Seni düşünmek güzel şey,
ümitli şey,
dünyanın en güzel sesinden
en güzel şarkıyı dinlemek gibi birşey...
Fakat artık ümit yetmiyor bana,
ben artık şarkı dinlemek değil,
şarkı söylemek istiyorum...
-Nazım HikmetMuhafız , yerde kanlar içinde yatıyordu. Kalbine saplanan bıçağın acısı bütün uzuvlarında şiddetli bir şekilde hissediliyordu. Agâhın babası afallamış bir haldeydi. Kendi kendine söyleniyordu yaptığı bu şey O’nu dahada sinirlendirmişti.
Muhafız zorlukla nefes alıyordu. Son nefesleri , son bekleyişleriydi , ölümü yaklaşıyordu. Vücudunda hissettiği ızdırap şiddetlenince solmuş bir ağacın yaprağı gibi oracıkta son nefesini verdi. Agâhın babası sinirle haykırdı. Elleriyle kendine vurup “Asalak herif !” diye söylendi.
Hiçbir kanıt bırakmamalıydı Muhafızın kalbine saplanan bıçağını hızla çekti ve bir peçeteyle bıçağın üzerindeki kanları bir güzel temizledi. Sonra direkt bıçağı cebine attı. Şu an yapması gereken tek şey bu laboratuvardan hızla çıkmaktı o yüzden arkasına bile dönüp bakmadan gitti.***
Gece bütün kasvetiyle hücreyi kuşatmıştı. Alp Tigin yaslandığı soğuk sert demir yatağın tam kenarında uyuyakalmış bir haldeydi. Hava aşırı soğuktu ve bu soğuk hücrenin camından sızıyordu. Alp Tigin, çok derin bir şekilde uyusa bile o soğuğu hissediyordu. Uyku halindeyken bile dişlerini soğuktan dolayı sıkıp sıkıp duruyor çenesini kasıyordu. Bu Soğuk Hücre O’nu çok üşütüyordu.
Hissettiği bu soğuk O’nu uykusundan alıkoymuştu. Safir rengi gözlerini zorlukla açtı. Etrafına baksada her yer zifiri karanlıktan ibaretti zorlukla oturduğu soğuk zeminden kalkmaya çalıştı sonunda ayakta duruyordu ellerinde zincirlenmiş kelepçeler olduğunu farketti. Sinirlenmişti artık bu hücreden kurtulmak istiyordu. Ellerini bu kelepçelerden çıkarmaya çalıştı ve aniden ikiside çıkınca çok şaşırdı. Birileri elindeki kelepçeyi açık bırakmıştı ve kimin çıkardığını tahmin edebiliyordu. Bunu yapan Muhafız’dı.
Alp Tigin, kaldığı hücrenin kapısına doğru hızla yürüdü ve kapıyı açıp oradan çıktı kapıyı sessizce kapattı. Karşısında upuzun karanlık bir koridor vardı ve buradan nasıl çıkacağını düşünmeye başladı. Yavaş adımlarla o karanlıkla baş edip yürümeye başladı. Çok sessiz bir şekilde ilerliyor ve temkinli olmaya çalışıyordu. Arkasına defalarca kez bakıyor ondan başka birisi var mı diye kontrol ediyordu. Böyle ilerledikçe sonunda o koridorun sonuna ulaşmıştı. Sonunda karanlık ortamdan kurtulmuştu çünkü koridorun sonunda Los bir ışık yanıyordu. Hızla o ışığın geldiği yöne doğru hızla koştu ve karşısına çıkan merdivenleri görünce hızla o merdivenlere tırmanmaya başladı.
Merdivenleri tırmandıktan laboratuvarın olduğu kata geldiğini farketti. Duraksadı ve geldiği katı incelemeye başladı. Bir sürü oda vardı ve hepsinin kapısı kapalıydı katta bulunduğu koridorda hızla ilerlemeye başladı. Kapalı olan odaların kapılarını açmaya çalıştı hiçbiri açılmıyordu. Sinirle ilerlemeye başladı sonunda karşısına kapısı açık bir oda çıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BURÇE
FantasiAcı haykırışların ardında biten , kanlı gözyaşlarıyla sevdiklerinin cesetlerine bakarken. Yanına gelen Burçe'ye bakakalırsın o gün poyraz eserken. Koca Bozkırda , yalnızca acının eseri kalır.