Bölüm 2

49 15 118
                                    


"Megoloman fikirleriniz sizde kalsın. Umarım bir daha görüşmeyiz." döndüm ve hırsla iki adam arasından geçerken arkamdan duyduğum sözlerle durmadan yoluma devam ettim.

"Çok yakında görüşeceğiz, umduğundan daha yakın.!"

****

Karanlığı görüyordum hep görmüştüm, kötü bir insan neydi biliyordum onu da görmüştüm. Karanlık ve kötülük birbirini tamamlasa da aynı  şey değildi, karanlık kötülüğün aracıydı çünkü hiçbir kötülük ne gündüzün ortasın da ne de görünen bir yerde yapılırdı aynı işlenen tüm suçların çoğunun gecenin zifiri karanlığında yaşanması gibi.

 Şimdi ise karanlığı ve kötülüğü sadece görmüyordum, hissediyordum. Takım elbisenin içine bürünmüş uzun boyuyla tepeden tırnağa "Ben tehlikeli bir adamım İzel!" diyordu adeta. Ben ise aklımla kalbim arasında en ufacık saniyede böyle bir hisse neden kapıldığımı sorguladım. Sadece bir bir iş adamıydı, yalnızca bir görüşmeydi bütün görüşmelerim mükemmel geçmiyordu sonuçta. Bu görüşme de bunlardan biriydi diye bir annenin çocuğuna sarılma şefkatiyle tutunmak istedim bu duyguya yoksa delirecektim.  Çok fazla abarttığımı düşünmek beni daha normal hissettiriyordu.

Bildiğim bulvar boyunca hızla yürümeye devam ederken telefonumun ekranını açtım ve Aslı yazısının üstüne basarak telefonu kulağıma götürdüm. Üçüncü çalıştan sonra telefonu açan menajerime buluşmamız gerektiğini söyledim ve ikimiz için de ortak bir nokta belirleyerek telefonu hızla kapattım. Hiçbir zaman emrivaki tavırlarım olmazdı ama bu sefer durum ciddiydi belki de görüşmeyi ona bırakmalıydım daha profesyonelce olmalıydı ama ben merakımın derin sularında çırpınmayı yeğlemiştim.

On dakika kadar oturduğum butik kafede rahatsızca yerimde kıpırdandım. Bir çok insan şimdiden yüzlerce fotoğrafımı çekmişti bazıları ise yanıma gelmek istiyorlardı ama taktığım güneş gözlüklerinden ve sanırım ki kaşlarımın çatık olması ile gergin tavırlarımdan yanıma yaklaşamıyorlardı. İlgiyi severdim insanların beni sevmesini daha çok severdim, normalde etrafa gülücükler saçardım ama bugün o gün değildi çok gerilmiştim ve ben, duygularını saklayabilen bir insan asla olamamıştım.

Aslı'nın çift kapılı, boydan camlı olan kafenin girişinden adımlaması ile gözleri kafede dolandı. Beni hemen görebileceğini bilsem de sabredemeden elimi hafifçe havaya kaldırdığım an göz göze geldik. Gözlüğümü yavaşça çıkartıp başımın üstünde sabitledim. Kısa sürede bana yaklaşırken gözlerinde endişe tohumu filizlenmeye başlamıştı bile, bana uzandı ve sarılırken aynı zaman kısık bir ses tonuyla, 

"Ne oluyor bebeğim? Bir sorun yok değil mi?" Diyerek sırtımı onay beklercesine ovaladı. Sarılmak beni rahatlatan en samimi şeylerden biriyken gerginliğim yavaşça duvarların arkasına süzüldü, ama kaybolmadı! Sırtında birleştirdiğim ellerimi beyaz bol gömleğine onun bana yaptığı gibi onay verircesine yukarı aşağı hareket ettirdim.

"İyiyim sorun yok." Derken ondan ayrıldım ve oturdum. O ise giydiği krem rengi, ince eteği ile oturmaya dikkat ederken konuşmaya devam etmem için suratıma bakıyordu.

"Seni birden böyle çağırdığım için lütfen kusura bakma ama konuşmamız gerekiyordu." Dedim. Etrafta dolanan garsona yarımca bir tebessüm ederek elimi kaldırdım, siparişlerimizi vererek konuya girmek için masaya, Aslı'ya doğru yaklaştım. Siyah, omuzlarında dümdüz küt bir şekilde kesilmiş saçlarında gözüm oyalanırken aynı zamanda masamıza yakın birileri var mı diye etrafı kolaçan ediyordum.

"Sorun yok İzel, bir şey olmasa bu şekilde beni çağırmazdın biliyorum ama zaten bu benim işim ki işim bile olmasa sen benim arkadaşımsın her iki türlü de tabi ki yanında olacağım. Masalara bakmayı bırak kimse bizi duyamaz." Güven veren ses tonuyla bir kez daha ne kadar doğru seçim yaptığımı anlamıştım, bana yardım edebilirdi.

SENİN İÇİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin