Uyarı!
Bölümde s/ilah kullanımı ve avlanmak eylemi vardır. Biraz k/an ve ö/lü betimleme bulunur. Rahatsız hissedecek olanlar bölümü atlayabilir.
✧・゚: *✧・゚:
Yalnızlık
Namjoon vaktinin büyük bir kısmını geçirdiği çalışma odasında akşama kadar beklemişti. Hoseok'a sinir olup odayı terk ettikten sonra dışarıda atıyla dolansa da kaleden uzakta olmayı içine sindirememişti. Yokluğunda Hoseok'a zarar vermeye çalışılır düşüncesi onu kederi boğmaya başladığı anda kar manzarasını izlemeyi kesip evine, küçük sığıntısına döndü.
Çalışma odası evin tıpkı diğer odaları gibi karanlık ve tozluydu. Bir sürü kitap yığının arasında iki rafın arasında kalmış ve duvar boyaları eskimiş duvarda babasının portresi asılıydı. Namjoon bu odadan nefret etmesine rağmen uzaklaşamıyordu. Burası ölmeden önce babasına aitti. Topraklar, kale, odalar, yataklar... Babasına ait olan ne varsa Namjoon'a geçmişti birden. Oysa Namjoon hiçbirine sahip olmak istemiyordu. Bu odada her şey gibi babasına aitti. Artık o olmadığında Namjoon bu büyük odanın küçük bedenini yutmasına izin vermişti.
Bedeni büyüdükçe oda küçülmüş ama içinde yarattığı boşluk hiç geçmemişti.
Namjoon pahalı dolma kalemini yaprağa sürttü sessizce. Hoseok'un kendisine söylediklerini düşünüyordu. Omeganın onu anladığına inanmıştı ve ona soruş şekli öyle aşağılayıcı gelmişti ki gözüne birden inancı yerle bir olmuş ve bu alfada bir sinir yaratmıştı. Bunu istemiyorsa ilk gecelerinde söylemeli ve ona boşa inanç vermemeliydi diye düşünüyordu içinden. Bir yanı haksız olduğunu dile getirse de diğer yanı sessizce bu şeyleri fısıldıyordu. En nihayetinde Namjoon öyle ya da böyle anlamıştı: Hoseok için ruta kadar beklemek bir yüktü ve rutta onu mühürlemek istemezse kesinlikle bir problem yaşanacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Adagio | namseok
FanficHoseok, genç yaşlarında aşkın peşinden koşmaya hevesli ve zamanın ruhunu hissetmeye göz dikmiş bir omegaydı. Toplumun onaylamayacağı kararlar almayı göze almıştı; fakat kendini buhrana iten bir aşk sancısını çekmeyi hiç beklemiyordu.