Adanmış Kalpler Hapishanesi - [ KazuScara ]

1.0

Hesap konusunda ufak bir tartışma yaşasalar da Heizou bu tartışmadan zaferle ayrılmayı başarmıştı. Şimdi ise artık batmaya başlamış güneşin eşliğinde sokakta yürüyorlardı.

Ara sıra yanlarından geçmekte olan otomobillere bakıyor, hiç konuşmuyorlardı. Sanki aralarında gizli bir anlaşma varmış gibiydi.

"Hemen gitmen gerekmiyor, değil mi?" diye sordu Heizou. Scaramouche, başını iki yana sallarken konuştu: "Zamanım var. Neden sordun?"

"Sahil buraya çok yakın, ayrılmadan önce ufak bir yürüyüş yaparız diye düşünmüştüm." dedi bordo saçlı oğlan. Scaramouche, gülümsedi ve "Tabii, olur." diyerek onayladı onu.

İkili, havadan sudan bahsederek, daha çok Heizou'nun kısa boyuna rağmen nasıl basketbol oynadığını tartışmışlardı, sonunda sahile gelmeyi başarmışlardı. Akşam saatleri olmasının etkisi ile serindi hava, fakat hoştu da.

"Bir şeyler içmek istersen kafeler hemen ileride, fakat kayalıklarda da oturabiliriz." diyerek yanındaki mor saçlı gence iki seçenek sunmuş olmuştu Heizou. Elini çenesine koydu Scaramouche, elbette ki kayalıklarda oturma ve denizin sert dalgalarını izleme fikri çok daha cazipti.

"Kayalıklarda oturalım, hem temiz hava almış oluruz biraz." dedi Scaramouche. Heizou gülümsedi ve iki elini cebine atıp kayalıklara ilerledi. Ayağını sağlam bir kayaya basmayı başardıktan sonra ile arkasına doğru döndü ve elini uzattı Scaramouche'a.

Heizou'nun elini tutan Scaramouche, ondan aldığı destek ile Heizou gibi ayağını sağlam bir yere basmayı başarmıştı. Oturmak için seçtiği kayanın üzerini ıslak olma ihtimaline karşı kontrol ettikten sonra üzerineki tozu eli ile silkelemişti.

En sonunda oturmayı başarmıştı ikili. Derin bir nefes alan Heizou'nun yüzünde geniş bir gülümseme yer edinmişti. Yakaladığı yassı bir taşı doğru açı ile suya doğru parmağı yardımıyla itmiş, birkaç kez sektikten sonra suya düşmesini sağlamıştı. Ardından bir taş daha bulup ona da aynısını yaptı, bu kez daha fazla sektirerek mesafeyi artırmıştı.

"Küçükken hiç beceremezdim şu taş sektirme işini." dedi Scaramouche. Heizou ona döndü ve "Peki ya şu an?" diye sordu, Scaramouche omuz silkti. "Belli bir yaştan sonra uğraşmayı bıraktım taş sektirmeyle, öğrenemedim hiç." Onun bu cevabı karşısında başını salladı Heizou, ardından etrafını aramaya başladı.

"Ne arıyorsun?" diye sordu mor saçlı oğlan. Heizou, nihayet aradığı şeyi bulmuş olmalı ki rahatlamış bir şekilde verdi nefesini. Aldığı şeyi alelacele yanında oturmakta olan Scaramouche'un ellerine tutuşturdu.

Bir süre elindeki taşa baktı Scaramouche, ardından yanındaki oğlana baktı anlamaz gözlerle. "Taşı parmaklarının arasına al," dedi Heizou. Ardından "Kolunu geriye vererek hız kazandır." diye bitirdi.

Onun dediği, gösterdiği şekilde taşı tuttu Scaramouche. O kolunu geriye verirken "Bilek ve parmaklarınızı hızla ileri doğru ver ve taşı su yüzeyine doğru fırlat. Taş suya düşerken, bilek ve parmaklarını hafifçe geriye çek." diyerek anlattı yapması gerekenleri. Scaramouche, başını salladı ve dediğini yaptı.

Olmamıştı.

Scaramouche'un yüzündeki ifadeye gülen Heizou, başka bir taş aramak üzere ayağa kalktı ve kayalıkların arasında dolanmaya başladı. Nihayet uygun bir taş bulduğunda dikkatlice üstüne yapışmış kumu temizledi ve tekrar mor saçlı oğlanın yanına döndü. Aynı sözleri tekrar etti ona yardım etmek için. Bu kez ayağa kalkarak denemeye karar vermişti Scaramouche.

Tam dört denemenin ardından, Scaramouche sonunda taşını su yüzeyinde tam üç kez sektirmeyi başarmıştı.

Heyecanla yerinde zıplayan bordo saçlı oğlan, "Başardın!" diye bağırıp yanındaki gencin bedenine sardı kollarını. Onu dikkatlice havaya kaldırırken panikleyen Scaramouche "Heizou, şu an düşersek ikimiz de denizi boylayacağız!" diye bağırmıştı.

Onun bu tepkisine gülen Heizou, mor saçlı genci dikkatlice indirdi ve saçlarını karıştırdı. O, kayalıklardan normal çimentoya ilerlerken Scaramouche da onu takip ediyordu.

Nihayet vardıklarında, sahili baştan aşağı turlamaya karar vermişlerdi. İlerlerken birer top dondurma almış, Scaramouche dondurmayı aniden ısırmaya karar verdiği için ufak çaplı bir donma hissi yaşamıştı.

Ve artık günün sonuna gelmişlerdi.

Scaramouche'a dönen Heizou, onun iki elini tuttuktan sonra sıcak bir şekilde gülümsemişti. O "Scaramouche, davetimi kabul ettiğin için çok teşekkür ederim." derken, Scaramouche onun gözlerinin de gülerken kısıldığını fark etmişti.

"Ben teşekkür ederim, Heizou. Bugün çok güzel geçti."

"Sarılabilir miyim?"

Bir süre duraksadı Scaramouche. Ardından derin bir nefes aldı ve gülümsemesinin eşliğinde kollarını iki yana açtı.

Bu bir evetti.

Heizou, karşısındaki genci kolları ile sardıktan kısa bir süre sonra karşılığını almıştı.

...

"Bu ne?"

Elindeki meyve suyu pipeti ile oynayan Childe, başını kaldırıp karşı koltukta homurdanmakla meşgul olan oğlana baktı. "Yine neye zırlıyorsun?"

"Bu ne, Childe? Scara'nın bu herif ile ne işi var?" dedi ve telefonun ekranını ona doğru çevirdi. Elleri tir tir titriyordu.

Gözlerini kısan Childe, boştaki elini gözünün önüne koyarak bir kalkan sağlamayı denedi. "Aptal herif, şu telefonun parlaklığını kıs biraz!" diye bağırdı sonra.

Kazuha, "Başlatma telefon parlaklığına, şu fotoğtafa bak!" dedi ve Childe'nin eline tutuşturdu telefonunu. Gözlerini deviren Childe, ekrana baktı bir süre.

"Ne var bunda, Kazuha?"

"Ne demek, ne var? Daha ne olsun, ne hâlde olduklarını görmüyor musun?"

Öfkeyle konuşan oğlan, elindeki telefonu agresif bir tavırla sallamıştı. Sinirinden ellerinin, hatta bütün vücudunun titrediğini hissediyordu o an.

"Sen Ayaka ile dolaşmadın mı, Kazuha? Aynılarını yapmadın mı? Ne diye Scara yapınca battı bu kadar sana?" diye sordu kızıl saçlı genç, yüzünde muzip bir sırıtış yer edinmişti konuşurken. Okyanus mavilerini, karşısındaki yakutlara sabitlemişti.

Kazuha, Childe'nin söyledikleri ile sessizliğe bürünmüştü.

Sahi, ne 'batmıştı' ona?

Bir şey söylemeden tekrar ekrandaki fotoğrafa baktı. Hâlâ beraber oldukları geldi aklına, sinirleri gerilmişti istemsizce.

Yaptığı hatadan dönmesi gerekiyordu, en yakın zamanda.

---

Oha iki bölümün arasında bir ay yok, rekor kırdım.

(Kitap aniden HeiScara olsa aşırı komik olmaz mıydı?)