"Seni dinlediğime inanamıyorum, Childe. Gerçekten inanamıyorum!"
Mor saçlı oğlan, kulağına götürdüğü telefona doğru haykırırken insanların kendisine bakmasını pek de umursamıyor gibi duruyordu. Arkadaşının zoruyla bir buluşmadaydı ve şu an ne yapması gerektiği konusunda en ufak bir fikri bile yoktu.
"Kötü bir şey yapmışım gibi konuşmasan mı, Scara? Ne güzel sana birilerini ayarlıyorum işte. Kazuha'nın peşinde sürünsen daha mı iyi olacaktı?" diye sordu kızıl saçlı genç. Bir yandan elindekileri dolaba dizmek ile meşguldü.
"Aptal.. Ona onun yaptığı ile karşılık vermekten bahsederken Heizou ile flörtleşmemden bahsettiğini nereden bileyim ben?" dedi Scaramouche. Artık sesi eskisi kadar yüksek çıkmıyordu.
Okyanus mavisi gözlerini deviren oğlan, bir sandalyeye kendini atıp öfledi. "Çok abartıyorsun. Heizou dişi sinek ile bile takılan biri, umrunda bile olmayacaktır."
"Öyle mi dersin?"
"Kesinlikle."
"İyi.. Kapatıyorum ben şimdi, eli kulağındadır."
"Bol şans."
"Sağol."
Telefonu kapattıktan sonra bir süre sessizce ekrana baktı Scaramouche. Şansa gerçekten ihtiyacı vardı şu an.
"Kuni!"
Kulaklarına dolan tanıdık ses ile arkasına doğru baktı Scaramouche. Karşıdan gelen bordo saçlı oğlanı görmesiyle derin bir nefes aldı.
"Başlıyoruz..."
Heizou'ya doğru bakarken yüzüne en gerçekçi -en azından o öyle olduğunu düşünüyordu- gülümsemesini takındı ve sağ elini hafifçe ayağa kaldırıp selamladı onu. Hızla yanında biten oğlana bakarken bir adım geri gitmeyi de ihmal etmemişti.
"Çok özür dilerim, umarım bekletmemişimdir." dedi Heizou, yüzünde bir ifadesi mahcubiyet söz konusuydu.
Aslında giydiği siyahlı boğaz kazağın üstüne attığı soluk kırmızı gömlek ona çok güzel bir hava katmıştı. Siyah pantolonunda asılı duran zincir dikkat çekerken siyah postacı çantasının üstünü sevdiği gruplarla ilgili rozetlerle süslemişti.
Scaramouche'un da giyim konusunda ondan pek aşağı kalır yönü yoktu aslında. Giydiği koyu lacivert üst, karın kısmını açıkta bırakıyordu. Resmen yapışık yaşadığı deri ceketini giymiş, pantolonunu güzel bir kemer ile süslemişti. İki elinin parmakları da yüzüklerle doluydu, tırnaklarında her zamanki siyah ojelerinden, boynunda ise klasik kolyelerinden vardı.
İkisi de fazla kasmamış, rahat rahat gelmeyi tercih etmişlerdi yani.
Scaramouche'un elini yakalayan Heizou, onu bir tam tur kendi etrafında yavaşça döndürdükten sonra elini biraz havaya kaldırdı, tutmaya devam ederken.
"Çok güzel görünüyorsun." diye iltifat ettikten sonra eğilip mor saçlı gencin eline ufak bir öpücük kondurdu Heizou. Hafifçe tebessüm eden Scaramouche "Teşekkür ederim, sen de harikasın." diyerek karşılık vermeye çalıştı onun bu söylediğine.
Elini bıraktığı oğlanın sırtına nazikçe destek veren Heizou, onunla bir restoranın içine girdi ve rezerve ettiği masaya ilerledi. Camın kenarında duran masayı işaret ederek "Eğer beğenmezsen başka bir yere geçebiliriz, hiç sorun değil." dedi.
Başını iki yana salladı Scaramouche. Oldukları yer fazlasıyla güzeldi zaten.
Mor saçlı oğlan masaya ilerlerken, Heizou ondan önce davranmıştı. Scaramouche'un sandalyesini çekip, o otururken sandalyeyi nazikçe öne doğru itmişti.
"Teşekkür ederim, beyefendi." diyerek ufak bir dalga geçti Scaramouche onunla. Heizou ise onun bu tepkisine gülüp tam karşısına geçti.
Önündeki iki menüden birini Scaramouche'un önüne koyan Heizou, "Yemek yemediğini tahmin ediyorum." dedi. Scaramouche, önündeki menünün kapağını açarken başını iki yana sallayarak cevap verdi.
"Güzel, iyi yapmışsın. Bu restoranın yemekleri gerçekten çok güzel, güven bana." dedikten sonra menüye bir süre bakan Heizou, her zamankinden şaşmamaya karar vermişti.
Fakat sonradan fark etti ki, Scaramouche menüye resmen sınav kâğıdı gibi bakıyordu.
"Karar veremedin mi?" diye sordu Heizou. Mor saçlı oğlan, başını iki yana sallayıp öfledi. Ne zaman bir yere yemek yemeye gitse mutlaka olurdu zaten bu.
"Şöyle yapalım," derken işaret ve orta parmağını Scaramouche'un çenesinin altına koyarak kendisine bakmasını sağladı Heizou. "Senin kararsız kaldıklarını ortaya söyleyelim. Özellikle istediğin ekstra bir şey olursa sonradan ekleriz, ne dersin?"
"Çok masraf olmaz mı?" diye mırıldandı Scaramouche. Menüye bakarken fiyatlara da göz gezdirmişti, ayrıca Heizou'nun ona hesap ödeymeyecek birisi olduğunu da biliyordu.
"Sorun değil, güzel vakit geçirmeye gelmedik mi?" dedi ve mor saçlı oğlanın yanağını okşayıp elini çekti. Gülümseyen Scaramouche, "Sen öyle diyorsan.." diyerek kabul etmişti bu teklifi.
Elini hafifçe havaya kaldırıp garsonu çağırdı Heizou. Scaramouche'un menüden baktıklarını tek tek ona söyledikten sonra karşısındaki oğlana döndü: "Şarap?"
"Olabilir."
Gülümsedi Heizou. "Kırmızı şarap, iki da kadeh." dedikten sonra garsonu yolladı. Yine de Scaramouche, kafasının karışmadığını söyleyemezdi.
"Reşit olduğunu bilmiyordum."
"Ah, bir sene kaldım. Sindire sindire okuyorum." dedi ve kıkırdadı. Scaramouche, onun bu söylediğine karşılık gülümsemişti.
Şarap, yemeklerden daha önce gelmişti. Onlar tatlı sohbetlerine devam ederken, aniden aklına gelen bir fikir ile durdu Heizou. "Sosyal medyada pek aktif olmadığını biliyorum, ama fotoğraf çekilmek ister misin?" diye sordu.
Scaramouche, normalde bu teklifi reddederdi.
Fakat bu kez kabul edecekti.
"Olur tabii." dedi ve biraz doğrulup saçlarını düzeltti Scaramouche. Heizou, yüzünde bir gülümseme ile kalktı ve Scaramouche'un yanındaki sandalyeye oturdu.
"Kolumu omzuna atmamda bir sakınca var mı?" diye sordu. Scaramouche'un iznini aldıktan sonra ise kolunu mor saçlı gencin omzuna yerleştirmişti.
Telefonu güzel bir noktaya yerleştirdikten sonra yarısı dolu olan kadehi eline aldı Heizou. Bir yudum aldıktan sonra "Doğal pozlar daha güzel oluyor, denemek ister misin?" diye sordu.
Tam olarak anlayamamış olan Scaramouche, "Nasıl yani?" diye sordu. Ufak bir kıkırtı dudakları arasından kaçan Heizou, elindeki kadehi ait olduğu yere bıraktı.
"Şöyle.." derken iki parmağını daha öncesinde yaptığı gibi Scaramouche'un çenesinin altına yerleştirip kendisine bakmasını sağladı. Yüzlerinin yakınlığı, göz ardı edilebilecek gibi değildi.
Ve telefon flaşı patladı.
Heizou, belli ki zamanlayıcıyı ayarlamıştı.
"Bundan bahsediyordun..." dedi Scaramouche. İş işten geçtiğinde anlayabilmişti ancak.
Bir kez daha kıkırdayan Heizou, fotoğrafı Scaramouche'a gösterdi ve "Çok tatlı çıkmamış mıyız?" diye sordu. Scaramouche, sadece gülümseyip başını aşağı yukarı sallamıştı.
"Paylaşıyorum!" dedi ve heyecanla kalkıp kendi yerine geçti Heizou. Scaramouche'u hikâyeye etiketledikten sonra arka fona hoş bir şarkı koyup paylaşmıştı.
Scaramouche'un yapması gereken tek şey buraya gelmekti, Childe'ın planı tıkır tıkır işliyordu...
___Merhaba yine ben.
Sonunda hikâye gidişatını tam olarak kafamda planladım ve yazıyorum.
Bu bölümün bir kez silindiğine bakmayın, Wattpad'e teşekkür etmek lazım. İlkinden çok daha güzel oldu.
...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Adanmış Kalpler Hapishanesi - [ KazuScara ]
FanfictionGeçmişin üstünde bıraktığı izlerden kaçmak isteyen Scaramouche, Kazuha da dahil herkesi kendinden uzak tutmaya ve daha fazla acı çekmemeye kararlıydı. _ _ _ 10.10.23 - 16.03.24