09/01/2024-Salı
"Şimdi sen bana bütün bunların rüya olmadığını söylüyorsun, yanılıyor muyum?"
Taehyun bir kez daha iç geçirdi. "Hayır Jay, sen yanılmıyorsun. Gerçekten geçmişe geldin. Mala anlatır gibi mi anlatmam lazım illa?"
Jay göz devirdi Taehyun bunu görmese de. "İzninle şaşkınım Taehyun. Her gün geçmişe gidip gelmiyorum sonuçta. Hem, sen nasıl yaptın bunu?"
Taehyun telefonu Jay'in suratına kapatmamak için iradesiyle ciddi anlamda bir mücadele verirken yanıtladı onu. "Özel bir insanım işte ben. Nasıl veya neden bilmiyorum ama gerçekten zamanı geriye alabiliyorum. Üstelik herkes farkında olmadan geçmişi tekrar yaşarken benim bilincim yerinde oluyor."
Jay hâlâ onu anladığını sanmıyordu ama bu konuşmayı bitirmek zorundaydı artık. "Sonra tekrar mala anlatır gibi anlatman lazım bana ama şimdi kapatıyorum. Jake ile yürüyerek okula geleceğiz."
"Hızlısın bakıyorum. Neyse, bir ara yanıma uğra da anlatayım iyice."
Jay onu onayladıktan sonra aramayı sonlandırdı ve Jake ile sözleştikleri yere vardı. Jake ise çoktan gelmişti.
"Üzgünüm, çok beklettim mi?"
Gülümseyerek başını iki yana salladı Jake. Aslında geç kalmamış olmak için kararlaştırdıklarından yarım saat önce gelmişti ama Jay'i beklemiş olmaktan da pişman değildi.
"Soğukta beklediğin belli ama. Yanakların ve burnun kıpkırmızı olmuş. Ellerin de üşümüş."
Jay karşısındaki çocuğu dikkatlice inceleyip üşüdüğüne karar verdikten sonra onun ellerini alıp kendi cebine koydu. Ardından hızlı hızlı yürütüp otobüs durağına getirdi.
"Yürümeyecek miydik?"
"Bu buz gibi havada olmaz. Hadi, otobüs geldi."
Jake sessizce onun dediğini yaparken Jay onun bu sevimliliği karşısında erimemeye çalışıyordu.
"Bak, burada boş koltuk var. Otur hadi."
Jake yine sessizliğini bozmadan onun dediği yere oturdu ama Jay'in ayakta beklediğini görünce ona baktı. "Sen neden oturmadın? Yanım boş."
Jay güldü ve kulağına eğildi onun bir sır verecekmiş gibi. "Biraz ilerideki durakta her gün bir teyze biniyor bu otobüse ve ona yer vermediğim sürece başımın etini yiyor. Onun için ayırdım o koltuğu."
Jake sessizce gülerken eliyle ağzını kapattı. Bu fark ettiği detay Jay'in yüzünün düşmesine neden olmuştu.
"Gülerken ağzını kapatma ellerinle. Herkes görsün ne güzel güldüğünü."
Jake bu sefer utandığı için elini ensesine atmış, Jay dışında her yere bakarken arka taraflardan bir ses geldi. "Yol versene çocuk, zebani gibi dikilmişsin orta yerde."
Jay aldığı tepkiyle anında kenara çekildi ve zaferi tekrar ele geçiren teyze Jake'in yanındaki boş koltuğa oturdu. İkisi onun gelişiyle gizliden gülerken teyzenin hiç umurunda değildi.
Sonunda okula geldiler. Gün sıradan ilerlerken ikili her anda yine beraberdi. Jay bunları öncesinde de yapmış olmayı dilerdi. En başından Jake'i bu kadar yalnız bırakmamalıydı.
"Ne o Jake? Arkadaş mı edindin? Kim sana benden izin almadan birileriyle konuşabileceğini söyledi?"
Jake yutkunarak sırasının önüne gelmiş olan Jinsang'a baktı. Korku duygusuyla çocuğa bakmaya devam ederken o yüzünü iyice Jake'e yaklaştırmış, sorgulayıcı bir ifadeyle bakıyordu. Jay ise o an yanında değildi.
"Neden cevap vermiyorsun? Belki de senin gibi biriyle kimsenin arkadaş olamayacağını söylemen gerekiyordur şu an bana. Değil mi? Kim, niye yaklaşsın ki senin yanına? Sen hiçbir şeyi hak etmeyen ucubenin tekisin. Güzel değilsin, zeki değilsin, arkadaşın yok, kendine güvenin bile yok. Yalnızca oksijen israf eden biriyle kim arkadaş olur ki? Jay mi, eminim senin hakkında başka planları vardır. Seni kullanacak. Sen ise ona güvenip mahvolacaksın çünkü bunu hak ediyorsun."
Dolan gözleri görünmesin diye başını yere çevirdiğinde çenesinde bir el hissetti. O el sertçe başını tekrar kaldırdı. "Beni görmezden gelme aptal. Ağlamak dışında bir şey yapamıyorsun zaten ama bari cevap ver."
"Özür dilerim."
"Hatanı anlaman güzel seni aptal. Ama bir daha Jay'in yanında olduğunu görürsem özrünü kabul etmem ona göre. Tabii ki ben yalnızca seni düşündüğümden yapıyorum bunu."
Jake gözyaşları süzülürken başını salladı sıkıntıyla. Bununla daha da keyiflenen Jinsang gülerek Jake'in saçlarını karıştırdı, ardından sertçe başını arkaya ittirip ayrıldı yanından.
Zamanda geriye gidilmiş bile olsa aynı tarihte Jake aynı kişi yüzünden krizin eşiğine gelerek okul tuvaletine attı kendini. Bir kabine girip kapıyı kilitlediğinde ağlamaya ve üzüldüğü için kusmaya başladı.
*****
Jay delirmek üzereydi. Resmen Jake hiçbir yerde yoktu.
Bir öğretmenin onu çağırması üzerine sadece beş dakikalığına ayrılmıştı yanından oysa. Geldiğinde ise yoktu. Hiç kimse de görmemişti nereye gittiğini çünkü zaten çoğu kişi tanımıyordu onu.
Jay telaşla soluğu Taehyun'un yanında aldı. Bulsa bulsa o bulurdu.
"Taehyun, Jake'in nerede olduğunu bulabilir misin?"
"Nasıl bulayım Jay, büyücü müyüm ben?"
"Öylesin ya gerizekalı."
"Aa pardon. İkinci kattaki tuvalete baktın mı?"
"Baktım. Ses gelmiyordu hiç."
"Sence saklanıyorsa bunu 'Ben buradayım.' diye bağırarak mı yapar? İlla ki sessiz kalmıştır. Orada olduğuna eminim."
"Nasıl öğrendiğini sonra anlatacaksın. Şimdi gidiyorum, sağol."
"Bu da beni büyücü bildi iyice."
Taehyun'dan duyduklarıyla hızla ikinci kata çıkıp tuvalete girdi ve kabinlerde tek tek bakmaya başladı Jay. Sondaki dışında hepsi boştu. Sondakinden ise sessiz hıçkırıklar duyuluyordu.
"Jake!"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Chaser-Jayke
Fanfic"Ben intihar etmek için çıkıyorum. Öğretmen gelip sorarsa söylersin." "Peki, çabuk dön ama." Beni çevreleyen karanlığa ışık gönderiyorsun. Sana bakınca kör oluyorum. Umurumda değil, aşkına ihtiyacım var. Aşk, yine beni aydınlat Bana doğru bir ışık ...