Decision

156 24 8
                                    

"But i still want you..."

5 yıl önce.

Taehyung'un yanakları, hala randevudan kalan gülümsemeleriyle aydınlanıyordu. Jungkook'un elini tutarken parmaklarının arasındaki sıcaklığa sığınıyordu; sokak lambalarının solgun ışığı, ikisinin de yüzünde huzurlu bir ışıltıya karışıyordu. Parkta geçirdikleri randevu, Taehyung’un hafızasına kazınacak kadar mükemmeldi: Jungkook’un hazırladığı küçük piknik, gitarıyla çaldığı melodiler, gökyüzünü izlerken paylaştıkları fısıltılı sözler… Her şey fazlasıyla kusursuzdu.

"Bugün... gerçekten çok güzeldi," dedi esmer, sessizliği bozarak. Beyaz tenli ona döndü, dudaklarının kenarında daima hazır bir gülümsemeyle.

"Seninle her gün güzel, sevgilim."

Bu cümle, Taehyung'un kalbinde yankılanırken içten bir kahkaha attı. Kendi mutluluğu, bir an için bile olsa, dünyadaki hiçbir şeyin bunu bozamayacağını düşündürüyordu. Ama hayatın sertliği, bu tür düşüncelere asla uzun süre izin vermezdi.

Evinin kapısına vardıklarında, içeriden hiçbir ışık görünmüyordu. Babaannesi genellikle bu saatlerde oturma odasında olurdu, ama tüm ev sessizdi. Taehyung, sevgilisinin elini bırakarak hızlıca anahtarını çıkardı.

“Belki uyuyordur,” dedi Jungkook, küçüğünün kaşlarındaki endişeyi fark ederek.

Taehyung bir şey söylemedi. Kapıyı açar açmaz, evin alışıldık sıcak atmosferinin eksik olduğunu hissetti. Soğuk bir hava çarptı yüzüne. Evin sessizliği, olağandışı bir ağırlık taşıyordu.

“Babaanne?” diye seslendi, içinde giderek artan bir korkuyla. Cevap gelmedi.

Oturma odasına adım attığında, yerde yatan silüeti gördü. Babaannesinin ince, narin bedeni, odanın ortasında hareketsiz bir şekilde uzanıyordu. Gözleri kapanmış, nefesi duyulmuyordu.

“Hayır, hayır, hayır…” Taehyung’un dizleri anında çözüldü. Tökezleyerek babaannesinin yanına eğildi, omzunu nazikçe sarstı.

“B-babaanne! Uyan lütfen! Lütfen!” Sesi çatallandı, kelimeleri boğazında düğümlendi. Elleri titriyordu; onu yerden kaldırmaya çalışırken kontrol edemediği bir panik içerisindeydi.

Jungkook hemen yanına çöktü. Yüzündeki şoku gizleyemese de daha sakindi. “Taehyung, ambulansı aramam lazım,” dedi, ama Taehyung duymaz gibiydi.

“Hayır… hayır, o iyidir. Babaannem güçlüdür. Uyanır, uyanır, değil mi Jungkook?!” Taehyung’un gözyaşları, yanaklarından hızla süzülüyordu. Elleri, babaannesinin ellerini kavramış, sıcaklık arıyordu ama sadece soğuk bir sessizlikle karşılık buluyordu.

Jungkook, telefonunu çıkarıp acil durum hattını aradı. Taehyung’un giderek artan panik çığlıkları arasında net bir şekilde konuşmaya çalıştı. Ama Jungkook’un sesi, Taehyung’a ulaşamıyordu.

“Lütfen… Lütfen beni yalnız bırakma, tamam mı?” Taehyung fısıldadı, sanki babaannesine değil, kendine yalvarıyormuş gibi. Ancak babaannesinin hareket etmeyen bedeni, yalnızlığın ilk kıvılcımlarını kalbine yakıyordu.

SUSPENDED LOVE《Taekook》Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin