yirmi üçüncü mektup

143 125 10
                                    

Aradığım soruların cevaplarını buldum. Birkaç kez duvara daldım ve birkaç kez kalemimin ucu kurudu mürekkebe daldırmamaktan. Birkaç kez derim çünkü saymayı unutmuşum sizi düşleyeceğim derken.

Dün sizi gördüm sahafçıda. Ne kadar eski olduğunu bilmediğim bir kitabı narince açmış ve kokusuna bakmış idiniz. Söyler misiniz nasıl her hareketiniz zaafıma dönüşebilir? Hayatın adil olmadığını ilk kez esirgeme kurumunda küçük bir çocuk iken düşünmüştüm. Aradan geçen yılların ardından size olan muhabbetimin de adil olmadığını düşündüm. Bazen o kadar çok muhabbet duyuyorum ki diğer insanlara bir şey bırakmadığımı düşünüyorum. Onlar için de adaletsiz değil midir bu durum?

Şu işe bakın sorularıma sizden cevap alamayacağımı bile bile yine soru sordum. Bu arada kusuruma bakmayın size son gönderdiğim zarfın üzerine biraz kahve döktüm, elimde o an zarf alacak başka param yoktu. Zarfın üzerine çizdiğim yaseminleri özür mahiyetinde kabul edin. Yasemine benzetebildim mi bilmem, kalem tutan elim yazmayı çok iyi bilir. Çizmeyi pek beceremez ama sizi düşünürken çizdiğim küçük yaseminler pek bir hoş oldu. Umarım aynı fikirdeyizdir.

Yarın sabah tekrar posta kutusunun kapağını açacağım mektuplarımı size ulaştırmak için. Eski tenekeden çıkan tiz ses bile bir şarkı gibi geliyor kulağıma söz konusu siz olunca. Evimden çıkıp posta kutusuna ulaşana kadar attığım adımlarım bir çiçek bahçesinde yürüyormuşum gibi hissettiriyor. Söyler misiniz tüm bunlar nasıl oluyor? Şu işe bakın, yine aynı şeyi yaptım.

posta kutusu | tamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin