"Herkesin gözleri bir şeyler anlatır Juliet.. ama sen, benim için farklısın. Senin gözlerine baktığımda anladım. Birbirimize bağlı olduğumuzu.."
Çınar ağacının altında, kucağındaydım.. ve bu anda bu felsefeyi yapabiliyor olması oldukça tuhaftı.
Yüzüme gelen saçımı usulca kulağımın arkasına sıkıştırdı.
"Hissedebiliyorum Juliet, geleceğimin sana bağlı olduğu kadar geçmişimin de sana bağlı olduğunu kalbimin çok derinlerinde hissediyorum."
Ona doğru döndüm ve "Nasıl?" diye sordum merakla. Balonun olduğu gün Severus Snape'in dedikleri aklıma geldi.
'Lord'un gözleri her zaman üzerindeydi.'
Yüzümü elleri arasına alıp dudaklarımızı birleştirdi. Bir öpücüğün dikkatimi dağıtacağını düşünmüyordu.. yani umarım..
Geri çekildiğinde aklımdaki soruları cevaplamak amacıyla konuşmaya başladı. "Sezgilerine güven Juliet, seni sandığından çok uzun süredir tanıyorum. Bunu biliyorsun."
İçinde bulunduğum anın tuhaflığını sorguladım. Onunla bulunduğum her an, ne kadar güzel olsa da beni büyük bir merak duygusunun içine hapis ediyordu.
"Sırlarımızı döküyorsak, bende sana bir soru sormak istiyorum."
"Tamam." dedim onaylamak için.
"Rüyanda ne gördüğünü anlatır mısın?"
Bu sorunun gelmesini beklemediğim için şaşkınlıkla yüzümde oluşan ifadeye engel olamadım.
"Ha..hatırlamiyorum ki.." dedim kekeleyerek.. yalandı, biliyordu da.
"Sana sormadan da öğrenebilirim.. ama biliyorsun ki senden duymak senin hislerini öğrenmek benim için daha önemli."
Ona anlatacak çok şeyim vardı elbette.. ama hatırlamaya cesaretim yoktu.
"Tom.." diye fısıldadım zorlukla, sanki kelimelerim bir yumru gibi boğazıma sıkıştı ve kaldı. Kollarını etrafıma sıkıca sardı.. belki de bu içimin birazcıkta olsun rahatlamasına sebep olmuştu..
"Bir bebek gördüm.." diye başladım. "Bizim bebeğimiz.." bu kendime bile itiraf edemediğim bir şeydi ama onun yanındayken bir anda dudaklarımdan dökülmüştü. İkimizinde bir parçası.. "..ve sonra, bebek ellerimden kayıp gitti.. onu aradım.. onu bulamadım.."
Gözyaşlarım, yine bana ihanet etti, kafamı kaldırdım ve ona baktım.. tepkisinden korkuyor muydum... ne hissediyordu merak ediyordum.
Yüzümü elleri arasına aldı ve dudaklarıma küçük bir öpücük kondurdu.. güven vermeye çalışıyordu.
"Üzüldüğün, seni yataklara düşürecek kadar hasta eden, harap olduğun şey bu muydu?"
Tepkisi akıl almazdı.. gözlerim şaşkınlıkla açıldığında konuşmaya devam etti. "Seni her şey pahasına koruyacağımı biliyorsun değil mi?"
Kafamı salladım. "Aynı şekilde, bir bebeğimiz olduğunda onu da koruyacağım.. size zarar vermeye kalkışan herkes bu dünyaya veda edecek.. bana güveniyorsun.. öyle değil mi?"
"Evet.." dedim, gözyaşlarımın arasında. Olmayan bir bebeğe, nasıl böylesine bağlanabilirdim.. kendimi sorguladım.
Hiç beklemediğim bir anda beni kucakladı.. "Biricik Lady'm, burayı sevdiğini biliyorum.. ama hava kararmadan evimize dönmeliyiz."
Kafamı omzuna yasladım.. tam olarak istediğim yerdeyim, kollarında güvendeydim.. ve onsuz geçen zamanlarıma acıyordum
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Malevolent |Tom Riddle
RomansHem kötüydüm, Kabaydım, Çirkindim. İstenmezdim, dışlanırdım... Sonra sen girdin hayatıma, Tüm yaralarımı sardın. ─── ⋆⋅☆⋅⋆ ─── Bana bu gözlerle bakma sevgilim. Gözlerinde süzülen, Gözyaşının her bir damlası, Ölüme yaklaştırıyor beni. Benim, dokunm...