1.Bölüm: Karanlık

32 5 0
                                    

Olağan üstü şeyler yaşarsınız, ama o zaman bulursunuz kaybettiğiniz kişileri. Kıyameti de yaşasanız bulursunuz kaybettiklerinizi,ama herşey için geç olur. Kimin öleceği, kalacağı belli değil. İçinizde bir korku, endişe var. Ya onu tekrar kaybedersem, ya ona birşey olursa, ya beni bırakırsa gibi düşünceler döner dolanır aklınızda. Ama biz imkansızı başarmak için dünyadayız. Bize bir şans verildiyse, şansımızı değerli kullanmalıyız. Unutmayın Her zaman 2. Bir yol vardır...

Normal bir gün. Uyandım, elimi yüzümü yıkadım, kahvaltımı yapmadan evden çıktım, okula geldim, sırama oturdum ve İklim'i beklemeye başladım.
Merhaba, ben Gece. Normal hayatı olan normal bir kız falan. Her neyse ciddi olalım. Ben Gece. Genelde herkes bana gıcık olur, herkes dediğim erkekler için canını veren kişiler. En yakın arkadaşlarım İklim ve Yağmur. Elifi saymak istemiyorum, kendisi tam bir zorba. Asya da öyle, Asya ile zaten bir arkadaşlığımız yok. Ben üşengeç, kitap okumayı seven, İngilizcesi Her şeyden iyi olan birisiyim. Avukat olmak istiyorum. Bu matematikle olmam biraz imkansız ama neyse, o konulara çok girmeyelim. Platonik aşık olduğum birisi vardı, Adı Ege. Aslında hâla aşığım, ama bu okulda mı tam bilmiyorum. Onu hiç bu okulda görmedim,başka bir yerde okuyor olabilir. Evet beni tanıdınız,yeter bu kadar sunuculuk.
İklim geldi zaten.
İklim koşarak yanıma geldi. "Kanka bugün hoca quiz yapacakmış." dedi. Ne! Bu son dakika mı haber verilir!? "Ben bu hocaları keseceğim. Deneme sınavı olacaksa ona haber verirken de böyleler, son gün haber veriyorlar." Herşeyi tek nefeste söylediğim için İklim bana "Calm Down" Dermiş gibi bakıyordu. "Tamam, sakinsin Gece." Dedim mırıldanırcasına. Ardından tekrar konuştum. "Hangi hoca yapacakmış?" sorduğum soruyla bakışlarını bana yöneltti ve konuştu. "İngilizce hocası yapacakmış." Bunu dediğinde rahat bir oh çektim. İngilizcem iyiydi, yüksek alırdım. Ve İngilizce ilk 2 dersti, çok seviyordum bu dersi. Biz sohbete dalarken hoca çoktan gelmişti. "Good morning, young people!"  Dedi İngilizce hocamız. Bizde konuştuk. "Good Morning Teacher." "Quize hazırmısınız?" Güler yüzle söylediği şeyle herkesin yüzü düştü. "No!" Efe'nin söylediği şey ile hepimiz kahkaha attık. "Gece çalışmış gibi duruyor" Dedi İngilizce hocamız. "Hayır çalışmadım, daha doğrusu çalışamadım. Ama yüksek alacağımı düşünüyorum." Dedim. "İyi, hadi bakalım..." Dedi İngilizce hocamız yüzünde bir gülümsemeyle. İngilizce hocamız demeyeceğim direkt Hülya hoca diyeceğim. Hülya hoca yavaş yavaş kağıtları dağıtmaya başladı, herkes kağıdını aldıktan sonra quiz başladı. Aradan 20 dakika geçtikten sonra bir anda her taraf zifiri karanlığa büründü. Hemen gidip pencereden baktık, ama ne güneş ne de başka bir şey gözüküyordu. Aşşağı bahçeye baktığımızda karanlıktan dolayı tam göremediğimiz, ama gördüğümüz kadarıyla insanlara saldıran kişiler gördük. İklim ile birbirimize Sıçtık bakışı atarken bir çığlık koptu. Koridorda bir kişi bir kişiyi ısırıyordu,onu ısırdıktan sonra kafası bize döndü. Biz tam pencerenin orada olduğumuz için kenara çekildik, yaratık pencereden aşşağı düştü. İklim sınıftakilerin dikkatini üzerine aldıktan sonra karşı sınıfı işaret etti, herkes kafası ile İklim'i onayladıktan sonra yavaş yavaş yürüyerek karşı sınıfa girdik. İçeri girdiğimizde İklim ile ben şok olduk, Platoniklerimiz buradaydı. Ege hemen bağırdı. "Siz kimsiniz!?" Egeye side eye attıktan sonra konuştum. "Neye benziyoruz?" Ege kafasını sağa sola salladıktan sonra bana cevap verdi. "Yok o yüzden değil, ısırılanlarda o şeylere dönüşüyor. Isırılmış olabilirmisiniz diye sordum." kafamı anladığımı belli edercesine salladıktan sonra bir sıraya oturdum.  Asya kapıyı kapattı, Alaycı bir şekilde konuştum. "Sence o kapıyı açamazlarmı?" Asya bana döndü. "Onlar insan değil." İklim ile birbirimize Gülümseyerek baktık, ve aynı anda ayağa kalktık. Diğerleri bize 
Ne oluyor lan? Bakışı atıyorlardı. İklim ile elimize ne geldiyse hepsini kapının önüne koyduk, ee boş yere zombi dizileri falan izlemiyoruz herhalde. Yağmur "Evet Şu anda filmlerdeki taktikleri yapıyorlar." dedi. Gülerek Yağmur'a baktım. "Boş yere mi izledik biz o dizileri?" dedi İklim. Ege konuştu. "İndirin o sıraları, iyi misiniz olum? Bir anda pencereden gelseler o aceleyle nasıl indiricez onları?" dedi. Ben konuştum. "Bak Ege. şimdi, o yaratıkların pencereden gelmeleri için ze-" İklim'e döndüm. "Yarızom" dedim. İklim "Kanka kurtuluşumuz yok geberdik" dedi. Burak biraz yüksek sesle konuştu. "Ya ne Yarızomu ne diyorsunuz? Bilmece soruyormuş gibi konuşmayın!" İklim Burak'a döndü. "Anlarsın yakında." Dedi. Burak bir iç çekip tekrar konuştu. "Hâla bilmece gibi konuşuyor." İklim tam cevap verecekken konuştum. "Yarızom bu yaratıkların daha akkıllısına ve güçlüsüne deniyor, yani ne yaparsan yap ölmüyor ve bir insan gibi davranabiliyor. Bu yüzden dikkatli olun, herhangi birimizi kandırıp bizi de ıssırabilirler." İklim, Yağmur ve Sevda hariç herkes şaşkınlıkla bana baktı. Asya lafa girdi. "Arkadaşlar inanmayın buna, aklınca hepimizi kandırmaya çalışıyor." Bu dayak istiyor. Sinirle Asya'ya döndüm. "inan inanma, çokta umrumda" Dedim. Selim bana dönüp konuştu. "Bunlar biraz saçma, filmde değiliz." Dedi. Bunlar neden anlamak istemiyor? Tam ben konuşacakken Ege konuştu. "Saçmalamayı kesin. Kız söylüyorsa bir bildiği vardır, ya gerçekten böyle birşey varsa?" Herkes şaşkınca Ege'ye baktı. Elif konuştu. "Ege diyorsa doğrudur." Hepiniz Elif'e malmısın bakışı atıyorduk. Efe konuştu. "Farkındamısın bilmiyorum ama, Gece söylemişti." Gözümüz kim konuşursa ona bakıyordu. Burak bıkkın bir sesle lafa atladı. "Bunu zamanı mı? Bunları tartışmak yerine neler olduğunu düşünüp bir çözüm yolu bulalım." Gözlerimi devirip Burak'a baktım. Ve konuştum. "Bunu yapmayı bizde biliyoruz değil mi? Siz şunu anlamıyorsunuz, salgın şuan tüm şehire yayılmakta. Bize yardım edecek sadece polisler yada jandarmalar var, onlara telefondan ulaşabiliriz. Ama olanları biz söylersek dalga geçtiğimizi düşünürler, çünkü böyle şeylerin imkansız olduğunu biliyorlar." Herkes dikkatle beni dinledi, Asya ve Elif hariç. Efe konuştu." Peki ne yapmalıyız?" Dedi. "yüksek bir yere çıkıp ateş yakmalıyız, eğer olayları öğrenirlerse o zaman bizi kurtarmaya gelirler. Ateş sayesinde bizi bulup götürebilirler, bunu biraz zor yaparız." Dedim Asya bana döndü. "Gece şuan bizi kandırıyorsun, saçma salak şeyler söyleyip bizi uğraştırma." Ardından Elif konuştu. "Erkeklerin dikkatini üzerine çekmek için yalandan şeyler uyduruyorsun." Elif ile Asya'nın yanına gidip saçlarına yapıştım, pencerenin önüne getirip bahçeye kafalarını döndürdüm. "Görüyormusunuz olanları? Her enfekte olan dönüşmeyen kişileri ıssırıyor. Okulun dışında bile bunlardan yüzlerce vardır, bundan nasıl kurtulmayı planlıyorsunuz?" dedim. İklim yanımıza geldi. "Bu sınıftan çıkmalıyız." Dedi. Elif ile Asya'nın saçını bırakıp iklime döndüm, onaylar şekilde kafamı salladım. Ve diğerlerine döndüm. "Hepimiz çok dikkatli olmalıyız. Buradan spor salonuna inmeliyiz, ama merdivenin sonuna tenis masalarını koymalıyız. Bundan önce birimiz malzeme odasına gidip oradan spor salonu odalarının anahtarlarını almalı. İşimize en yarayan oda büyük çalışma yeri, tamam mı?" Herkes beni kafasıyla onayladıktan sonra Yağmur konuştu. "Kim gidecek ki anahtarları almaya?" Herkes İklim ile bana baktı. İklim ile birbirimize baktık, kafamı yapcak bir şey yok anlamında eğdim. İklim beni kafası ile onayladı, diğerlerine döndük. "Tamam, biz gideriz." dedi İklim. Ege atladı. "Tek gitmenize izin vermeyiz, değil mi Burak?" Dedi. Burak bize dönüp kafasını evet anlamında salladı. "Peki." Dedim. Elif hemen konuştu. "Asya ile bizde geliyoruz o zaman." Yağmur Elif'e göz devirerek baktı, sonrada konuştu. "Oldu 1-2 anahtarı almaya 6 kişi gidin. Saçmalamayın oturun oturduğunuz yerde, Ege ile Burak gider onlarla."  Dedi. Haklıydı. Elif zaten Ege geliyor diye istemişti ama, Asya neden geliyordu? Her neyse. Herkese dönüp "O zaman siz yavaşca spor salonuna inin yada bekleyin... Telefon dolabının anahtarı burada mı?" Dedim. Burak kafasını evet anlamında salladı. Hemen dolaba yönelip dolabı açtım içinden 2 tane telefon alıp diğerlerine baktım. "Hatları var mı bunların?" Dedim. Ege "Var" dedi. Hemen konuştum. "Birini biz alalım telefonların, diğerini siz alın. Biz anahtarları aldığımızda sizi arayacağız. Siz burada durun, biz sizi aradığımızda dikkatli bir şekilde spor salonuna inin." Dedim. Herkes beni kafasıyla onayladıktan sonra elimize bir kaç bizi koruyacak şey aldık. Hepimizin elinde makas vardı, Telefon Bendeydi. Koridora bakan pencerelerden göz ucuyla baktım birşey varmı diye, sadece bir tane vardı. Dolanıyordu, elimdeki makası ona saplayacaktım. İklim bana seslendi. "Biri var mı?" kafamı evet anlamında salladım. "Ama elimdeki makası ona saplayacağım, yani gidebiliriz." Dedim. Beni kafalarınile onayladılar, Dikkatlice kapıyı açtı Ege. Duvara yapışık bir şekilde merdivenlere doğru yürümeye başladık, yaratık bir anda bize döndü. Üstümüze doğru koşmaya başladığında bende ona doğru koşmaya başladım ve elimdeki makası  yaratığın boğazına sapladım. Diğerlerine dönüp "Hadi gidelim." Dedim. Yere düşen telefonu aldım, makası hazıra alıp dikkatlice yürümeye başladık. Geri zekalı yaratık bizi gördüğünde hırladığı için tüm enfekte olanları üzerimize çekmişti, sıkışmıştık. Telefonu bir kenara bıraktım, dördümüzde tüm yaratıklara makası saplamaya başladık. Biz yaratıkları öldürünce diğerleri geliyordu, telefonu yerden alıp koşa koşa makası saplamaya başladım. Diğerleri de aynı şeyi yaparak arkamdan koşarak geliyorlardı. Sonunda malzeme odasına indik. Kilitli değildi, bu iyi birşeydi. Kapıyı açıp hepimiz içeri girdik, Burak kapıyı sıkıca tutmaya başladı. İklim anahtarları arıyordu, sonunda buldu. Dikkatlice malzeme odasından çıkıp spor salonuna indik, orada da birsürü yaratık vardı. Hepsine makasları saplamaya başladık, herkesi öldürdüğümüzde İklim çalışma odasının kapısını açtı, hepimiz içeri girip kapıyı tekrar kilitledik. Diğerlerini aramak adına telefonu elime aldım, numarayı yazacaktım ki onlarda olan telefonun numarasını bilmiyordum. Hemen Ege ile Burak'a döndüm. "Onlarda olan telefonun numarası bu telefonda var mı? Yada siz o numarayı biliyormusunuz?" Dedim. Burak ben biliyorum diyip elimden telefonu aldı, birkaç numara tuşladı. Telefonu kulağına götürüp açmalarını bekledi, telefon 2-3 çalışta açıldı. Burak telefonu bana verdi, hemen konuşmaya başladım. "Biz indik, dikkatli gelin." Dedim. "Tamam." dedi Selim. "Elinize makas yada kalem falan alın, yaratıklara saplarsınız. Ayrıca inince bizi tekrar arayın, numarayı bir kağıda yazın. Telefon şifreliyse, acil aramaya yazıp ararsınız." Dedim. Selim Sessizce "Tamam, bekleyin bizi." Dedi. "Tamam" dedim ve telefonu kapattım.

Sessiz Ol Ve Hareket EtmeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin