"Biz sadece geçmişte kaldık ve bizi kimse geri getirmeyecek."
☆
Tıklatılan kapıyla kurumaya yüz tutmuş yaşları silerek kendime çeki düzen verdim.
"Taehyung? iyi misin?"
Jamesin endişeli sesini duyduğumda kilidi çevirerek dışarı çıktım. Beni gördüğü gibi ifadesi daha kötü bir hal almış, kolumu tutarak beni yan tarafda duran ziyaretçi koltuklarından birine çekmişdi.
"Tanrım, Taehyung bu halin ne? betin benzin atmış. Tansiyonun mu düşdü? hem dur bi dakika. Ağladın mı sen?"
Huysuzca yerimde kıpırdanmış, kolumu kendime çekerek aramızdaki teması kesmiştim.
"bir şeyim yok, midem bu aralar biraz hassas sadece. Sabah yediğim yemek dokundu herhalde."
"Peki, o zaman kantine inelim de nane çayı iç, iyi gelir" Sırtımı sıvazlayan elini hissetdiğimde bakışlarımı yüzüne çıkardım. Güven vermek ister gibi gülümsedi bana.
Neden böyle davranıyordu bana? Çıkarı neydi? Başka türlü bu ilgiyi haketdiğimi düşünmüyordum çünki.
İlgisinden rahatsız olurken hızla yerimden kalkmış, elinin havada kalmasına izin vermiştim. Hızlı kalkmam yüzünden başım döndüğü için bir kaç saniye normale dönmeyi beklemiş ardından yandaki su sebilinden su alarak kana kana içmiştim.
"Gerek yok dedim iyiyim ben. Kan tahlillerini yaptılar mı? ne zaman çıkar cevaplar?"
Kaba tavrım yüzünden benden uzaklaşacağını düşünmüştüm, o ise aksine daha içten gülümseyerek cevaplamıştı sorularımı.
"Peki, sen nasıl istersen. Lydia biraz önce laboratuvara gönderdi. 2 saate çıkar muhtemelen."
Anladığımı belirtircesine kafamı sallamış, elimdeki plastik bardağı çöp kutusuna fırlattıktan sonra arkamı dönüp yürümeye başlamıştım.
"Taehyung." arkamdan seslenmesiyle adımlarımı durdurmuştum.
"Profesör Jeon, odasına gitmeni istediğini sana iletmemi söyledi."
Kalbim aptal balık gibi çırpınmaya başlamıştı yine. Ne için çağırıyordu? Daha fazla Kalbimi ezmek için mi? ya da belki bir ihtimal o da.. hayır, düşüncesi bile imkansızdı.
Sesimin titremesine engel olamadan konuştum. "P-peki. giderim."
....
İçimde korkuyla karışık bir heyecanla kapının kulpunu tutmuş öylece bekliyordum.
5 yıl sonra başbaşayken kuracağımız ilk diyalog olacaktı. Korkuyordum. Yıllar önce söylediği gibi beni tanımamış gibi yapmasından deli gibi korkuyordum. Bana bağırsın çağırsın, terslesin, hatta nefret etsin ama beni görmezden gelmesin istiyordum.
Ruhunu ruhuma katan adamın beni tüm anılarından silmesi katlanılamayacak kadar büyük bir cezaydı çünki.
Kapıyı çaldıktan sonra gelen 'gel' komutuyla titreyen parmaklarımla nihayet kapıyı açıp içeriye girdim.
Yüzüme bakmıyordu.
Öylece karşısındaki dosyalarla ilgilenirken konuştu. " Stajyer Kim, artık angarya işlerinden sorumlusun."
Sabahkı tavrından hala ödün vermemişti, hala bana sadece bir stajyer gibi davranıyordu. Benim aksine Jeon Jungkook sözünü tutuyordu.
Yüzüme bakmadan söylediği şeyle kaşlarımı çatdım. Angarya işleri mi? Tanrım, asistanlıkda 3.yılımdayım, bana çömez gibi mi davranacaktı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SUSPENDED LOVE《Taekook》
FanfictionKariyeri için sevgilisinden ayrılıp Amerika'ya taşınan Stajyer doktor Kim Taehyung yıllar sonra eski sevgilisi Jeon Jungkook'u Profesör olarak karşısında bulur.