Cahit Sıtkı Tarancı
“Vaktiyle gölgesinde dinlendiğimiz çınar,
Eski mahalle, vakıf çeşme, bakımsız cami,
Sakın zannetmeyin sizi garipsediğimi,
Bir güvercin hüznünde susan geçmiş zamanlar!
Affedin beni daldığım oluyorsa eğer,
Neyleyim gönlümce değil bu olup bitenler.”...
Ne istiyordu anlayamıyordum. O kadın bu eve geldiğinde onun yatağından çıkıp benim yatağıma girebileceğini mi. Hangi yürek kaldırırdı bunu. Kaldıramazdım ki. Ben berzanı seviyordum. Hoş sevmesem yine de dayanılacak gibi değildi.
"Madem o kadını bu eve getirtmekte ısrarcısın. Boşa berzan, boşa beni"
Sinirle makyaj dresuarına tekme attı. Dresuarın üzerindeki makyaj malzemeleri, parfümler hepsi bir yana dağıldı. Hiddetle kollarımdan tutup kendine çekti beni. Kollarımı öyle bir güçle sıkıyordu ki eminim parmaklarının izi çıkacaktı.
"Ulaan, ulan çıldırtma beni! Çıkar dedim aklından. Ölürümde boşamam lan seni"
Onu geri itip ellerinden kurutulmak istedim ama fayda vermedi. Öyle bir güçle sıkıyordu ki. Kurtulamıyordum.
"Ne istiyorsun nee! Ne yapayım hı, ne yapayım sen söyle. Sen gözümün önünde
O kadınla birlikte olurken ben ne yapayım!.. Alışacaksın berzan. Başlarda itip kakacaksın, belki istemeye istemeye alacaksın koynuna. Ama zamanla o kadının varlığına, yatağının sıcaklığına alışacaksın.Sen o kadına alıştıkça beni boşlamaya başlayacaksın. Daha çok tartışmaya başlayacağız. Hele birde hamile kalırsa, yanından ayrılmayacaksın, belki haftalarca yanıma gelmeyeceksin. Feraye, hamile kadın alttan al diyeceksin. Ben sana karşı daha da kinleneceğim. Benden laf söz işitmekten yanımda huzur bulamayacaksın. İşte o zaman, o zaman yeni evliliğine bağlanmaya başlayacaksın. Çünkü bende kaybettiğin huzuru o kadında bulacaksın. "
Beni mengene gibi sardığı kollarını öyle bir hızla çekti ki üzerimden yerimde sendeledim. O ağzını açıp konuşmadan susturdum onu.
" SUS! Dinleyeceksin sus! "
Delirmiş gibi bağırıyordum. Gözlerimi kapatıp bir iki saniye bekledim. Söyleyeceklerimi kafamda toparlayamıyordum bir türlü.
"Senin o kadından çocuğun hatta çocukların olacak. İkinizi ömür boyu birbirinize bağlayacak o çocuklar. Eskiden seninle gülüp söylediğimiz o avluda sizin çocuklarınız koşturacak.
Ben şu camdan içim yana yana sizi izlerken siz gülüşecek, söyleşeceksiniz. Analarını, atalarını sevecek, sayacaklar...Peki ben ne olacağım berzan. Siz benim gözümün önünde aile saadeti yaşarken ben ne sıfatla bu konakta kalacağım hı."
Gözümden akan yaşları hızlıca iki elimin tersiyle sildim. Ne yapıp edip beni boşamasına ikna edecektim. Etmeliydim.
" Kafanda kurup kurup masal anlatma bana! Olmayacak dedim bunların hiç biri. O çocuklar seni anaları bilecek. Bende o karıyı sadece gerektiğinde koynuma alacağım. Aşığım ulan ben sana aşık! seni nasıl yabana atabilirim, aklın alıyor mu böyle bir şeyi."
Beni çoktan yabana attığını görmüyor muydu sahi. Hala daha aşığım diyordu, çıldıracaktım. Birde utanmadan, o kadını koynuma alacağım, diyordu. Düşüncesi bile midemi bulandırırken bana bunu yaşatırsa ölmekten beter ederdi beni.
Bir hışımla üzerine gidip var gücümle tokadı bastım yanağına.
" Olmaz olsun senin gibi aşık defol. DEFOL! Boşanacağım senden. Andım olsun boşanacağım berzan."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAFDERUN
RomanceYETİŞKİN OKURLAR İÇİN UYGUNDUR!!! Çocuğu olmadığı için üzerine kuma getirilen ve bir çıkış yolu bulamayıp çareyi kumasının abisi demirhan çalhanoğlu ile evlenmekte bulan feraye'nin hikayesi... " Tüm hakları saklıdır ©