Bölüm 15: Dürüstlük Anlaşması

319 30 46
                                    

Merhaba, biz geldik!

Oy verip bol bol yorum yapmayı unutmayın lütfen.

Yorumlarınız benim için çok önemli.

Keyifli Okumalar!

[Talkin Toys - Bleeding]

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

[Talkin Toys - Bleeding]

[Raybull- The New Thing Die]


"Gökkuşaklarını kovalamak gibi bir şey seni sevmek."


🌻

DÜRÜSTLÜK ANLAŞMASI


Fısıltılar duyuyordum, derinden geliyordu; boğuktu ve anlaşılmayan fısıltılardı. Zorlanarak göz kapaklarımı açmayı üçüncü denemede başarabilmiştim, görüşüm net değildi, bulanık görüyordum. Aslında hiçbir şey net değildi, hem duyma konusunda zorlanıyordum hem de görme. Lenslerim gözümdeyken uyuduğum zihnime düştü, korkuyla gözlerimi kocaman açıp ellerim yüzüme lensleri çıkarmak istercesine hızla gitti. Kaşındığını biliyordum ve lensle uyumak mantıklı değildi.

Bu kaçıncı lensleri çıkarmadan uyumamdı!

Korkuyla uyandığımdan hızlı soluklarım arasında nerede olduğumu anlamaya çabaladım, arabadaydım, yalnız ve güvendeydim.

Annemler arabadan inmiş biraz ilerde bahçıvan Ersan Beyle görüşüyorlardı. Çiftliğe gelmiştik. Gözümü kaşımamak için oturduğum yerde toparlanıp dışarı çıkmaya karar verdim. Rüzgâr kaşıntıya iyi gelebilirdi, arabanın basık kokusu temiz hava alma isteğimi tetikliyordu. Sakince kapıyı açtığımda annemler duydukları sesle arabaya dönüp bana baktılar. Onlara küçük bir bakış atıp çantamı ve düşen telefonumu alarak kapıyı kapattım.

Uyuşuk adımlarla ilerlerken, "Nur Feray," diye bir ses işittiğimde durup topuğumun üzerinden sağ tarafa döndüm.

"Oğuzhan," dedim gördüğüm yüzle. Onu gördüğüme şaşırmıştım, şaşkınlığım sesime de yansımıştı. Oğuzhan dedemin arkadaşının torunuydu. Her yaz geldiğimizde arkadaşlık yapardık. Oğuzhan; uzun boylu, komik ve hayattan keyif almayı seven bir adamdı.

Saçları uzamış ve ela gözleri akşamın karanlığıyla kahverengiye dönmüştü. Üzerindeki tişörtü ve siyah pantolonuyla sağlıklı duruyordu.

"Oğuzhan nasılsın? Elin nasıl? Burada olduğunu bilmiyordum." dedim merakla. Oğuzhan bir askerdi ve elinden yaralanmıştı. Karşımda yirmi altı yaşında hava pilot üsteğmen vardı. Savaş pilotu olmak için elinden geleni yapıyordu, elindeki yara bunun en büyük kanıtıydı. Bir ara ona aldığım Atatürk'ün İstikbal Göklerdedir yazılı peçi versem iyi olurdu, peçleri seviyordu.

Güneşten Sonra YağmurlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin