Derin bir nefes alan Scaramouche, adımlarını Heizou'ya uyum sağlamak amacıyla hızlandırmıştı. Sinema fikrini başından kabul etmese nasıl olurdu, merak ediyordu doğrusu.
Sinemanın biletlerini okul çıkışında internetten aldıkları için doğrudan salona ilerlediler. Girişte biletleri görevli kişiye gösterdikten sonra önce atıştırmalık bir şeyler aldılar, sonra da yerlerine yerleştiler.
Sinema filmi başlayana kadar Scaramouche ile çeşitli konularda konuşmaya başlamıştı Heizou. Scaramouche bir yandan onu dinlerken, bir yandan da bunu belli etmek için aşağı yukarı sallıyordu başını.
Salonun ışıkları kapandığında arkasına istemeye istemeye yaslanmıştı Heizou. Scaramouche'a hava yapmaya çalışsa da aslında ölesiye korkuyordu bu tip filmlerden.
Birkaç reklamdan sonra başlamıştı film.
Filmde anlatılan konu çok klasik olsa da grafikler ve sahneler gayet başarılıydı. Bir cinayete kurban giden kadının, öldürüldüğü eve taşınan iki gence dadanmasını anlatıyordu film. Geçmişi anlatan sahnelerden anlaşıldığı kadarıyla kadın öldürüldüğünde hamileydi ve çocuğu da aynı anda ölmüştü onunla.
Başlarda sadece gerilen Heizou, kadının ruhunu temsil eden yürüyen cesedin ortaya aniden çıktığı her sahnede yerinden sıçrıyordu. Anlık panik ile Scaramouche'un elini tuttuktan sonra "Şey, korkmuşsundur belki..." diye mırıldandı. Kalbinin çarptığı hız gibi ellerinin de titrediğinin farkındaydı aslında.
Elinin tutulmasıyla afalladı ve başını çevirip Heizou'ya baktı Scaramouche. Ellerine baktı birkaç saniye, iki dudağını birbirine bastırdı.
Heizou'nun korktuğunu onu göremeyen biri bile koklayarak anlayabilirdi, bu yüzden ses çıkarmadan istediğini yapmasına izin verdi Scaramouche.
Filmin sonuna kadar böyle kalmadılar elbette. Heizou çoğu sahnede korkuyor, korktuğu sahnelerde ise çaresizce yanındaki oğlanın beline sarılıyordu biraz olsun sakinleşmek için.
"İstersen çıkabiliriz." diye fısıldadı Scaramouche yanındaki oğlanın kulağına. Beline daha fazla sarılırsa onu oracıkta dayak manyağı yapacağını elbette ki söylemeyecekti, en azından şimdilik.
"Ama sen filmi sevdin.. Az kaldı hem." dedi Heizou. Her ne kadar korksa da hâlinden gayet memnun durduğu gerçeğini göz ardı etmek pek de memnun değildi.
Kolundaki saatine baktı, fakat etraf karanlık olduğu için akrep ve yelkovanı seçmek oldukça güçtü. Bu yüzden telefonunun ekranından saate baktı Scaramouche. Heizou haklıydı, yarım saatten az kalmıştı filmin bitmesine.
Bu yüzden film bitene kadar bekledi Scaramouche, Heizou'nun dakikalar geçtikçe kendisine daha da sokulduğu gerçeğini göz ardı etmeye çalışsa da mümkün değildi bu. Arada bir ufak homurtular çıkarıp olduğu yerde kıpırdansa da sesini çıkarmadı.
Film bittiğinde bakışlarını Heizou'ya çevirdi Scaramouche, uyumuştu. Derin bir iç çekti ve yanağına dokundu birkaç kez, uyandırmak için. Onun bu denemelerinin sonunda Heizou, gözlerini aralayarak başını kaldırmış, Scaramouche'un belini sonunda rahat bırakarak doğrulmuştu.
"Bitti mi film?" diye sordu Heizou uykulu bir ses tonuyla. Scaramouche başını aşağı yukarı sallayınca saçlarını düzeltti ve onunla kalktı oturduğu yerden.
Sinema salonundan çıktılar ve alışveriş merkezinin içinde dolanmaya başladılar, yemek katında oldukları için acıktıklarını fark etmeleri çok da uzun sürmemişti. Bir süre ne yemeleri gerektiğini tartıştılar, bu tartışma ise o katta beşinci turlarına başlamalarına sebep olmuştu.
Nihayet bir klasik yapıp ve pizza yeme konusunda ortaklaşa bir karar aldılar. Bir süre etraflarına bakan ikili, iyi bir pizzacı bulunca oraya gitme konusunda karar kıldılar.
Sırada beklerken bir yandan gözlerini kısmış, menüye bakıyordu Scaramouche. Annesinin göz doktoruna gitme konusundaki ısrarlarını artık gerçekten dinlemesi gerekiyordu.
"İstersen dilim olarak söyleyelim, hem hepsinden tatmış olursun." dedikten sonra elini çenesine koyan Heizou "Hm... Mantarlıya ne dersin?" diye sordu Scaramouche'a.
"Mantar sevmem."
Duraksadı Heizou, yüzündeki gülümseme hâlâ eksik değildi. Başını aşağı yukarı salladı. "O zaman mantarlı olmayan ne varsa söylüyorum, sen koş bir yer bul hadi."
"Peki." dedikten sonra Heizou'nun yanından ayrılan Scaramouche, bir süre etrafta dolandıktan sonra bulduğu boş bir masaya yerleşti. Çantasını masadanın etrafındaki boş sandalyelerden birine koydu.
Çok değil, yaklaşık on dakika sonra Heizou girmişti görüş açısına. Yüzündeki her zamanki gülümseme ile ilerlemiş, karşısına oturmuştu mor saçlının.
İki tepsiyi ortaya koydu Heizou. Söylediği gibi, mantarlı olmayan ne varsa almıştı. Yemek için gerçekten de can atıyor gibi duruyordu.
"Fazla değil mi bunlar?" diye sordu Scaramouche. Hiçbir zaman yemek yemeyi fazla seven biri olmamıştı, sadece hayatta kalmak için yemek yerdi.
Bazen de Kazuha'nın yaptığı kurabiyeleri.
"Hayır, bence gayet iyi." dedikten sonra üçgen pizza dilimlerinden birini gözünü kapatarak seçti. Tamamen şansına, eline mozzarellalı bir pizza dilimi gelmişti.
Tepsiden ayırdığı dilimin altına koyduktan sonra birkaç kez üfleyerek karşısındaki oğlana uzattı: "Isır bakalım."
Bir süre sessiz sessiz bir pizza, bir de Heizou'nun yüzü arasında gözleri gezdi Scaramouche'un. Yanlış hissettiriyordu, çok yanlış hem de.
Derin bir iç çektikten sonra pizzanın ucundan ufak bir ısırık aldı ve başını çekip çiğnemeye başladı. Yüzünden memnuniyeti belli olan Heizou, pizzayı onun önüne bıraktı.
Çok değil, yaklaşık yirmi dakika sonra yemeklerini bitirmeyi başarmışlardı. Ortama tuhaf bir sessizlik hakimken Heizou, telefonuyla ilgileniyordu.
Ve o an, belki de Scaramouche'un gerçekten ihtiyacı olan bir şey oldu. Gözleri, Heizou'nun telefonuna kaydı.
Kaşlarını çatan Scaramouche, başını çevirdi. Canı yanmamıştı, sadece sinirlenmişti Heizou'nun onunla otururken bir başkasının profilini incelemesine.
"Kalkabilir miyiz?" diye sordu Scaramouche. Konuşurken Heizou dışında her yere bakıyordu.
"Neden? Bir şey mi oldu?" dedi ve telefonunu kapatıp masaya koydu Heizou, ters bir biçimde.
Scaramouche, "Olmadı, sadece gitmek istiyorum." dedikten sonra ayaklandı ve ceketini giydi. Heizou da onunla birlikte ayaklandı ve koluna astığı ceketi ile yanına yürüdü onun.
Scaramouche'un yüzünü iki eli arasına alıp yanaklarını baş parmakları ile seven Heizou, "Bak, bir şey varsa..." derken sözü Scaramouche'un sert konuşması ile kesilmişti: "Yok dediysem yoktur."
Scaramouche'un bu ani çıkışıyla afallamış Heizou, neler olduğunu anlamaya çalışırken Scaramouche çoktan çantasını omzundan geçirmiş, önden önden yürümeye başlamıştı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Adanmış Kalpler Hapishanesi - [ KazuScara ]
FanfictionGeçmişin üstünde bıraktığı izlerden kaçmak isteyen Scaramouche, Kazuha da dahil herkesi kendinden uzak tutmaya ve daha fazla acı çekmemeye kararlıydı. _ _ _ 10.10.23 - 16.03.24