Hesap günü

374 32 9
                                    

"Kaderin birbirine bağladığı bir kördüğüm gibiydi mühürlenmiş kalpleri."

***

Kusurları görmeye başlayınca iki seneçenek olur. Ya gördüğü şeyden korkup kaçar ya da gördüğü şeye dört elle sarılıp dikenine katlanırdı. Berzan onun gözlerinde sarf korkuyu gördü ancak o korkunun ardında da dimdik bir kadın bulunuyordu. Korkmadı aksine onun için savaşmayı göze alıyordu. Durdurmadı adımlarını, devam etti üzerine gitmeye.

Sesi içine kaçmış sanki, yangından farkı olmayan zihni kül olmuş. Gözleri mezarı andırıyor öyle anlamsız bakıyordu gözlerine. Nefessiz geçen birkaç dakika içinde anlamsız bakan gözlerini yorgunca yere çevrildi. Dalgındı, öyle ki dalgınlığı berzanın dikkatini çekmişti. Üzerine gelen adımlarla bedenini yatakta buldu. Aceleyle toparlanıp otururken yine ondaydı gözleri. İçini saran korku büyürken, hiç istemediği adamla aynı odada kalmayı sindiremiyordu, büyütüyordu korkusunu. "Bir yere gitmiyordum." Derken çaresizliği ses tonuna yansıdı. İstemsizce kasılan parmaklarını eteklerine geçirdi.

"Sen bunu çocuk oyuncağı sandın herhalde, nikah bitti giderim sandın galiba?" Kaşlarını olabildiğince çattı berzan. Kollarını birbirine bağlayıp berçemin tam dibinde bitti. Ancak berçem dik duruşundan taviz vermiyordu.

"Hayır ama sen öyle zannediyorsun berzan Karahan! Sana arabayı kenara çek ben gideceğim dedim, şu geldiğimiz noktada tek suçlu benmişim gibi bakmayı kes!" Öfkeye yenilen bedenini dimdik karşısına dikti genç kadın. Parmağını sallarken elleri durmadan titriyordu. Çünkü olanlarda bir suçu yokken adam ona en kötü bakışlarla bakıyordu.

"Bana bak berçem hanım, aklında her ne varsa çıkar at onu, bir hafta sonra düğümüz olacak. Mardin'desin şuan benim topraklarımdasın kaçmayı aklından bile geçirme." Alaylı gülüşünü sürdürürken aniden ciddiyete bürünmesiyle bir adım geriledi berçem. Duyduklarıyla sarsılan bedenini zar zor toparladı. Yüzüne buz gibi çarpan gerçek üşütüyordu onu. Urfa topraklarından Mardin'e kadar sürüklenmişti kadın. Sessizliği fırsat bilerek kesik kesik nefeslerini düzenledi.

"Seni o şerefsize vermediğime şükret, hayatımı feda ettim lan sana derdin ne senin!" Hançehresinden şiddetle yükselen sesiyle şehadet parmağını hızla salladı kadına. Ondan korkup titremesi sinirlerini hat safhaya çıkartıyordu. Kendi hayatını bok çukuruna çekmişken kadının bu denli yas tutması ortalığı yıkmak istemesine sebep oldu.

"Bana yardım edeceğini söyledin.." istemsizce ellerini berzanın iki yakasına sıkı sıkı kenetledi. Düşmemek için bir destek alsa da esas amacı ona hesap sormaktı. Ne sanıyordu ki? Konaktan öylece çıkıp özgürce yaşamayı mı? Bunu tahmin etmesi gerekirken kendini bambaşka bir çıkmazda tanımadığı bir adamla evli buldu.

"Ne sanıyordun? Seni yanıma nikahıma alıp sonra öylece bırakmamı mı? Unut onu bak..." aniden sözlerini kesen şey berçemin tenine değen buz gibi elleri olmuştu. Anlık olarak yakasını tutan ellere bakıp sertçe yutkundu. Ona çeken şeyleri göz ardı edemezdi fakat bu kadından köşe bucak kaçması gerektiğini çok iyi anlamıştı.

"Sana söz verdiğim gibi doğanı bulup hesabını göreceğim, sende göreceksin. Ama artık bana aitsin bu eve aitsin aklını başına topla." Yakasını tutan elleri nazikçe tutup kendinden uzaklaştırdığında tuttuğu nefesini özgürlüğüne bıraktı. Kadın karşısında tir tir titrerken değil dokunmak ona yaklaşmak bile istemiyordu. Kızıla dönmüş yeşil harelerine yaklaşmak için yüzünü biraz daha yaklaştırdı.

"Ortalık düzelsin boşanırız merak etme." O an zaman durdu sanki, birkaç cümlenin onu bu denli sarsacağını düşünemedi berçem. Berzan yanından öylece geçip yatağa otururken, kadın böyle bir ihtimalde nereye gideceğini düşündü. Ailesi ona nefretle bakıyordu bir evi bile yoktu fakat şimdi ne yapacaktı. Belki kendi başıma toparlarım düşüncesi belirdi aklına ve o düşünceye tutunarak döndü berzana.

Dildade (eşsiz mücevher) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin