6|yüzleşmek zorunda kalanlar

557 39 6
                                    

(Bu bölüm; şiddet, cinsel taciz, zorbalık, manipülasyon ve yalan, içeriyor.)

Bellatrix, karşımda duruyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bellatrix, karşımda duruyordu. Bana büyük bir nefretle bakıyor, daha önce tanıdığım ablam değilmiş gibi hissettiriyordu.

Kendine yalan söyleme juliet.. o hep böyleydi.

Pekala.. daha gerçekçi olmak gerekirse, beni sevmiyordu. Beni öldürmek bile istiyor olabilirdi.

Bellatrix kin tutardı. Bende aptal gibi kalırdım.

Tüm ailemin yasta gibi giyinmesi oldukça ironikti. Utanç verici demek isterdim elbette ama sikimde bile değildi.

Artık hayatımda onlar yoktu..

Ailemin aksine karanlık tarafın öbür üyeleri bana karşı oldukça ılımlı yaklaşıyordu. Tabiki bu onun yanında duruyor olmamdandı. Onun yanında olmadığım sürece bu aptallar, beni bir hiç olarak görecekti.

Beni, misafirler ile tanıştırma çabasından sıkıldığımı fark ettiğinde dinlenmeme izin verdi. Köşede oturup biraz şarap içmeye başladım.

Kadınlar, büyük bir merak ile benle konuşmaya çalışırken bir adamın sesi hepsinin benden uzaklaşmasını sağladı.

"Lady'yi rahat bırakın."

Tüm kadınlar çekildiğinde bana referans yaptı ve oturmak için izin istedi.

Omuzlarında biten siyah düz saçları vardı. "Severus Snape." dedi.

Bu adamı daha önce gördüğüme veya ismini duyduğuma emindim. Tanıdık geliyordu.

Uzun süren rahatsız edici sessizliğin ardından konuşmaya başladı.

"Sizinle tanışmak benim için büyük bir şeref. Beni garip karşıladığınızı biliyorum. Muhtemelen beni hatırlamıyorsunuz..."

Kim olduğu hakkında kafamı yormaya çalıştım.

"Ablanız ile aynı sene okudum." O an aklıma Bellatrix'ten başkası gelmedi. Fakat söylediği son şey tüm düşüncelerimi değiştirdi. "Lucius ile yakın arkadaşım... ve ablanız ile de.. Sizinle tanışmayı her zaman çok istedim.. fırsat bugüneymis."

Cevap vermedim.. benimle tanışmak istemesi tuhaftı. Ben her zaman bir hayalet gibi sessizdim. Beni tanıyor oluşu bile tuhaftı. Biri beni tanıtmadan önce herkes ablalarımı üç kardeş sanardı.

Aklımı okurcasına fısıldadı. "Lord'un gözü hep üzerinizdeydi..." ve soru sormama fırsat bırakmadan gözden kayboldu.

Regulus'u gördüm. Sıkılmış gibi duruyordu.. bende sıkılmıştım. Ona doğru ilerledim ve hiçbir şey söylemeden peşimden bahçeye doğru sürükledim.

Soru sormak istediğini biliyordum.. ama cevabım yoktu. Bana uzunca sarıldı.

"Lord ile evleneceğin aklımın ucundan bile geçmedi." dedi.

"Benim de." dedim.

İnsanın kendiyle yaşıt olan kuzeni olması müthişti. Çünkü ölümyiyenlerin çoğu belirli bir yaşa sahipti.

Ona Sirius'u sormak istedim.. sonra vazgeçtim.. belli ki üzgündü.. muhtemelen o da bana Andromeda'yı sormak istedi.. ama yapmadı.

"Kimse yokluğumuzu fark etmeden içeri girmeliyiz sanırım." dedim.

Oraya geri dönmek istemiyordum.

"Sonra uzun uzun konuşalım. Sen dön, ben de birazdan gelirim."

Dediğimi ikiletmeden gittiğinde, gizlice duvar köşesinde bekleyip bizi dinleyen ev cinini takip etmeye başladım. Kaçıyordu.. ve yolun sonuna geldiğimde ablam ile karşılaştım.. kaçmıyordu.. Bu lanet bir tuzaktı.

"Ne istiyorsun?" diye sordum.

Bana doğru yaklaşmaya başladı. "Ne zaman böyle dik başlı oldun Juliet?"

"Lafı uzatma." dedim. "Amacını söyle."

Arkasında tuttuğu hançeri bana doğru salladı.

Hayır Juliet, artık ondan korkmuyorsun. O sana zarar veremez.

"Yerimi çaldın. SAHİP OLMAM GEREKEN ŞEYİ ALDIN! Sen bencilsin Juliet. Her zaman öyleydin."

Bencillik.. bu kelime bana söylemesi gereken şey değildi. Bencil olan oydu. Kıskanç olan oydu... ve aramızdaki yaş farkına rağmen benimle çocukluk yapmaya çalışan da oydu.

"Sen evlisin." diye cevapladım. "Bunu tercih eden sendin."

Öfkeyle bana saldırmaya çalıştığında, kendimi korumaya çalıştım. Beraber yere düştük.

Ne yazık ki o benden kat ve kat daha güçlüydü. Ama bir şekilde elindeki hançeri bana saplamasını engelledim. Hançer köşeye doğru ilerlerken boğazıma yapıştı.

Çığlık atmaya çalıştım ama engel oldu.
Onu itemedim, bağıramadım.. hançeri almaya çalıştım.

Hançeri alıp rastgele sallarken koluna küçük bir kesik açmayı başardım. Acıyla inledi ve geri çekildi.

Zar zor nefes alabiliyordum.

Bir şekilde hançeri benden aldığında, tek amacım kendimi koruyabilmekti. Ama eninde sonunda karnımda hissettiğim tuhaf acı.. hançeri sapladı ve geri çekti..

Beni öldürmek istemişti. Beni öldürmeye çalışmıştı.

Korkuyla geri çekildi. Söyleniyordu.. pişman olmuş gibiydi.. "Ne yaptım ben... ne yaptım ben... ne yaptım ben..."

Gözlerim kararıyordu.. ama kendimi zorladım. Kan kaybediyordum. Ölmek istemiyordum. Hayır... yaşamak istiyordum.. sonun böyle olamazdı.

"Sectumsempra!"

Onun sesini duydum ama gözlerimi açamıyordum. Hareket edemiyordum, sesim çıkmıyordu... canım çok yanıyordu.

Son hatırladığım şey, beni kolları arasına aldığında, annemin Bellatrix'e nefretle söylediği kelimelerdi..

Son hatırladığım şey, beni kolları arasına aldığında, annemin Bellatrix'e nefretle söylediği kelimelerdi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Malevolent |Tom RiddleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin