<30>

96 6 0
                                    

Yine toplanıp bara gittikleri bir gün. Chaeyoung kalabalığın içinde bir an düşüncelere dalıyor. bu barın sahibi bu kadar çok gelmiyor buraya.
Ancak Lisanın onu dürtmesiyle gerçekliğe geri dönüyor.

Gözü sürekli hyunjin ve felixin üzerinde. Daha doğrusu ne zaman bir araya gelseler bütün gözler ikiliyi buluyor. Herkes merakla barışmalarını bekliyordu.

Changbin-" millet bar açalım mı?"

Chan-"bu fikir nerden çıktı"

Lisa-"bar sahibinden daha çok geliyoruz ya belki ondandır"

Felix "açalım ya iyi olur belki hyunjin kendine kandıracak yeni birini bulur"

Changbin-"yeter amk ya atışıp durmayın"

"Haklısın"dedi kısık sesle hyunjin.

Geldiklerinden beri iyi değildi. Genelde Felixle biraraya gelince hep böyle oluyordu. Suratı asılıyor ve diğerlerinin suratına bakmıyordu. Utanıyordu felixin yüzüne bakmaya gözleri felixinkilere değdiğinde kulağına o günki sesi geliyordu Kapının önünde haykırarak ağlayan felixin titrek sesi geliyordu kulaklarına.

Felix içinde farklı değildi, hyunjine her baktığında o gün geliyordu. O günden beri elinden çıkarmadığı yüzüklere baktı. Annesi vermişti. Söz vermişti annesine koruyacağına. Elindeki iki yüzüğe gitti yine gözleri. Gözleri dolmaya başlamıştı.

Seungmin fark etmiş olacak ki durumu geçistirmek için neşeli bir şekilde konuştu. "Hadi bir şişe daha içelim." Sarhoş olamalarına ragmen herkes kabul etmişti.
Felix ve hyunjin deli gibi içiyordu.
1 şişe,2,3... Derken zil zurna sarhoş olmuşlardı. Gece birkaç saat sonra sonlandığında Felix diğerleriyle gitmek istememişti. Sarhoş olmadığını direterek yürümek istemişti.

Yolda giderken bir anda kaldırıma oturdu. Ellerini başına koyup ağlamaya başladı. Kafasındaki düşüncelerle kafayı yiyecekti. Hyunjinin yüzüne öylece bakıyordu. Bağırmak istiyordu yakasına yapışıp bir kez daha bağırmak. Ama yapamıyordu kendinde o kuvveti bulmuyordu.

o sokakta ağlayan tek kişi o değildi. Kafasını kaldırdığında karşı kaldırımda oturan hyunjine gördü. O da en az kendisi kadar üzgün görünüyordu. Birbirlerine bakıyorlardı. Felix bir anda irkildi. Yağmur yağıyordu tıpkı o günki gibi...

Felixin aklına birer birer o anlar geliyordu. Hyunjin ise sanki yanına gelmek için ondan izin alıyormuşcasına bakıyordu. En sonunda dayanamayıp felixin yanına gitti. İkiside ayağa kalktı.

"Felix ben... Gerçekten özür dilerim. Hayatını mahvettiğim için kendi aptallığım için seni ağlattığım için bir daha bunu asla yapmayacağım' hyunjinin gözlerinden birkaç damla yaş süzüldü.

Felix ona hayal kırıklığı ile bakıyordu. Canı çok yanmıştı.

Hyunjin yere bakan kafasını felixe çevirdi.

"Ben Londra'ya gideceğim diğerlerine söyledim ama senin yüzüne bile bakamadım dayanamıyorum bu utançtan senin benden tiksinmenden"

Felix hiç bir şey demiyordu sadece yere bakıyordu. Hyunjin ise artık umudunu yitirmişti. Bunun İçin felixi suçlayamazdı çünkü yaptıkları yenilir yutulur cinsten değildi.

"Haklısın"dedi buruk bir sesle "seni hep seveceğim Felix kendine iyi bak" ve arkasını dönüp gitti. Sokakta yürürken gözünden bir damla daha aktı.
Tam bu esnada bir el kendisini durdurdu.

"Gitme..."

dedi Felix kısık sesiyle ardından hyunjinin dudağına kapandı.
Hyunjin bu anı gelişen olayla şaşkınlıkla kaldı ancak bir yerde karşılık vermeye başladı. Minik bir öpücüğün ardından geri çekildi ve hyunjine sarıldı.

"Seni bana geri ver sevgilim" dedi Felix. hyunjin gülümserken sımsıkı sarıldı felixe.

İkisininde kalbinde eksik olan o parça yerini bulmuştu artık.

My Sister /chaelisaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin