Bölüm:3

5.3K 149 13
                                    

Karşımda ki adamlar birbirine baktı. İkisi de iri yarıydı , bir tanesinin vücudu dövmeler ile kaplıydı. Önce gözleri Miraç'a  kaydı. Ardından ise bana değindi. Miraç elimden sıkıca tutuyordu, sanki bana güç vermek istercesine.

Ona bakıp tebessüm ettim. "Siz kim oluyorsunuz? Bize birinin geleceği hakkında bir bilgi verilmedi. " Burda ne döndüğünü anlamaya çalışıyorlardı, bir yandan ise sözlerine dikkat ediyorlar. Saygısızlık etmek istemiyor gibiydiler.

Dövmeli adam yanında ki kıvırcık saçlı olan adama bir baş işareti yapıp. "Sen içeriye bir haber sal bi ."  Diyince kıvırcık saçlı olanın gözleri bir saniyeliğine bize deydi. Ve kafasını tamam anlamında sallayıp içeri girdi. Dövmeli adam bizi göz hapsine almıştı. Elimin git gide daha çok sıkıldığını hissettim. Kafamı o tarafa doğru döndüğümde küçük oğlumun tedirgin gözlerle bana baktığının fark ettim.

Yere eğilip ona doğru döndüğümde. Fısıldayarak konuşmaya devam ettim. "Miraç ,bebeğim" Bana hâlâ tedirgin gözlerle bakmaya devam ediyordu. O da fısıldama oyununu devam ettirerek  "Anne hani babama gelmiştik ,niye burada duruyoruz? " Ardından bana biraz daha yaklaşıp " Babam içerde değil mi? Sadece bizden haberi yok. " Dedi üzgün bir şekilde kafamı üzgün bir şekilde salladım. " Biliyorsun deden bana bir oyun oynadı. " Kafasını 'evet' anlamında yukarı, aşağı salladı.

Nefes alıp devam ettim. "Bizim büyük dede' nin bana bıraktığı şirketi almamız için benim biraz uğraşmam gerek. " Yine başını uslu bir şekilde salladı. Bu iş gittikçe zor bir hâl alıyordu. "Ama bu çok tehlikeli  hem seni koruyup hem şirketti almak için uğuraşamam. " Anlamıştı. Gözlerim doldu sesimin titrediğini hissediyordum ." Bu yüzden seni güvenli bir  yere bırakmam lazım. " Gözlerinden yaşlar dökülmeye başlayınca dayanamadım. Hemen dökülen yaşları silip "Hayır, hayır bebeğim seni bırakmıyorum, seni burda bırakmam . Anne seni bırakmaz. "  Deyip bebeğimi kollarının arasına aldım. 

Biz bu konuşmayı yaparken dövmeli adamın bizi dinlediğini fark ettim. Geri çekilip oğlumun gözlerine baktım. Ve onu rahatlatmak istercesine gülümsedim. Gülüşüme aynı şekilde karşılık verince dünyalar benim olmuştu. Onu rahatlatmak istercesine onunla konuşuyodum. Ayağa kalkıp bebeğime bakmıştım ki kapıdan bütün ihtişamı ile bir adam çıkmıştı.

Başım o tarafa doğru döndüğünde direk olarak yeşil gözler ile karşılaştım.  Sertlik vardı orda. Nefesimin daraldığını hissetmiştim. Dünya durmuş, zaman akmaz olmuştu sanki.Kulağımda hafifçe çalan bir melodi vardı. Beni girdiğim bu transtan kurtaran şey ellimi hiç bırakmayan oğlum olmuştu.

"Anne " Demişti bu kelime ile karşımdaki adamın bakışlarıda ona kaydı. Ben tanıyordum bu gözleri, ben tanıyordum bu yüz hattını, ben tanıyordum bu duruşu ben her gün görüyordum bu adamı yanımda duran oğluma çevrildi gözlerim. Dudağımda hafif bir tebessüm oluştu. Tekrar bir ses duyuldu, "Anne iyi misin? " oğlum anlamıştı karşısında ki babasıydı ama beni merak etmişti. Önce benim tepkimi görmek istedi. Çünkü oda bilmiyor aslında nasıl bir tepki vermesi gerektiğini. Annesinin yol göstermesini istiyor.

Oğlum için topladım kendimi kokusuzca baktım karşımdaki adamın gözlerine. "Mirza Karadağ? " Diye soru verdim. Emin olmak istercesine. Zaten dik duran duruşunu daha çok dikleştirdi. "Benim ,siz kimsiniz?"  Gözü yine Miraç'a kaydı ardından benim mavileimi buldu.

Odak noktam direk yeşilleri oldu. " Ediz ben Ediz Kaya "  Ardından gözlerim bizi dikkatle dinleyen oğluma kaydı. "O da Miraç"  Derin bir nefes daha aldım. "Yedi yıl önce bardaki geceden olan Ediz ve Miraç"  Zaman durdu, ben Mirza ya baktım. Mirza bana  baktı. Bu hikâyenin masumu Meriç ise heycan ile baktı babasına. Sanki bir an gözünü kırpsa yok olacakmış gibi.

Ağa KocamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin