'Gelecekse beklenen,
Beklemek güzeldir,
Özleyecekse özlenen,
Özlemek güzeldir,
Ve sevecekse sevilen,
O hayat her şeye bedeldir.
Asaf özdemir'1
'Kayıp kız'Kanımla boyanan yerden, karşımda duran adama çevirdim bakışlarımı. Yüzünde ki öfke, anlamlandıramadığım şekilde günden güne artıyordu. Son kez bir tekme daha savurduğunda, ağzımdan acı dolu bir kaç kelime çıkarabildim, ancak kendim duyabildiğim seste çünkü başkasına sesimi duyuracak kadar ne güçlü olduğumu ne de başkasının beni duyabileceği kadar temiz kalpli olduğunu düşünüyordum. Zira yıllardır evdeki çalışanlar ve evin etrafında ki korumalar bile çığlıklarıma sağırdı.
' yardım et...'
Bir süre hareketsiz olduğum yerde, giden babamın arkasından baktım. Hareket edecek gücü bulamıyordum kendimde. Ne kadar güçlü olacağım dersem, daha güçsüz bir benle tanışıyordum.
Daha fazla direnemeyerek, yeri boyayan kanlarımın üzerine yığıldım, sonrası ise tamamen karanlık...
...
Gözlerimi aralamak için verdiğim kısa savaşta galip gelerek, yavaşça gözlerimi açtım. Bir hastane odasındaydım. Önce ki hiç bir şiddet görüşümde buraya gelmemiştik. Sanırım bu sefer durum ciddiydi. Gözümün önüne yine o anlar gelince midemin bulanmasına engel olamadım. Yeri boyayan kanlar aklıma gelince, fazla kan kaybettiğimi düşündüm. Sanırım bunun için kan takviyesi alır sonra eve dönerdik çünkü dahasına babam olacak o adam izin vermezdi. Annem 3 yaşında bizi terkedip gitmiş, 2 yıl sonra da ölüm haberi gelmişti. Yüz hatları bile hayal meyal var aklımda. Nasıl anlar geçirmiştik, nasıl biriydi bilmiyorum fakat yine de huzurla uyuması için dua ediyordum.
Kapının açılmasıyla, gözlerim içeri giren, orta yaşlarda bir kadın ve adamla buluştu. Kadının kırmızı gözleri içimde bir şeylerin sızlamasını sağladı. Ağlayan insanlara dayanamazdım. Özelliklede çocuklara. Çift yavaş yavaş yanıma yaklaşırken, tepkisizce bakmakla yetiniyordum. Neden burda olduklarını merak etsem de tek kelime etmeden, baş ucuma gelmelerini bekledim. Yatakta doğrularak dikleştirdim bedenimi. Ne olursa olsun, güçlü olmalıydım. Olamasam bile, öyle gözükmeliydim.
"Gördüyseniz çıkalım artık, dinlenmesi gerek kızımızın." Diyen babam, bir kaç saniye bana bakıp tekrar çifte döndü. Kadın onu umursamazca "Ne oldu sana böyle?"
Dediğinde "Merdivenden düştü." Diyerek yanıtladı, kendisine baba dememe izin vermeyen babam. İçimden böyle hitabederdim ama dışımdan söylemeyemezdim. Ancak kendi kendime işte. Kadın, babamın sözlerini onaylamak istercesine bana bakarken, babamın dudağını oynatarak bir hata yaparsan, sonuçlarına katlanırsın demesinin ardından, kadına dönerek kafa sallamakla yetindim. Zira dememem gereken bir şey dersem, sonuçları yine o bodrum katındaki, demir parmaklıkların arkası olurdu. Ama hareketleri bir şekil çevirebilirdim. Bu yüzden pek fazla konuşmazdım genelde ki zaten şuan boğazım da göz ardı edemeyeceğim kadar da ağrıyordu.Babamın, yalandan öksürüp dikkati üzerine çekmesiyle, adam kadına dönüp kısa bir an baktıktan sonra bana acılı bir tebessüm edip, arkalarına dönüp giderken, babam da onları takip etti. Adamın,tebessümü anlamlandıramadığım şekilde tanıdık gelirken, bakışlarıysa bir o kadar yabancıydı. Zira tebessümündeki acıya alışıktım ama gözlerinde ki merhamet tatmadığım bir duyguydu.
Duvarla bakışmamızla geçen bir kaç dakikanın ardından odaya orta yaşlarda, beyaz önlüklü bir doktor ve takım elbiseli bir genç girdi. Doktor herhangi bir açıklama yapmadan, steteskopla kısa bir an kalp atışlarımı dinleyip, boğazıma bir çubuk uzattı ardından. Bir süre oyalandıktan sonra gence döndü, "Alabilirsiniz efendim, şimdilik bi sorun görünmüyor." Genç doktora baş salladıktan sonra çıkması için işaret verdi. Doktor çıktığından emin olduktan sonra yanıma ilerleyen genci, inceledim. Dışarda yan yana dursak abi kardeş diyebilecekleri kadar benziyorduk. Pekte umursamadım, insan insana benzerdi sonuçta.
Yan yana durunca abi kardeş gibi gözükecek kadar benzemek normal Alen'cim?
Arada bir, en olmadık zamanlarda gelen iç sesime karşı olan göz devirme isteğimi bastırarak yanıma gelen gence odaklandım.
Tam başucuma geldiğinde ses etmeden bir süre beni izledi. Tanımadığım bir insanla bu kadar süre aynı ortamda sessiz kalmak hoşuma gitmediğinden, rahatsızlığımı belli edecek şekilde yalandan öksürerek, sırtımı hastane yatağının başlığına yasladım. Rahatsızlığımı anlamış olacak ki, köşedeki sandalyeyi yanıma çekip, konuştu.
"Nasılsın, kayıp kız?"
_______________
Bölüm sonuna hoş geldiniz.
Baş karakterimiz:
Alen Yıldırım (Hanoğlu)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UMUDUNU KAYBETME! (ABİ KURGUSU)
Teen FictionAlışılmışın dışında bir aile kurgusu. Ya da hayır. Klasik bir aile kurgusu. Boşversene. Neden okuyup kendin karar vermiyorsun?