XVII. Kabullenme

98 12 25
                                    


                                                                                


Yazım yanlışlarım için üzgünüm, iyi okumalar. -Sue<3



                                                                                 ✧・゚: *✧・゚:

                                                                              Kabullenme



Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



Namjoon ve Hoseok'un konuşmasının ardından uzun iki hafta geçmişti ve ikisi de bu süre zarfında birbirleriyle karşılaşmamak için ellerinden geleni ardına koymuyordu. Namjoon, hem mali işleri için dışarıda daha fazla vakit geçirmeye başlamış hem de beyaz zambakları diktiği kış bahçesinde uyuyup uyanıyordu. Bahçe soğuktu, özellikle akşamları daha da soğuk oluyordu. Ama orada kışın ortasında sarıp sarmaladığı çiçeklerin arasında uyumak alfaya garip bir huzur veriyordu. Karlar erimiş, yerine yenisi de pek yağmamıştı, havalar günler uzadıkça ısınmaya devam etmekteydi. O, ikindin vakti kaleyi terk etmeden hemen önce Hoseok'un da bahçeye geldiğini birkaç defa görmüştü.

O da Namjoon gibi hala zambakları umursuyordu.

Bu alfaya umut verse de kendisini geri çekmesine engel değildi.

"Beom-mi'yi gerçekten de Yeong-ho'ya mı vereceksin? Aklım almıyor." Jungkook dikkatini Hoseok'tan uzaklaştırmıştı. Homurdanmayla karışık yanına gelen gence göz devirdi. "Yaptığın şeyi mantığı ne ki ne diye getirdim sana bu adamı o zaman?!"

"Öldürüp sığındığı eve mi yollamamızı isterdin?" Namjoon'un sorusu dehşet vericiydi, gerçeği kastetmediği belli oluyordu. "İkinizin ne yapmaya çalıştığını anlamıyorum..."

Adagio | namseokHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin