Oy sınırı: 35
1 Hafta sonraHyunjin , Minho ve Jeongin yine her zamanki gibi buluşmuştu. Parka gitmiş, çekirdeklerini almış, kolalarını yudumluyorlardı. Bu onların klasik rutini olmuştu. Hep birlikte çimlerin üstüne oturmuş sohbet ediyorlardı. Vakitleri çok güzel geçiyordu.
"Sahil kenarına mı gitsek?" dedi Hyunjin nefesini vererek "Canım sıkılıyor başka şeyler yapalım." diye devam etti ardından.
"Nereye gideceğiz ki?" diye sordu Minho çekirdek kabuğunu poşete atarken.
Jeongin kolasını içerken konuştu "Susun oturun şuraya sanki daha düzgün bir yere gidicek paramız var."
Hyunjin oflayarak telefonu eline aldı. Acaba Felix'e mi yazsam? diye geçirdi içinden. Felix onun tüm sıkıntısını alıp götürüyordu. Ancak çok fazla yazıyordu ona. Neredeyse tüm gün onunla konuşuyordu. Belki de Felix'i sıkıyordu, Hyunjin'i üzmemek için konuşuyordu. Sonuçta Wooyoung ile sürekli konuşuyorlardı. Ancak o ne yapmıştı? Herkes biliyordu ne yaptığını artık. Zaten Minho ve Jeongin'de ondan nefret ediyordu, Hyunjin her Wooyoung ile konuştuğunda fazlasıyla sinirleniyorlardı. Haklılardı aslında. Felix ile böyle olmak isteyeceği son şeydi. Yeni tanışmış sayılırlardı ama Hyunjin Felix'i o kadar çok seviyordu ki...
Sebepsiz ona çok yakın hissediyordu kendini. Evinde hissediyordu, rahat hissediyordu. Zaten sosyal birisiydi Hyunjin. Ancak kimseyle tanışır tanışmaz bu kadar yakınlık duymamıştı. Felix hariç. O başkaydı. O tüm yıldızların içinde parlayan en parlak yıldızdı, beyaz ışıkların ardında parlayan siyah bir ışıktı, laleler arasına sızmış bir papatya, beyaz güller arasında parlayan bir kırmızı güldü o. Her ortamda güzelliğiyle, ışıltısıyla belli ediyordu kendini. Kısacası mükemmeldi. Her şeyi ile mükemmeldi. Baştan aşağı mükemmeldi. İçinde ona karşı garip bir sevgi vardı. Çok büyük bir sevgi...
"Ay kalkın be bize gidelim." dedi Minho sıkıntıyla.
"Anneni ara izin vericek mi bakayım?"
"Hyunjin sen ne zaman annemin sizin gelmesine kızacağını gördün?"
"Eh doğru."
"İyi hadi kalkın." Jeongin'in sözü ile herkes ayaklandı.
.............
"Ayeong ablam! Nasılsın?" dedi Hyunjin Bayan Lee'nin koluna girerken. Minho'nun evinin yakınındaki markette karşılaşmışlardı. Hyunjin tüm arkadaşlarının ailesi ile çok yakındı ve hepsi ile iyi anlaşırdı.
Gülerek konuştu tatlı kadın "İyiyim yavrum sen nasılsın?"
"İyiyim ablam. Ne olsun işte Minho ve Jeongin ile birlikte dışardaydık. Her zamanki gibi çekirdek kolamızı yaptık oturduk yani. Sen ne yaptın?"
"İyi çocuğum. Yemek yaptım, evi temizledim, malum Minho'yu biliyorsun zaten odası darmadağındı orayı toplamakla uğraştım öyleydi yani." gülümseyerek Hyunjin'e döndü " Hem tam zamanında geldiniz. Çok güzel yemekler yapmıştım, en sevdiklerinizden."
Hyunjin güldü "Sağol ablam." dedi gözlerini kısıp gülümseyerek. Daha sonra elma kasalarının arasından geçerek Minho ve Jeongin'in yanına gitti.
"Anneme mi aşık olmuş bu davar?" dedi Minho Jeongin'e dönüp Hyunjin'i işaret ederek.
"İnan bilmiyorum." diyerek yanıt verdi Jeongin.
"Ne var be. Ne yapabilirim yani Ayeong ablam ile mükemmel ötesi anlaşıyorsam. Ayrıca ben açım. Ayeong ablam çok güzel yemekler yapmış hadi biz gidelim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
my star
FanfictionHyunjin uzun süre sonra korkularını yenip sanal arkadaş yapmak istemişti. Felix onun uzun süre sonra olan ilk sanal arkadaşıydı. Ancak belki de onlar, arkadaşlıktan çok daha fazlasıydı... texting & düz yazı