Dün babamla ettiğiniz kavgadan dolayı hızlı adımlarla eve yürüyordum. Biraz daha gözüne batarsam bu sefer harbiden beni eve hapis edecekti. O yüzden son zamanlarda olan agresif hallerime kendi kendime çözüm bulmam lazımdı. Zira karşımdaki kişiler düzelecek gibi değildi.
Telefonum çalınca sinirli bir şekilde nefesimi verip ekrana bakmadan açtım. Bu adam her iş çıkış saatinde beni aramaktan asla vazgeçmiyecekti. Onun konuşmasına izin vermeden "Geliyorum baba, geliyorum." diye bıkkınlıkla konuştuğumda karşı taraftan alaylı bir gülüş geldi.
Kaşlarımı çatarak telefonu kulağımdan çektim ve ekrana baktım. Üvey yazısını görünce ağzımda bir kaç küfür mırıldanarak telefonu tekrar kulağıma götürdüm.
"Ne var Alpay?" dedim anında sıkılmış gibi. Bu aptal son zamanlara benimle o karar çok uğraşıyordu ki ona yetişemiyordum. Gerizekalı bugünde öğle arama gelmişti. Onun yüzünden depoda yemeğimi yemek zorunda kalmıştım. Yüzünü görmeye katlanamıyordum.
"Tekrar baba desene lan." diye alayla güldüğünde dişlerimi sıktım. Dövecektim bunu.
Dediğini takmadan "Niye aradın?" dediğimde ofladı.
"Ne gıcık herifsin sen ya?" diye homurdandı ağzının içinde. Ardından bir çakmak sesi duydum, sigara içiyordu sanırım.
"Burada gıcıklık yapan ben değilim, sensin." dedim kendimden emin bir sesle. "Ayrıca son zamanlarda olan garip hallerin gözümden kaçmadı değil." diye devam ettim. Aklıma o gün doğum gününde yaptığımız konuşmalar geldi. Benden intikam alacağını söylemişti.
Acaba bu da planının bir parçası mıydı, diye düşünmeden edemiyordum.
"Neymiş garip davranışlarım?" dedi normal bir ses tonuyla. Bizim eve yaklaşırken "Yani.." dedim ne diyeceğimi bilemeyerek. Değişikti işte. Önceki gibi değildi ya da ben kafamda paranoya yapıyordum. Sözüme devam edecekken birden içimden bir ses bana susmamı söyledi. Bu adamın ağzına laf verirsem sıkıntı olacaktı. Birden bire "Ben senle niye konuşuyorum lan? Kapa telefonu," dediğimde "Manyak mısın abiciğim?" diye güldü. "Kendin söylüyorsun sonra kendi kendine sinirleniyorsun. Harbiden var senin kafa-"
Telefonu yüzüne kapattım ve cebime attım. Onunla insan gibi konuşmanın lüzumu yoktu. Eskisi gibi olmalıydı her şey.
Bizim daireye girdiğimde mutfaktan gelen yemek kokularıyla mayışır gibi oldum. Annem büyük ihtimal geldiğimi duymuş olmalıki mutfağın kapısından başını uzatıp bana baktı. Şöyle bir üstümü süzdükten sonra bakışları yüzümde durdu.
"Hadi üstünü değiştirde gel mutfağa yemek hazır olur birazdan." dedi.
Onu başımla onaylayıp odama yöneldim ve kapıyı açıp içeri girdim. Yüzüm buruşurken içeri buram buram sigara dumanı dolmuştu. Kaşlarım çatıldı ve tam karşımda yatağa oturmuş sigara içen Alpay'a baktım.
Alpay'a! Hemde yatağımın üstünde sigara içen bir Alpay!
"Lan.." dedim ona öfkeyle bakarken. "Ne yapıyorsun oğlum sen burada?"
Alpay bir elindeki dala bir de bana baktı ve "Sigara içiyorum." dedi anormal bir şey yapmıyormuş gibi. Yüzüm tiksintiyle buruşurken "Çık odadan," diye dişlerimin arasından konuştum. "Defol git."
"Yok gitmiyorum." dedi omzunu silkerek. Ben ona hayretle bakarken "Odam da badana yapılıyordu. Yarım kaldı, ustalar yarın devam edecek." dedi açıklama yaparken.
"Bundan banane?"dedim sorgularcasına. "Git yat salonda. Hem söndür şu sigarayıda."
Oflayarak sigarayı söndürdü ve ellerini sarı saçlarından geçirerek ayağa kalktı. Bana sahte bir üzgünlükle bakarken "Abim değil misin?" dedi, yatağı göstererek "Kıvrılayım yanına, ruhun bile duymaz."
Gözlerimi devirip kalktığı yatağa sıkıntılı bir bakış atarak dolaba yöneldim. Yine batırmıştı etrafı. Üstümdeki kazağı çıkartıp yere attığımda ağzında bir ıslık sesi çıkardı. Ona ters ters bakıp tişört çıkartıp üstüme geçirdim. Altımıda çıkartıp eşofman giydiğimde sanki benle ilgilenmiyormuş gibi kitaplığıma bakıyordu, salak.
"Sen Dostoyevski okur muydun? Vay anasını.." diye mırıldandı 'Suç ve Ceza' adlı kitabı eline alırken.
"Senden çok kitap okuduğuma eminim."
Onu küçümsememi kafaya takmadan "Yok, yok bende okuyorum." dedi sinsice gülüp. "Ama böyle sıkıcı şeyler değil. Sikişmeli oluyor benim okuduklarım." Yüzümde iğrenen bir ifade belirdi. Kitap okuduğunu mu zannediyordu bu salak şimdi?
Elindeki kitabi sertçe alıp "Dokunma." dedim ve geri rafa yerleştirdim. Bana yüzündeki sırıtmayla bakarken geri çekildi bir kaç adım.
"Ee burada yatıyorum o zaman bir günlüğüne."
"Hayır," dedim kesin bir sesle. "Şu aralar sınırını korumuyorsun. Önceden buraya girmezdin. Son bir kaç gündür her geldiğimde odamdasın.." dedim şüpheyle. Gözlerimi kısıp ona yaklaştım. "Doğum gününde bahsettiğin şu intikam meselesi ile ilgili değildi..."
"Ben hep buradayım." dedi lafımı keserek. Öfkeyle ona bakarken tek kaşımı kaldırdım. "Sadece sen görmüyorsun o kadar."
Akabinde dilini ısırdı. Şimdi zorla gülüyormuş gibi bir hali vardı. Bir şeyler demek için ağzını açtı fakat şuan diyeceklerini yutmuş gibi başka bir şey söyledi.
"Burada yatmaya meraklı değilim. Babam salonda yatmamı istemedi o yüzden abinin odasında kal dedi." biraz bana yaklaştı ve kulağıma doğru fısıldayarak "Eğer çok istiyorsan sen salonda yatabilirsin." diye devam etti, dişlerimi sıktım. Babam her şeyi mahvetmekte ciddi anlamda mükemmeldi.
"İyi o zaman yer yatağı aç," dedim en son kabullenmiş bir şekilde. Şeytani bir şekilde gülümseyip yanağımdan makas aldı ve odadan koşarak çıktı. Arkasından kapıyı kapattığında yumruk yaptığım ellerimi serbest bıraktım. Sakindim. Sadece bir gün aynı odada yatacaktık o kadar, abartılacak bir şey yoktu Yamaç.
Dertli bir şekilde bakışlarımı yatağa çevirdim.
Yine pislenmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hayalet
Teen FictionHani demiştim ya, benim defterimin sayfaları çoktan kapanmıştı. Kaderin artık benimle bir işi yoktu. Öylece yaşayıp gideceğim diye.. İşte o gün; tam orada aslında benim defterimin bırak kapanmayı daha sayfalarının açılmadığını bile yeni anlamıştım...