Haydii pamuk eller yorum yapmaya🤭💞
"Zihnimde yankılanan kaosun sesi,
sessizlikte boğulurken, nefes almak bile bir savaşa dönüşmüştü."☆
Restoranda her şey bir anlığına bulanıklaştı. Gözlerim Jungkook'a ve onunla karşılıklı oturan kadına kilitlenmişken, nefes almayı unuttuğumu fark ettim. Göğsümde bir baskı hissi vardı, sanki içimdeki tüm hava çekilmişti ve kalbim sıkışıyordu. Çevremdeki sesler boğuk bir uğultuya dönüşürken, kulaklarımda kendi kalp atışlarımın yankılandığını duydum. Ellerim titremeye başlamıştı. Şokun ardından panik dalgası hızla üzerime çöküyordu.
Bunu daha önce de yaşamıştım. Panik atağın yaklaştığını hissedebiliyordum. Ama burada, bu kalabalığın ve... onun gözleri önünde, bu hâlimi görmek istemiyordum. Birazdan bu kriz beni tamamen ele geçirecekti ve kendimi toparlamak için çok az vaktim vardı. Çevreme baktım, Jimin konuşmaya devam ediyordu ama ne söylediğini anlayamıyordum. Duyularım bulanıklaşmıştı, tek düşündüğüm buradan bir an önce kaçmaktı.
"Jimin," dedim boğuk bir sesle, masadaki diğerlerini umursamadan. "Ben eve dönüyorum."
Jimin'in kaşları çatıldı. Endişelendiği yüzünden belliydi. "Ne oldu? Taehyung solgun görünüyorsun. İyi misin?" diye sordu.
Daha fazla oyalanamazdım. Göz göze gelmekten bile kaçınarak sert bir tonda yanıt verdim. "Jimin, benim eve gitmem gerek. Sen burada kal. Arkadaşlarınla zaman geçir. Ben yalnız döneceğim."
"Hayır, Saçmalama seni bu halde yalnız bırakmam," dedi kararlı bir şekilde. Ama sesindeki ısrar, sabrımı taşırıyordu.
"Jimin!" Sesim istemsizce yükseldi. Diğer masalardan birkaç kişi dönüp baktı. "Burada kal dedim. Yalnız gitmek istiyorum. Lütfen."
Yüzü aniden sesimi yükseltmemin şaşkınlığını taşırken sadece sustu. Onu incitmek istememiştim ama şu an hissettiklerimi açıklamak için zamanım da yoktu. Panik atak yaklaşıyordu, her geçen saniye daha da batıyordum.
Yerimden hızla kalkarken elim masadaki bardağa ve çatalıma çarptı. Bardak şangırtıyla yere düşüp parçalanırken çatal da masanın kenarından kayarak halıya düştü. Çıkan ses, tüm restoranın dikkatini çekti. Gözlerin üzerimde olduğunu hissettim. Özellikle de... onun gözlerinin.
Nefes alışım gittikçe hızlanıyordu. Boğazım düğümleniyor, ortam daha da daralıyordu. Elimi sıkıca yumruk yaptım ve hızla restorandan çıkmak için adımlarımı sıklaştırdım. Gözlerimden gelen yaşları geri itmeye çalışarak, ceketimi aceleyle üzerime geçirdim ve kapıyı araladım. Soğuk gece havası yüzüme çarptığında içimden biraz olsun rahatlamayı umdum ama nafileydi.
Sokakta birkaç adım attıktan sonra yol kenarında duran bir taksiyi durdurdum. Aceleyle arabaya atladım ve adresimi söyledim. Şoför dikiz aynasından bana tuhaf bir şekilde bakıyordu ama umurumda değildi. Elleri mi dizlerimin üzerine koyarak titrememi kontrol etmeye çalıştım. İçimdeki korku giderek büyüyordu.
"Nefes al, Taehyung," dedim kendi kendime. "Eve kadar dayan."
Ama kriz yaklaşmıştı. Göğsümdeki baskı dayanılmaz bir hâl alıyor, düşüncelerim karmaşıklaşıyordu. Jungkook'un yüzü ve o kadınla gülümseyerek konuştuğu an beynime kazınmıştı. O görüntüden kaçmaya çalışsam da zihnim tekrar tekrar oraya dönüyordu. Neden burada olduğunu bilmiyordum. Neden bu kadar mutlu görünüyordu? Neden bu kadar... yabancıydı?
Takside geçen birkaç dakikanın sonunda nihayet apartmanımın önüne vardım. Şoföre uzattığım paranın elimden düşmesini izlerken, titrememi daha fazla gizleyemediğimi fark ettim. Kırık dökük bir "Teşekkür ederim," mırıldandım ve arabadan indim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SUSPENDED LOVE《Taekook》
FanficKariyeri için sevgilisinden ayrılıp Amerika'ya taşınan Stajyer doktor Kim Taehyung yıllar sonra eski sevgilisi Jeon Jungkook'u Profesör olarak karşısında bulur.