Başlangıç. (1. Bölüm)

133 5 1
                                    

Her şeyin başlangıcı, herkesin sonu.

1789.yıl. Haksızlıklar, idamlar, şiddet...

Her şey bir yılda başladı.

Küçük bir köy. Herkesin mutsuz ama özgür olduğu bir köydü Cenere.

Diğer yandaysa ucu bucağı olmayan bir saray. İçinde mutlu ama özgür olmayan insanlarla dolu bir saray.

Pericolo sarayı. Devrin en güçlü kraliyeti. Fiducia ülkesinin en güçlü sarayı Pericolo'dur.

Herkesin korktuğu, hakimiyetin sahibi, yenilmez Pericolo'nun hükümdarı Re Mare Morte artık yaşlandığı için hakimiyete oğlu Paure Morte'yi getirmek kararını aldı.

Paure Morte 24 yaşında bir genç oğlan. Babası gibi o da güçlü, herkesin korktuğu biri.

Re Mare Morte üç evladı olduğu halde onu varisi seçti. Re Mare Morte Paure'yi bir şartla hakimiyete getirecekti. O şartı şuydu: babasının yarattığı kanunları değiştirmeyecekti.

Babasını seven Paure Morte bunu kabul eder. Babasına güveniyor. Onun gözünde babası en adaletli hükümdar.

⚔️

(Pericolo sarayı)

Herkes telaş içinde. Bugün Paure Morte kral seçilecek. Hazırlıklar yapılıyor.

Süslemeler asılıyor, yüz çeşit yemek hazırlanıyor.

Dört bir yandan meşhur kral ve kraliçeler geliyor. Salon o kadar büyük ki ucu bucağı gözükmüyor. Tam ortada büyük yemek masası hazırlanmıştı.

Re Mare Morte'in karısı Pioggia Morte telaşla hizmetçilere emirler veriyordu. Çok güzel kadın. Ama maalesef iç güzelliğine aynı şeyi söyleyemeyeceğim.

Paure Morte'nin kardeşleri: Nuvola Morte, Monde Morte ve kız kardeşi Sole Morte bu işten çok huzursuzlar. Kıskanıyorlar. Ama içten içe bu ülkeyi kardeşlerinin en iyi şekilde idare edeceğini de biliyorlar. İşte tek sorun bu.

Başarı kıskanılır.

Re Mare Morte ayağa kalktı. Karısı sağında, Paure Morte solunda oturmuştu.

Paure Morte siyah saçlı, mavi gözlü yakışıklı biriydi. Gözleri annesine çekmişti. Dik duruşu ve gücüyse babasına çekmişti.

Re Mare Morte'ye dikkat kesildi. "Hepiniz hoşgeldiniz. Öncelikle geldiğiniz için teşekkür ederiz. Bugün çok önemli bir an yaşayacağız. Benim yerime geçecek varisim belirlenecek. Ve kimin olacağını da tahmin etmişsinizdir." dedi. Diğer varisler küçük düşürülmenin verdiği sinirle babalarına baktılar. "Evet kralımız Paure Morte, yani Re Paure Morte." dedi yüksek sesle. Alkış sesleri salona yayıldı.

İnsanı sağır edecek alkışlar çığlığın gizlenmiş şekliydi.

Paure Morte, yani Re Paure Morte artık biliyordu bu bir zafer değil, savaşın başlangıç anı.

Ne kardeşleri onu mahvetmekten vazgeçecek, ne de Re Paure Morte savaşmaktan vazgeçecek.

Belki de bu savaşın ortasına bir kırmızı gül düşecek bu alevler su dökülmüş misaliyle sönecek.

Ya da buralar kül olacak.

⚔️

(Cenere köyü efsaneleri 1)

Çaresizlerin ortak dünyası.

Yemeyin bile zor bulunduğu bu bölge Grido diye de anılır. Grido çığlık demekmiş. Cenere kül demek. Grido ismi bir kadından geliyormuş. Kadının attığı çığlığı bu köyde yankılanmış. Ama duyan olmamış. Kadının annesini diri diri yakmışlar.

Cenere ismi yani kül anlamı bir hükümdarın acımasızlığından geliyor. Bir gün bu köye acımasız bir hükümdar saldırı düzenlemiş. Herkesi diri diri yakmış. Çiçeklerin kokusuyla sarılı olan bu köy insanların kül korkularına bürünmüş.

⚔️

(Cenere köyü)

Köyün başçısı olan Vita köyü iyi bir yere çevirmeye çalışıyor ama nafile.

Kırık dökük evler, aç insanlar, çaresiz çocuklar...

Rovina Margherita. Kahverengi saçlı, mavi gözlü güzel bir kadın da bu köyde yaşıyor. O çiçekleri çok sever. Ama bu köyde çiçek bulmak çok zor. Eksen bile büyümez. Su bile zor bulunuyor.

Rovina kırmızı güle su verdiğinde babası tarafından tokat yiyen bir genç kız.

Bugün hava çok kasvetli. Sanki bir savaşı haber vermek ister gibi bir hali var. Ama söylemesine izin vermiyorlar.

Bir ses duydu ahali. Atlı sesi, kılıç sesi...

Yüzlerle atlı köye saldırdı. İnsanlar çığlıklarla koşmaya başladı. Rovina korkak bir kız değildir, ama elinden şimdi hiçbir şey gelmez. Erkekler kılıçlarla savaşıyorlar. Ama onlar çok fazlalar. Yetmiyorlar. Köyü ateşe vermeye başladılar. Evlerdeki küçük çocuklar ağlayarak anne babasını arıyor, onlara sesleniyordular.

Rovina'nın kardeşi evdeydi. Rovina kalbine düşen endişeyle evlerine koştu. Evleri yanıyordu. Gözleri doldu. Elleri titremeye başladı. "Hayır! Gocce! Hayır!" diye bağırdı. Yere oturdu, hıçkırıklarla ağlamaya başladı. "Gocce!" dedi tekrar. Başını kaldırdı. Etrafına baktı. Yerde cesetler, yanmış evler, ağlayan insanlar, ölen kardeşi... Yanan kardeşi!

Kadınları esir alıyordular. Erkeklerden de yaşıyanları esir alıyordular. Bir adam Rovina'nın kolundan tutup sertçe kaldırdı. Rovina çırpınıyordu, o yaşamak için uğraşıyordu.

Kolunu bağladılar.

İpler bir birine bağlıydı. Onları çekmeye başladılar. Babası... Ya kaçmıştır, ya da ölmüştür.

Onları sürüyerek Pericolo sarayına getirdiler.

Cehennemlerine hoş geldiler.

Köle'nin Kabusu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin