Zehirli sevda

228 27 6
                                    

Dört yıl önce...

"Ne bu yüzün bremın ağzın kulaklarında?" Oturduğu koltukta hafifçe öne eğilirken hiç gülmeyen berzanın gülüşüne şaşkınca bakıyordu doğan. Zira dostu tüm gün herkese kök söktürüyordu..

"Bir Ceylan gördüm de o yüzden." Dedi berzan bedenini öndeki deri koltuğa atarken. Yüzünü saran gülümsemeyi bozmadan, Başını hafifçe yana eğerek doğana çevirdi bakışlarını. Uzun zamandır takip ettiği sevdası bugün Urfa sokaklarında atıyla, rüzgarıyla çarpmıştı ona.

"Kimmiş o Ceylan?.." yerinden kalkıp bir tur berzanın yanında döndü doğan ağa. Bu uzun zamandır ona bahsettiği sevdası olmalıydı. Ancak onu henüz görememişti, berzan sır gibi saklıyordu sinesinde. Elini hafifçe omzuna koyup yanına bıraktı bedenini.

"Biliyorsun bremın ismini dahi kıskanır söylemem ama yakın zamanda onunla konuşacağım çünkü.." kelimelerini yarıda kesen yeşil hareler belirdi gözlerinin önünde. Bir büyünün etkisi altına girmiş gibi uzunca baktı onlara. Urfa'ya geliş sebebi o kadındı, onu görmek için at koşturduğu toplara koşardı berzan.

"Çünkü ne?"

"Çünkü bugün ilk defa değdi gözlerimiz birbirine." Dediğinde belli belirsiz bir gülümseme yürüdü dudaklarına. Bu aralar fazlaca Gülümser olmuştu. Bir türlü gidemiyordu yanına, onu ürkütmekten kaçırmaktan korkuyordu. İçli bir nefes aldıktan sonra tekrar doğana döndü bakışları. Dostu aynı gülüşle izliyordu onu.

"Oğlum harbi kafayı yemişsin sen, bu kızı acilen almamız lazım." Şuh bir kahkaha attığında berzanın ters bakışlarıyla gülüşleri anında soldu. Bazen çok korkutucu oluyordu ama geri adım atmaya niyeti yoktu. Çünkü o kız çoktan elleri arasına düşmüştü.

"Bana söyleyene bak peki ya sen? Nişanlanacaksın ama hiç göremedik kimmiş bu kadın?" Parmaklarını birbirine geçirip masaya doğru eğildi berzan. Konuyu değiştirip ortamı dağıtmalıydı yoksa sonu gelmez bir tartışmaya girecektiler. Yeşil gözlü ceylanını bir o bilmeliydi, kimseye göstermek dahi istemiyordu.

"Hiç sormayacaksın sandım bremın, bugün yanına gittim, ilk defa yan yana bir resmimiz var artık." Durdu ve cebinden çıkardığı telefondan bir fotoğraf açıp masaya bıraktı. Hafifçe berzana doğru iterken bakışlarını telefondan çekemedi. Berzanın sevdalı olduğu kızı bile isteye tavlamıştı doğan. Çünkü bir konu da ondan önde olmak istedi.

"Senin kadar olamadık doğan ağa-"  cümlesini boğazına bir yumru gibi oturtan resimde takılı kaldı bakışları. Titreyen ellerini zorlukla uzatıp telefonu avuçları arasına aldığında bedeninin buz kestiğini hissediyordu. Yüreğinin tam orta yerine saplanan bakışlara dikkat kesildi.

Bugün gördüğü o kapkara yeşiller, fotoğraf karesinde mutlulukla ışıldıyordu. Kumral saçlarını serbest bırakmış, başını doğanın omuzuna huzurla bırakmıştı. İlk defa gülümserken görüyordu onu, berzanı görünce çatılan kaşları bu kez mutlulukla havalanmıştı. Parmaklarını tüm gücüyle sıkılaştırıp kesik kesik nefesler almaya başladı. Doğan ise zafer gülüşüyle izledi onu, bir yönden canını yakmak hoşuna gitti. Bu hırs belki ileride sorun olacaktı fakat berzanı ezmek ona eşsiz bir zaferi bahşetmişti. Sanki habersizmiş gibi pişkince sahte bir ifade takındı yüzüne.

Doğanın nişanlısı o olamazdı, olmamalıydı.. görmek için can attığı gözler başkasına ait olamazdı. Can evinden vurulduğunu ilk defa o an hissetti berzan, enkazı öylesine büyüktü ki altından kalkamadı. Yüreğinin en güzel köşesi tuzla buz oldu. "Bremın iyi misin?" Kulağına ilişen kelimeleri algılayamadan elindeki telefonu sertçe masaya vurduğu gibi terk etti odayı. Onu yakıp yıkmak istedi fakat babası yüzünden tek kelam edemedi.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 11, 2024 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Dildade (eşsiz mücevher) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin