Ne adamın mektubu ulaşabildi kadına ne de kadın gidebildi mezarlığa çünkü ikiside birer ölüydü artık. Adam hastalıktan veda ederken yer yüzüne, kadın tavandan sallandırmıştı bedenini. Bedenler dünyada kalmış ruhlar sonsuz dünyaya adım atmıştı. Mektuplar sahiplerine ulaşamadıkları için ne yapacaklarını bilemez haldelerdi. Posta kutuları ebedi boşluğa teslim olmuştu.
Sevgi ve vedalarla demişti adam mektubunu sonlandırırken. Vedalar pek tabii gerçekleşti lakin sevgi kadınla birlikte öbür taraftaydı artık.
Kadın boynuna ilmeği geçirirken son mektubunu göndermişti adama ona mektup geleceğinden habersiz. Adam son nefesini verirken ilk mektubunu göndermişti kadına, ona intihar mektubunun geleceğinden habersiz. Onlar için mutlak mutlu son hiçbir zaman olmayacaktı.
Kimsesizler mezarlığına bir çukur açıldı kadının aciz bedeni için. Tanımadığı insanlar gömdü mezara. Mezar taşının başında onun için ağlayacak birisi olmayacaktı hiçbir zaman. Adam için işler öyle değildi. Birkaç tanıdığı katıldı cenazesine ve ardından birkaç göz yaşı döküldü. İkisi de birbirlerinin öldüklerinden habersiz yaşamlarına devam ettiler toprağın altında.
Bedenler kaldı, ruhlar gitti. Ne bedenler birbirini sevdi ne ruhlar birbirleriyle vedalaşabildi çünkü bazı kaderler mutlu sonları sevmezdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
posta kutusu | tamamlandı
Randomtek başına kalabalık oluşu onu içine kapanık biri yapmıştı. konuşmaz, sadece yazardı. yazar ve posta kutusuna atardı.