı. Wooyoung yerdeki bornozla birlikte, "Ananı sikeyim Choi San!" diye bağırdı ve elleriyle gözlerini kapattı. San kahkaha atmaya başladığında Wooyoung gözleri kapalı bir şekilde durmaya devam ediyordu. San, "Neden gözlerini kapattın? İkimizde de aynı şey var zaten. Ayrıca pisuvarda da görmüyor musun?" dedi sorgularca. Wooyoung biraz olsun hak vermişti, niye bu kadar stres yapmıştı ki?

"Aynı şey değil!" dedi. Göğsü hızla inip kalkıyordu, istemsizce terlemeye başlamıştı. Oysa daha yeni duş almıştı. San tek eliyle Wooyoung'un gözünde olan ellerini havaya kaldırdı. Wooyoung'un iki bileği de San'ın bir eli arasındaydı. Wooyoung gözlerini sıkıca kapatıyordu. "Bileklere bak, yemek yemiyor musun sen?" dedi San. Wooyoung, "Giyinsene ya! Gözünü açmak istiyorum, hadi!" diye bağırdı ve bileklerini San'ın elinden kurtarıp tekrar gözlerini kapattı. San, "Yok, rahatım böyle." dedi ve ellerini karşısındaki kısa çocuğun bornozunun kemerine atıp çözmeye başladı. Wooyoung bunu hisseder hissetmez gözlerini açtı ve elini kemerine götürdü. "Ne yapıyo'sun be sapık herif! Hani sapık değildin, yalancı köpek!" diye bağırdı ve odasına koşmaya başladı, tabii arkasından koşan Choi San'ın ona yetişeceğini düşünmemişti.

Düşman | WoosanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin