Bölüm: 11

1.6K 43 12
                                    

Odaya çıktığımızda duşa doğru adımlandım. Üzerimi çıkartırken banyonun kapısını açıldı ve kapının ardından Mirza gözüktü. İçeri adımlandı ve ardından kapıyı kapadı. Vücudumu ona doğru çevirdiğimde yanıma adımlandı.

Önce zümrüt yeşili gözleri ile beni baştan aşağı süzdü. Ardından ise elimdeki t-shirtü alıp yere attı. Kendi t-shirtünü ise yavaşca bedeninden ayırdı.
Ellerini yanaklarıma koydu ve yavaşça dudaklarıma yaklaştı. Sıcak dudakları dudaklatıma değerken beni duşakabinin içine doğru itti.

Kendi de içeriye girip bir yandan dudaklarımı sömürürken diğer yandan büyük elleri ile kalçalarımı sıkmaya başladı. Azımdan iniltiler kaçarken kalçalarımdaki elini ön tarafa getirip pantolonunun düğmesini damarlı parmakları ile açtı. Yavaş bir şekilde fermuarımı aşağıya doğru indirdi.

Kalın parmakları iç çamaşırın üzerinden aşağı doğru süzüldü. Tepe noktama iki parmağı ile baskı yapmaya başladı. Vajinam adeta şeytanın ateşinde düşmüş gibi yanmaya başladı. Parmaklarını derinimde hissetmek istiyor, bunun için âdeta deliriyorum.

Girişimde oyalanıyor , devamını getirmiyordu. Acı çeker gibi bir inleme döküldü dudaklarımdan. " Mirza ah, içime gir! " Mirza beni duymamış gibi parmaklarını sadece yukarı -aşağı hareket ettiriyordu.

Bacaklarım artık beni taşıyamayacak seviyede olduğundan Mirza fark etmiş olmalıydı ki ellerini baldırlarıma yerleştirdi. Ardından beni yukarı doğru kaydırarak kucağına aldı. Aletini çok net hissediyordum. Mirza başını boynuma gömdü. Kafamı biraz daha geriye atarak ona yer açtım.

Mirza ile oldumuz yerde aşağı eğildik.

Bir süre boynumda oyalandıktan sonra geriye çekilip gözlerime baktı. "Hadi bebeğim gel bana ." Dedikten sonra sert bir şekilde içime girdi. Birkaç dakika sonra önce ben ardından ise Mirza boşaldı. Mirza beni yıkadıktan sonra kendi de yıkandı. Ve beni kuvaklıyarak duştan çıkardı.

Üzerimizi giyindikten sonra çantaları hazırlamaya koyuldum Mirza ise Adil bey ile konuşması gereken şeyler olduğunu söyleyip odadan ayrıldı . Mirza'nın dediğine göre yemeği İstanbul'da yiyecekmişiz . Orda ihtiyacımız olan herşeyin olmasına rağmen yolda bir şeye ihtiyacımız olur diye küçük bir çanta hazırlamak istemiştim.

Miraç heycan ile odaya dalınca korku ile ürperdim. "Anne İstanbul'da ne kadar kalıcağız? " Bu heycanına gülüp onu kollarımın arasına aldım. "Bilmiyorum bebeğim herhalde yarın akşam döneriz neden sordun oğluşum. "

Miraç yüzü astı ve " Dönmeyelim orda kalalım. Orda babamı daha sık görüyorum burda göremiyorum anne lütfen orda kalım! " Miraç mız mız lanarak olduğu yerinde zıplamaya başladı. "Miraç, baban gelince sorarız. Şimdi rahat dur. "

Miraç beni duymamış gibi zıplamaya devam etti. En sonunda " Miraç!! " Diye bağırdığımda ise ağlamaya başladı. Kapı bir kez tıklandıktan sonra arkasından Şura hanım gözüktü. "Kızım bu ne gürültü bir şey mi oldu? "

Bıkkın bir şekilde bakıp " Miraç bey tutturdu 'İstanbul'da kalmak istiyorum. ' diye babası ile konuşalım öyle dememe rağmen beni dinlemiyor. " Dedim.
Şura hanım Meriç'e döndü. " Aslanım annen sana kötü bir şey dememiş ki babana da sorması gerektiğini söyemiş sadece sence annene kızman doğrumu? "

Miraç'a baktığımda kafasını eğdi ve "Özür dilerim anneciğim. Sana kızmak istememiştim. " diye benden özür diledi ona kollarımı açtığımda hemen bana sarıldı. "Önemli değil bebeğim ama lütfen bidaki sefere ben bana sormam lazım dediğimde böyle davranma çünkü artık ben tek başıma karar almıyorum. Nasıl bir karar alırken ben sözüm geçiyorsa aynı şekilde babanın da sözü geçiyor yani bir şeyleri babana da danışman gerektiğini öğrenmelisin. "

Ağa KocamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin