On Dördüncü Bölüm

141 8 0
                                    

Bu bölüm biraz duygusal oldu. Biraz abla -kardeş görelim istedim. Umarım beğenirsiniz. Oy ve yorumlarınızı bekliyorum arkadaşlar..
...........................&&............................
Saatler öncesi...


Viran günlerdir gelinlik bakıyordu. Haftasonu evlenecekti ama içine sinen bir gelinlik seçememişti. Kaç gündür Ankara'da gitmedikleri gelinlikçi kalmamıştı,neredeyse.Yine bir mağazaya girmiş ,gelinliklere bakıyordu. Bir sürü seçenek vardı ama hiçbirine işte bu, diyemiyordu.



Günler sonra gelinlikler arasında gezerken ilk defa bir şey oldu. Bir gelinliğe gözü kaydı.Gözlerini o gelinlikten alamıyordu.Sanki gözünü çevirse yok olacakmış gibi geliyordu.



Yavaş adımlarla gelinliğe doğru adımladı. Yanına gelince elini gelinliğe uzatıp , kumaşını eliyle okşamıştı. Çok yumuşak ve hafif bir kumaşı vardı gelinliğin. Ne sadece bir elbise gibi duruyordu ne de şatafatlı , abartılı duruyordu. Tam da istediğim gibi diye düşündü.



Gelinliği askılığından çıkarıp,bir koluna attı ve Ayla annesinin olduğu yere doğru ilerledi.Biraz sonra görevli kadınla konuşan annesini görmüştü. Şuan o kadar mutluydu ki ...



"Anne ! Buldum. Aradığım gelinliği sonunda ,buldum."



"Hani ? Bakayım."



Elindeki gelinliği Ayla Hanıma uzattı, Viran. Elindeki gelinliği dikkatli bir şekilde incelemeye başladı. O da beğenmişti. Zarif ve güzel bir gelinlikti ,Viran'ın seçtiği gelinlik.



"Tamam , gidiyorum."



Gelinliği Ayla Hanım'dan alıp , kabinlere doğru ilerlemeye başladı. Öyle ağır bir kumaşı olmadığı için tek başına giyebilmişti,Viran. Saçlarını da gelinliğe göre yapabildiği kadar şekil verip, kabinden çıktı.



Ayla Hanımı kabinin orada bulacağını düşünmüştü ama durum pekte öyle değildi. Gelinliğin eteğini basmamak adına düzgünce toparlayıp ilerlemeye başladı.



Biraz sonra olduğu yerde durdu. Göz ucuyla gördüğü şeyin doğru olmamasını çok istedi. Göz yanılması olmasını umarak kafasını yana doğru yani dükkanın kapısına doğru çevirdi.



Değildi. Ne göz yanılması ne de bir yanlışlık yoktu. Ablası yani İlyada Yıldırım gelinlikçinin önünde dikkatli bir şekilde ona bakıyordu. Gözlerinde ne bir nefret ne de bir öfke vardı... Üzgün bakıyordu sadece.



Ona doğru ilerlemeye başladı.O bir adım ileri attıkça İlyada da geriye doğru bir adım atıyordu.En sonunda geri geri gitmeyi bırakıp arkasına döndü, İlyada . Gidecekti,hiçbirşey demeden hem de ... Ama Viran buna izin vermedi.



"Dur,gitme . ABLA!"



Viran'ın yükselen sesiyle anında durmuştu. Hep böyle olmamışmıydı zaten. İlyada , Viran' a ne tam olarak gelebiliyordu ne de onu öylece bırakıp gidebiliyordu. Durdu ,durmasına ama arkasına dönmemişti yada dönememişti, bilemiyordu.



Arkasından ona doğru gelen adım seslerini duyuyordu, İlyada. Durmuştu ,adım sesleri, tam da arkasında. Dönemedi yine de ...



"Abla ..."


Sadece bunu diyebilmişti,Viran. Başka ne diyeceğini bilmiyordu.Aynı anneden, iki kardeştiler ama birbirilerine yedi kat yabancı gibiydiler.



Alnını ona doğru dönmeyen ablasının sırtına dayamıştı.Ablasının gerildiğini ,kasılan bedeninden anlamıştı ama yine de geriye çekilmedi bunun yerine konuşmaya başladı.

VİRAN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin