2. Bölüm: YANLIZLIK

107 9 0
                                    

'Yanlızlık paylaşılmaz,
Paylaşılırsa yanlızlık olmaz...
                                      Asaf Özdemir'  


2
'Yanlızlık'

Bir süre boş gözlerle karşımdaki gence baktım. Kayıp kız derken neyi kast etmişti? Sanırım bu yaşıma kadar kimliğim olmadığına göre ve hastane dışında hiç bir yeri görmediğimden söylediği, tam olarak benle özdeşleşen bir terimdi.

Daha önce, sadece iki kere hastaneye gelmemiz dışında, hiç bir yeri görmemiştim. Ama sürekli internetle iç içeydim çünkü tek yararlanabildiğim kaynaktı.

Her ne kadar daha önce hiç bir yolda adım atmamış, hiç bir sokakta dolanmamış olsamda, internetten bulduğum şehir haritalarıyla, yıllardır turistlere rehberlik yapan bir rehberden bile daha aşinaydım, şehrime.      

Aklıma gelen düşünceleri dağıtmaya çalıştım bir süre. Bu süre zarfında gencin yüzüne baktığımdan bihaberdim. Gencin yalandan öksürüğüyle kendime geldiğimde, özür dilemek için konuşmaya çalıştım. Ama yapamadım. Bedenimi bir korku sararken, ellerim boğazımı buldu. Bir yandan konuşabilmek için kendimi zorluyor, bir yandan da her defasında daha fazla can yakacak şekilde boğazımı sıkıyordum. Sanki denizin altında konuşmaya çalışıyormuşum gibi hissediyordum. Zaman ilerledikçe, akan her bir saniyeyle, henüz yeni fark ettiğim göz yaşlarım daha da şiddetleniyordu.

Yardım ister gibi gözlerimi gence çevirdiğim sırada sadece boş bakışlarla karşılandım. Yatağın yanında ki, hemşire çağırmak için olan kumandaya elimi uzatmıştım ki elimin üstüne kapanan bir el buna engel oldu.

"Boş yere meşgul etmeyelim insanları.  Sonuçta kaybedilen her dakika başka insanlar için ölüm kalım meselesi değil mi kayıp kız?"

Öfkeli bakışları, gözlerimde ki korkuyla harlanıyormuş gibi daha öfkeli baktı, daha da korkutmak istermişcesine, tıpkı babam gibi...

Yavaş yavaş geri çekilen gençle elim, titreyererken, birde ruhum o bakışlarla titremesin diye gözlerimi kaçırdım.

Tanımadığı insanın bakışlarıyla bile korkarken, güçlü olmayı nasıl becerebilirdim ki? Babam gibi kendinden zayıfı ezip, kendinden güçlüye boyun eğerek mi? Zira ne kendimden güçsüzü ezer, ne de kendimden güçlü olan insana boyun eğerim.

Onlara göre çok güçsüzüm, çünkü benden zayıf olan üstünde hiç güç gösterisi sergilemedim. Onlara göre ben çok zayıfım, çünkü kendimden güçlü insana boyun eğmeyerek isyan etmiş ve herkesi karşıma almış oluyorum. Aslında ben çok güçlüyüm. Çünkü benden güçsüzü ezmeyecek kadar merhametli, benden güçlüde olsa onu karşısındakinden koruyacak kadar cesur, yıllarca herkesi zekamla ayakta uyutacak kadar zeki, karşımdakini umursamadan haklıyı savunabilecek kadar adaletliyim.

Onlar bunu görürlerbilir ve duyabilirler ama hissedemezler, çünkü onlarda beni hissedebilecekleri yürek yoktur. Yüreği olmayanın duyguları olmaz. Duyguları olmayanın merhameti olmaz. Merhameti olmayan, insan olamaz.

İçimden geçirdiğim düşüncelerle, gözlerimdeki korku yavaş yavaş silindi. İşte ben kendi duygularımı yönetecek kadar, onlarsa duygularının onları yönettiği kadar güçlüler.

Belli ki karşımdaki genç kimseyi çağırmama izin vermeyecekti. Yine kendi kendimi kurtarmak zorundaydım.

Kumandanın olduğu sehpanın tam tersi diğer tarafımda ki sehpaya yönelerek, üzerindeki bardağı aldım ve kapıya fırlattım. Olabildiğince sert atmaya çalıştığım bardak, beklediğimden de gür bir ses çıkardı. Çıkan sesle bakışları kırılan bardağa kayan gençle, hızla kumandayı elime alıp hemşireyi çağırmak için olan tuşa üst üste bastım.

Bakışları elimdeki kumandaya yönelen genç hızla elimden aldığı kumandayı yere fırlatarak, onlarca parçaya ayrılmasını sağladı.

Elini koluma bağlı seruma attığı gibi acımasızca çekti. Kolumdan çıkan iğnenin derimde derin bir yırtık bırakmasıyla çığlık atmaya çalıştım, sesimin çalındığını unutarak. O an korku yeniden bedenimi sardı. Ellerim yeniden korkuyla titredi. Gözlerim tekrardan korkuyla yoğrulan bakışlarımı selamladı.

Kolumdan çekilip, ayağa kaldırdı beni. Ben ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalışırken, peşinden beni de sürükleyerek odadan çıkardı. Etrafa bakındım yardım istemek için, kimse yoktu. Sanki herkes buralarda dolanmamak için yemin içmiş gibiydi. Kimseyi göremeden otoparka kadar sürüklenmemle korkum daha da arttı. Sesim çıkmazken, dilimin diyemediğini, göz yaşlarım anlatsın istedim. Gözlerim ağlamaktan şişmişken daha şiddetli ağladım. Siyah bir arabanın içine sürüklenmemle, içimde sönen tüm umut ışıklarına rağmen son kez etrafa bakındım.

"Bakma öyle boşuna. Burda senden benden başka kimse yok. Sana yardım edebilecek kimse yok. Yanlızsın yine kayıp kız..." 

___________

Bölüm sonu.

 

UMUDUNU KAYBETME! (ABİ KURGUSU)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin