~~~
Herşeyin mahvolduğu bu zamanda olur olmadık şeyler olur. Örneğin, içimdeki bu acı gibi. Pişman değilim. Onlar da benim ablama acımadılar.
Bu küçük evde 4 gündür kalıyoruz. Rosa bana çok yardım ediyor ama onu affedemiyorum.
Ellerimdeki bu yara izleri unutmağa izin vermiyor.
Monde'den öğrendiğim kadarıyla Morte ailesi yeni saraya yerleşmişler. Zaten biliyordum onlar dışarıda kalacak değillerdi, ama yanan, kül olan sarayın yerini dolduracak saray bulamazlar.
En şaşırdığımsa yeni saraylarının Fuoco olmasıydı. Ben bu saraya hayrandım. Hikayesi tükler ürperticiydi. Sarayın gerçek hikayesini merak ediyorum.
Her gün gece vakti Monde buraya uğrardı. Ama bugün gelmedi. Endişelenmedim, değil yani.
Rosa'da benim gibi endişenlenmişti. "Efendim, Monde Morte neden gelmedi?" diye sordu. Cevap vermedim. Çünkü verecek cevabım yoktu.
Kapı çaldı. Monde Morte'in adamı karşımdaydı. "Efendim, bunu size vermemi istedi Monde Morte." Elindeki kağıtı bana uzattı.
Kağıtı açtım. Rosa'da yanıma geldi. Arkada gördüğümle geriye doğru sendeledim.
(Re Paure Morte)
Koridordan geçiyorum. Sarayın ürkütücü havası var. O kadar sessiz ki.
Pericolo sarayı benim için çok önemliydi. Aslında hepimiz için. Tek bir kişiden başka. O kişi Regina Rovina Morte.
Nerede olduğunu bilmiyorum. Bulamıyorum. Başına birşey gelmiş ola bilir. Ve ben çaresizce yeni sarayımda oturuyorum.
Bahçeye çıktım. Atlarımız buraya getirilmişti. Atlara bir bir baktım. Atların hepsi iyiydi. Ama Vivere mutlu değildi. Sahibini özlüyordu. Yemek yetmiyordu. Başını sevdim. "Sende özledin, öyle değil mi?" diye fısıldadım.
Koşarak kimse yanıma geliyordu. Nuvola'ydı. "Abi... Aman Re Paure Morte, Rovina'ın... Aman Regina Rovina Morte'in yerini bulduk." dedi. Bu haline gülesim geldi. Ama ben tek bir lafta takılı kaldım. Rovina'ın yeri bulundu.
"Neredeymiş?" diye sordum. Umarım iyidir. Derin nefes aldı. "Bir dağ evinde Rosa'la beraber yaşıyor. Ve nasıl bulduğumuza geldikte, benim canım abim Monde sayesinde buldum. Onların kaçmasında Monde yardım etmiş." dedi. Sinirden ellerimi yumruk yaptım. Monde...
Saraya doğru sinirle yürümeye başladım. Nuvola bana engel olmaya çalışıyordu ama ben ona izin vermiyordum.
Saraya girdim. Hızla yukarı çıkmaya başladım. Odasına girdim. Uzanıyordu.
Beni görünce ayağa kalktı. Yakasına yapıştım. "Sadece bir kere sorucam. Rovina'ın kaçmasına sen mi yardım ettin?"
Gözlerindeki o korkuyu, gerçeği görüyordum. Ama bir umut...
"Evet, ben yardım ettim. Çünkü o kız bunu hakketmiyor. Belki o benim kendi yararlarım için yardım ettiğimi düşüne bilir. Ama ben sevdiğim kadınla, masum bir kadının hayatını kurtarmak istedim. Ve pişman değilim. Evet, doğru duydun! Pişman değilim! Sarayımızı yakmasına rağmen." dedi sona doğru bağırarak.
Birşey demedim. Yerini öğrendim zaten, o yüzden sormadım.
Sadece hayal kırıklığıyla suratına baktım. "Tamam. Bir hata yaptın. Şimdi cezasını ödemek zamanı. Benim planımı uygulamama yardım edeceksin." dedim. Alayla güldü. "Asla! Sana yardım etmeyecem." dedi.
Bu sefer ben alayla güldüm. "O zaman bende sevdiğin kadını öldürürüm." dedim. Dehşet içinde bana baktı. Üzerime geleceği zaman Nuvola onu tuttu. Yine güldüm. "Biliyorsun, bana karşı gelemezsin. Ben senden daha üstünüm. Bana yardım etmezsen Rosa ölür. Çok güzel sebebimde var. Krala ihanet etti." dedim ve ona bir kağıt uzattım.
"Tamam." dedi. Gülümsedim. Ama bu gerçek gülümseme değildi.
Beni o kadar tanımıyor ki, ben masum birini asla öldürmem. Hatta bu insan bir kadın, kardeşimin sevdiği kadınsa.
Rosa'ı öldürmeyecektim...
(Regina Rovina Morte)
Karşımda Vivere vardı. Benim atım. Bembeyaz tüyleriyle muhteşem görünüyordu.
Ama bunun burda ne işi var?
Monde Morte'in adamına döndüm. "Vivere'in burda ne işi var?" diye sordum.
"Kağıtı okuyun lütfen." dedi.
Kağıtı açtım.
Rovina yapılan birşeyin geri dönüşü olmaz. Tabi geri döndürmek istersen. Yapılan birşey pişmanlığı nadiren hissettirir. Umarım yaptığından pişman değilsindir.
Bir oyun oynadın. Herkesi bu oyuna alet ettin.
Akıllı kadınsın, cesursun, dik başlısın, inatçısın. Ama yaptığının ne kadar can yakacağını düşünmeyecek kadar düşüncesizsin. Umarım bu kusurun senin sonun olmaz.
Yaktığın saray senin. Senin var olmanla ayakta. Onu sadece düşmanı yıka bilir. Ama onu yıktın. Onun düşmanı sen miydin?
Kardeşin için yapıyorsun. Nereden öğrendin bilmiyorum, ama herşeyi öğrendiğini biliyorum. Üzgünüm ablan adına. Sana bunları yapmamalıydı.
Ama ondan alacağın intikamı neden bizden alıyorsun?
Görüşelim. En azından gerçekler adına. Yaşayan gerçek adına. (Veritá şelalesi)
Fuoco sarayı kralı,
Re Paure Morte.Kilitlenmiştim. Söylediği sözler, imalar...
Kardeşim yaşıyor mu? Bu olamaz.
Bana resmen kardeşin yaşıyor diyor.
Gerçekler için gidecek miydim?
Rosa bana sesleniyor, ama ben ona cevap veremiyordum.
Gidecektim. Gerçekler için.
Ablam bana ihanet etmez. Yapmaz. O öldü. Ve ben onun intikamını alıyorum. Bana bunu yaşatamaz.
Ya yaşıyorsa?
Hayır, yaşamıyor.
Gidecektim. Kendim için...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Köle'nin Kabusu
FantasyKölenin aslında kıyametin ta kendisi olacağını asla bilemezdin. Ben yanarak kül oldum. Asla çiçeklenmedim. İntikam yolunda çok yoruldum. Ama vazgeçmedim. Biri beni çok sevdi. Ama ben sevemedim.