Bitmeyen Gece ve Altıncı Gün

155 12 39
                                    

Hayatının en uzun günlerinden biri, adeta bitmemekte ısrar ediyordu. Xiao Zhan'ı zar zor eve soktuktan sonra kabanını ve kayak pantolonunu çıkartmaya ikna etmek için salonda ufak bir savaş vermişlerdi.

- "Zhan-ge polarını da çıkartalım. Sonra rahat bırakacağım seni söz."

- "Uff Bo-dii... Boşver ya kalsın böyle işte." Dedikten sonra üzerinde oturduğu koltuğu inceleyip, sonra aniden yatmaya kalktı.

- "Hayır, hayır, hayır... Burada yatılmaz, içeri götürelim seni..." dedikten sonra çaresizce karşısındaki tepkisiz adamı izledi.

Derin bir iç çekip mutfağa yöneldi ve büyük bir bardak su doldurup geri döndü.

- "ZHAN-GEE, HADİ KALK DA SU İÇ BİRAZ."

Aniden gözlerini açan Zhan bir süre bardağa bakıp sonra olduğu yerde oturdu.

- "Süpersin. Hadi bu bardağı bitirelim. Yatmadan önce de tuvaletimizi yapalım, tamam mı?"

- "...Hı hı."

Bir bardak suyu içmesi yaklaşık bir dakika sürdü. Sonra elindeki bardağı önündeki sehpaya koyup aniden kalkmaya çalıştı. Kaybettiği dengesini Yibo'nun desteği sayesinde kazanıp tuvalete doğru yöneldi.

Yibo kaygıdan kendi halini unutmuş, tuvalete beraber girip girmemeyi düşünüyordu. Sonra Xiao Zhan'ın kapıyı suratına kapatmasıyla kendisine geldi ve montunu ve kayak kıyafetlerini çıkarmaya başladı. Ev moduna girdikten sonra tekrar tuvalet kapısına gidip kaygıyla seslendi.

- "Zhan-ge... İyi misin?"

Bir süre sessizlikten sonra içeriden sadece bir hmmlama sesi geldi.

- "Uyuya kalmadın dimi?... Miden mi bulanıyor?"

Ses gelmeyince kapıyı birkaç kez tıkladı. İçeriden homurdanmasını duyuyordu.

- "Tuvaletim bitmedi daha yaa!"

Yibo da gülmeye başladı.

- "Tamam, bitince seslen o zaman" derken artık kahkahası içeri kadar ulaşıyordu.

- "Gülmesene!"

Bir iki dakika sonra önünde açılan kapıyla aniden irkildi. Üstündeki poları çıkartması dışında durumunda bir gariplik gözükmüyordu. Bu haline şükreden Yibo, kolundan tutup odasına doğru yöneltti. Kıyafetleri uyumak için uygun olduğundan üstünü değişmesi için ısrar etmedi. Yorganı kaldırıp yatağa uzanması için bekledi. Xiao Zhan yatağın kenarında oturmuş boş gözlerle Yibo'ya bakıyordu.

- "Hadi artık iyi geceler zamanııı"

Yibo adeta bir kreş öğretmeni sevimliliğinde, çocuğu inat yapmadan ikna etmeye çalışıyordu.

- "İçerdeki yatak çok küçük."

Yüzündeki boş ifadeye bakınca ne düşündüğünü anlamak mümkün değildi.

- "Ne?"

- "İçerde yatma."

- ???

Kaşlarını çatıp önce Yibo'nun elindeki yorganı çekip aldı. Sonra da Yibo'yu kolundan çekip zorla yatağa oturttu. Bileğinde sıkı tutuşu fark ettiğinde Zhan'ı kolay ikna edemeyeceğini fark etti.

- "Sen de rahat uyuyamazsın Zhan-ge, burası da o kadar büyük değil, bak."

Eliyle gösterdiği yatak King size bir yatak olsa da süs olsun diye pek çok yastıkla doldurulmuştu. Yibo da mantıklı argümanlar sunamıyordu, ama Zhan'ın kendisinden daha sarhoş olduğunu bildiğinden bir şekilde kandırmayı deneyecekti. Ancak çabalamasına gerek bırakmadan Zhan boştaki eliyle yastıkları kenara fırlatmaya, yatağı boşaltmaya başladı. Sonra eseriyle tatmin olup bakışlarını Yibo'ya çevirdi.

Xiao Zhan: Bon Voyage - YiZhanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin