!!Gölgelerin Efendisi hayran kurgusudur. Kurgu, 4. kitap olan Skandiya'yı Kurtarmak adlı kitapta geçmektedir. Gilan x Alessi (Oc) kurgusudur!!
•
~
•
Galya'nın kuralsız topraklarında acımasız bir lordun yanındaki kız.
Yaşamasının tek nedeni zamanı ge...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Sonunda Skandiya'ya gelmişlerdi. Yolları tahmin ettiklerinden de kısa sürmüş, Alessi uyandığında karşısında yeni tanışacağı bu yeri bulmuştu. Neler olacağını düşünmeyi bırakmıştı artık Alessi. Yapması için yetiştirildiği şeyden ne kadar kaçsa da kurtulmayı başaramamıştı. Şuandan sonra yapacağı tek şey ilk fırsatta bu yerden kaçmaya çalışmaktı.
Aesir gemiden indirmek için Alessi'nin yanına geldi, onu direkten çözdü ve gemiden indiler. O gemiden inerken tayfa yağmalanan ganimetleri ve yiyecekleri taşıyordu. Herald ise tayfaya emir yağdırmak ile meşguldü. Aesir, Alessi'yi Herald'ın yanına getirdi. Herald Alessi'nin yanına geldiğini anladığında ona bakmadan arkasını döndü ve yürümeye başladı. Alessi öylece olduğu yerde beklerken Aesir'in onu itmesiyle Aesir'e döndü, ona baktıktan sonra önüne geri döndü. Aesir onu yürümesi için tekrar itecekken Alessi sessiz ama normal olmayan bir sesle "Bir daha aynı hareketi yaparsan kafanın bedenin üstünde kalacağına söz veremem" dedi. Aesir bu sözlerle ilk afallasa da kendini hemen topladı. Kızın bu şekilde bir tepki vermesi daha doğrusu böyle bir şekilde konuşmasını hiç beklemiyordu. Kız ilk yakaladıkları veya gemideki gibi değildi. Yeni bir kişiliğe bürünmüştü sanki. Şuan kızın gözlerinde gördüğü şeyler boşluk ve öfkeden başka bir şey değildi. Kız ne üzgün ne de mutsuzdu, sadece kocaman bir boşluk. Aesir bunları düşünürken kız Hernald'ın arkasından yürümeye başlamıştı.
Hernald yeni kölesini satmak için Yüce Kontları Ragnak'ın kaleye benzeyen ama tam olarak bir kale olmayan yerine doğru yürümeye başlamıştı. Arkasındaki kızı bir iple tutuyordu, ne de olsa buraya kadar getirmişken kaçmasını istemezdi. Ama kızda bir gariplik vardı. Ne olduğunu daha anlamamıştı zaten anlamasına da gerek yoktu. Kızdan bir iki saat içinde kurtulacaktı ve hayatına parası ile mutlu şekilde devam edecekti. O sırada gideceği yere vardı.
Hemen Borsa'nın yanına gitti. Borsa Ragnak'ın yardımcısıydı.Neredeyse çoğu işi hallederdi. Borsa Herald'ın geldiğini görünce hemen konuşmaya başladı: " Gelmişsin, gelirken de yanında bir şey getirmişsin. Ne olacak bu?" Herald Borsa'nın bu soruyu bilerek sadece onu sinirlendirmek için sorduğunu biliyordu ama bunu bilerek yapması Herald'ı daha da sinirlendiriyordu. "Satacağım. Bir nehrin yanında buldum alın ne yaparsanız yapın işte. İstediğiniz yerde çalıştırırsınız."
Borsa anlıyorum der gibi kafasını salladı ve haber vermek için Ragnak'ın odasına ilerledi. Kapıyı çaldı ve içeri girdi. Ragnak gelenin Borsa olduğunu bildiği için kafasını bile kaldırmamıştı ne de olsa Borsa dışında başka birinin habersiz girme ihtimali yoktu. Sonuçta girene neler olacağını herkes biliyordu. "Ne oldu? Neden beni rahatsız ediyorsun Ne kadar işim var görmüyor musun?" diye gürledi. Borsa kafasını salladı. Gerçekten yüce kontun kendisinden fazla işi vardı. Ama Borsa Ragnak'ın şu anki sorununu biliyordu. Vergi hakkında bir sorun vardı ve Ragnak'ın en sevmediği sorun para ile ilgili olanlardı. Neyseki Erak yakında geliyordu. Ragnak'ı sinirlendirmemek için hemen konuşmaya başladı "Herald geldi elinde değerli bir şey var gibi." Ragnak kafasını kaldırdı ve Herald'ın içeri girmesini söyledi. Borsa hızlıca odadan çıktı ve Herald'ı içeri aldı. Ragnark Herald ve yanındaki kız üzerinde gözlerini bir iki dakika gezdirdi. "Ne istiyorsun?" dedi, şuan bir köle ile hiç uğraşamazdı hemen bu adamı göndermesi lazımdı. "Bu kızı satmaya diye getirdim." "İyi. Borsa! Şu köleyi al da gitmesi gereken yere götür." Borsa hızla içeri girdi, kızı aldı ve çıktı.
Ragnak kölenin karşılığında 15 denarius verdi. Bu gerçekten kız bir köle için iyi bir paraydı. Tabii o kız daha çok para edebilirdi ama Herald Ragnak'ı sevmezdi ve bir kaç denarius için hiç kendini yoramazdı. Parayı aldı ve bir şey demeden dışarı çıktı. Ragnak'ın gereksiz konuşmaları sevmediğini bildiğinden konuşmaması ona bir sorun çıkarmazdı.
____ Alessi onu o yüce kont denen adamın odasından alan adam ile yürüyordu. Yürüyüşleri çok uzun sürmedi. Önündeki adam yatması için bir çuval vermiş ve ona yatabileceği bir yer göstermişti. Sonrada hemen gitmişti. Kalacağı yerde bir sürü kız köle vardı ve bu yer gerçekten fırın gibiydi. O tam oturacakken yanına gelen bir erkek çocuk onu kolundan tuttu. Alessi kızın kolundan tutması ile refleks ile çocuğu yere çarptı. Çocuk bir anda kendini yerde bulmanın şaşkınlığı ve acısıyla gür bir şekilde bağırdı. Alessi yaptığı için pişman değildi ama bu çocuk onun başına bela açabilirdi.
Çocuk yavaşça ayağa kalktı ve Alessi'nin tekrar kolunu tuttu. Alessi çocuğu yine yere vurmamak için kendini tutuyordu. Çocuk ona sinirli sinirli bakarken Alessi'ye doğru "Hemen kalk ve işe başla, oturabileceğini nereden çıkardın" dedi.
Alessi kolunu çevirip çocuğun kolundan kurtardı -bunu yaparken erkek kölenin de büyük ihtimalle canı yanmıştı. Alessi diğer kölelerin yanına yürümeye başladı ki çocuk sinirli bir şekilde "Sen orada görevli değilsin git mutfak için odun taşımaya başla hemen!" diye bağırdı. Alessi bunu duyduktan sonra çocuğa baktı, çocuk yüzüne bakmış iğrenç bir şekilde sırıtıyordu. Tekrar önüne dönerken "Bu arada görevlerini yerine getirmezsen çok kötü olur şimdiden söyleyeyim."
Alessi bu çocuğun köleleri yöneten kölelerden biri olduğuna emin olmuştu artık. Çocuğa tekrar bakmadan yürümeye devam etti. Odunların kesildiği yere gitti. Odunları kesen erkek köleler ve kesilen odunları taşıyan kız köleler vardı. Taşımak için yapılmış sert ve ağır sepetlerden birini aldı ve içini doldurmaya başladı. Sepeti tamamen doldurduktan sonra da diğer köleleri takip ederek mutfağa geçti. sepetteki tüm odunları oraya yığdı.
Alessi bütün gün odun taşımıştı, sürekli olan soğuk sıcak geçişi yüzünden kendini biraz garip hissediyordu. İşleri bittiğinde erkek kölelerden biri geldi ve onlara birer parça ekmek dağıttı. İyi ki diğer çocuk gelmemişti eğer o gelseydi büyük ihtimalle ekmek yiyemezdi. Herkes ekmeğini bitirdikten sonra o fırın gibi odaya dönmüştü. Alessi ise biraz dışarda gökyüzünü izlemek hem de soğuğu hissetmek için odun taşıdıkları yerde kalmak istedi. Ama kölelerin kaçma ihtimali nedeniyle onu gören Skandiyalılardan biri onu neredeyse sürükleyerek içeri götürmüştü.
Şuan verilen çuvalın üzerine kafasını koymuş tavanı izliyordu. Kaçma planları pek mümkün gibi görünmüyordu. Çünkü tüm gün bir açık aramasına rağmen bulamamıştı. İri cüsseli adamlar her yerdeydi. Hele onun bulunduğu yerden ileri gidildiğinde Ragnak'ın misafir ettiği insanlar ya da Skandiyanın en ileri kontlarının bulunduğu gruptan burada kalanlar vardı. Bu adamlar onun kaçma ihtimalini bayağı bir düşürüyorlardı.
Alessi'nin Araluen'e gitmek için çıktığı bu yolculukta buralara kadar gelmiş olması hiç iyi değildi. Şimdi Araluen'e dönmesi daha da uzun sürecekti -tabii buradan kurtulabilirse. Araluen'e gitmekte bu kadar acele etmesinin tek bir nedeni vardı. O da Marta'nın ona anlattığı geçmişiydi. Marta olayların hepsini bilmese de bildiği her şeyi Alessi'ye anlatmıştı. Alessi de fırsatını bulunca gerçekleri öğrenmek için lordun onu küçükken kaçırdığı yere, ülkesine geri dönmek için kaçmıştı. Alessi geçmişini öğrenmeyi her şeyden çok istiyordu. Hayatını mahveden lord ona geçmişini de bırakmamıştı. O da her şey gibi bir bilinmezlikti. Ama Alessi bunu çözecekti, ne pahasına olursa olsun...