"Sineyi yakan ağıtlar yükselirken geceye, bir çift elin içine bırakmıştı kendini gönül."
***
Zinciri kırılan duygular en güçlü olduğu anda belli olur. İnsanın en sarsılmaz zamanında o zincirler kırılır ve bir inci tanesi gibi yerlere bir bir düşer. Düşmez dediğin o anda yüzündeki maske düşer ve inciler gibi dağılır ruhun. Berçem inci taneleri gibi dağılmıştı yere, ne zaman kalkmak için hamle yapsa yine kendini o savrulduğu yerde buluyordu. Kan çanağı olmuş gözlerini etrafını çeviren adamlara sonra öfkeden tir tir titreyip, sesiyle de arşı titreten adama çevirdi. Geniş omuzları görüş alanındaydı. İçten içe bir sebep aradı genç kadın. Ona bu lafları layık görüp tüm aşiretin önüne seren adamın neden bunları yaptığına dair bir sebep aradı fakat bulamadı.
"Alın şunu ortadan dila hanım!" Şunu... berçem uzunca bir süre bu ufacık kelimede takılı kaldı. Canına kıymaya gittiğini bilse yine de böyle konuşur muydu babası? Kim bilir belki de hiç affetmeyeceğinin nişanesiydi bu sözler. Dila hanım kızı helinle birlikte berçeme uzandığında kendini geri çekip izin vermedi onu almalarına. Ailesini yasa boğduğundan habersiz kesik kesik aldığı soluklarla babasına döndü. O uçurumdan atlayabilseydi şayet bu utancı yaşatmayacaktı onlara.
İtirazlarına rağmen yaka paça tutuldu genç kadın ve konağın bahçesine açılan kapıdan mutfağa sürüklenerek geçirildi. Bahçede sesler yükselirken üzerine kapatılan kapının ardından tekrar yere atıldı kadın. Çarpmanın etkisiyle bir daha kanattı dizlerini fakat acıya alışık bünyesi onu ayağa kaldırmıştı. Mutfakta yengesi pınar, kardeşi helin, ablası ve kuzenleri dizilmiş acıyarak bakıyordu berçeme. Dila hanım gözlerinde taşıdığı hayalkırıklığı ile kızına baktı. Ancak bir bakış berçem için bu kadar yıkıcı olabilirdi.
Ellerini ardında sıkı sıkı bağlamış gözünü kırpmadan Berçemin karşısında durdu. İki kaşının arasındaki deq kaşlarını çattığında görünmez hale gelmişti. "Yazıklar olsun sana!" Tükürür gibi savurdu kelimeleri kızının yüzüne. Berçem sarsılmaz duruşunu ilk defa bozdu o anda, ağzını aralayacağı sırada yüzüne inen tokatla başını yana düşürdü. Titrek eli anında yanağını bulurken sıkı sıkıya tuttu orayı. Başını kaldırmak hiç bu kadar zor gelmemişti genç kadına. Yanağındaki sızı değil yüreğindeki sızı onu yaralamıştı.
Ablası öne atılıp annesini tutmaya çalışsa da dila hanım tek eliyle onu da itmişti. "Sen nasıl bizi çiğneyip kaçarsın ha?! Edepsiz onun peşine mi gittin?!" Aklının en ücra köşesine sertçe çarpan kelimelerle elini çekmeden şiddetle dila hanıma döndü berçem. Nasıl böyle düşünürdü ailesi, nasıl bir anda herkes bi yalana inanıp yüzünü dönerdi berçeme?
"Yade dur bir dinle ablamı-"
"Sus helin! Sus ki seni de ayaklarımın altında ezmeyeyim, bana bu kızı savunma sakın!" Şahadet parmağını hiddetle kızına doğru salladı dila hanım. Berçeme göz ucuyla bile bakmadan ardını döndüğünde daha fazla dayanamayan berçem çığlıklarını duyurmak için var gücüyle bağırdı.
"Ölmeye gittim! Duydun mu beni ölmeye gittim yade! Beni o adama vermenizdense kendimi öldürmeyi yeğledim, o adam gelmeseydi şimdi çoktan bir uçurumun köşesine savrulmuştum, o şerefsizin ihanetinden sonra nasıl düşünürsünüz bunu?!" Hıçkırıkları arasında zikrettiği kelimeler bir bir önlerine düştüğünde berçem pencere pervazına güçlükle bıraktı bedenini. Bir hareket bekledi annesinden, belki affeder sarılır diye tek bir hareket. Fakat dila hanım ağlayarak terk etti mutfağı. Ardında ağıtlar yakan kızının gerçekleri yüzüne vurmasını kaldıramadı.
Etrafını saran kızları duymuyordu berçem, yorgun gözlerini camın ötesinde elindeki sigarasını dudakları arasına götüren adama çevirdi. Tüm aşirete kafa tutan adam, kadınla göz göze geldiğinde gözleri sonuna kadar açılmıştı. Ölüm kokuyordu bu adam, bir iblisten farksız gözleri onu kıskaca alırken kendi ölüm kokusunu berçeme de bulaştırıyordu. Derin bakışlarında bir mana vardı fakat kadın bunu göremeyecek kadar acı dolu ve kördü. Başıyla hafifçe gelmesini istediğinde hipnoz olmuş gibi ayaklandı kadın. Berçem elinin tersiyle etrafındakileri itip mutfağın kapısına yöneldi, kadının savaşı bitmiş kendine verdiği hüküm kesinleşmişti. Ne olursa olsun bu evden çıkıp gidecek ve ona yapılanın hesabını soracaktı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dildade (eşsiz mücevher)
General FictionAğıtlar bir ailenin üzerine yıkılırken berçemi yüreğinden hançerlemişti, sevdiği adamın ihanetinde kavrulurken öte yandan hayatını mahvettiği adamın nefreti cehennemin en kötü yanını gösteriyordu ona. Ağızlardan tek bir çığlık yükseldi ve adam kadın...