yeonjun'un babası çılgın bir adamdı, hiç utanmadan karısını defalarca kez aldatmıştı. ve küçük yeonjun, farklı işleyen zeka yapısı yardımıyla bunu annesinden başka kimsenin yapamayacağı şekilde keşfetti. böylece bir gün tüm delilleri toplayarak annesinin yanına gitti.
şimdi, şu anda soobin'in korkudan titrediğini görmek aklını o geçmişe sürükledi.
"anne, aldatmak kötü bir şey mi?" yeonjun aniden sordu, bu sırada annesi onun yumuşak saçlarını okşarken uykuya dalmasını bekliyordu.
"evet tatlım. yoksa bugünkü sınavında kopya mı çektin? sorun değil... ben de bunu pek çok kez yaptım. ama daha çok çalışmalısın bebeğim çünkü büyüdüğünde kopya çekmek kolay ve doğru olmayacak." bayan choi kıkırdarken yeonjun ona anlamsız gözler ile baktı.
"ne sınavlarımda kopya çekmeye ihtiyacım var, ne de bunu kastettim. neyi kastettiğimi iyi biliyorsun, babam seni diğer kadınlarla aldatıyor." yeonjun, sanki bu onu gerçekten etkilemeyen küçük bir olaymış gibi konuştu. yüzünde seçilebilir hiçbir mimik barındırmadan, ses tonunda endişeye dair hiçbir iz bırakmadan bahsettiği şeyi sıradan bir durummuş gibi göstermesi, annesinin boğazında bir düğüm yarattı. "nasıl biliyorsun?" tepki göstermesi uzun bir süre aldı.
"seni aldatmasına şaşırmış görünmüyorsun ama benim bilmeme mi şaşırıyorsun? her zaman farkındaydın, değil mi?" yatağında uzanan minik bedeni doğruldu, yastığındaki ipeksi saç tutamları yavaşça kumaşın üzerinden kalktı ve yeonjun, karşısındaki güzel kadının, annesinin, tüm ifadelerini zihnine işledi. annesi gerçekten de suskun kalmıştı. evet, annesi bunun farkındaydı ancak bu konu hakkında elinden ne gelirdi ki? bu evlilik yalnızca bir anlaşma üzerine kurulmuş, kağıt üstü bir uzlaşmadan ibaretti.
"tatlım, bunu nasıl buldun? baban mı söyledi sana-"
"telefonunu, dizüstü bilgisayarını kurcaladım ve bunun aşırılık olup olmadığını bilmiyorum ama projesinin dosyalarını da karıştırdım." yeonjun, ses tonunda intikam dışında hiçbir duygunun bulunmadığını açıkça belli etti ve annesi donakaldı.
choi ailesi, kore'nin en zengin halkalarından biridir. yeonjun bu soyun en küçüğü ve onları dünyaya hükmetmek için yeteri kadar zengin yapan tüm şan, şöhret, mal varlığı ve bundan çok daha fazlasına sahip: rezil bir şirket, büyük yatırımlar, mükemmel bir itibar, yüklü meblağlarda para ve kirli sırlar...
"şaka yapıyorsan, yeonjun, komik değil."
annesi korkusuz, nazik ve zarif bir kadındı ama her şeyden önce, oğlunu çok seven iyi bir anneydi. fakat şimdi kaşları biraz çatıktı, durum ciddiydi ve yedi yaşındaki oğlunun doğruyu söyleyip söylemediğinden emin olamadı. vücudu kaskatı kesildi, oğlunun ayaklarını yere bastıktan sonra diz üstü bilgisayar çantasını alarak yamacına geldiğini gördü.
"şaka yapmıyorum." yeonjun mırıldandı. "kontrol et, onun programlarını ve özel ip adresini göreceksin. ekranını benimkine bağladım, böylece tüm gün ne yaptığını, nelerle uğraştığını inceleyebilirsin. ayrıca... birkaç çift resimlerini kaydetti, veya ona ne demek istersen... şüphelerinin artık gerçek olduğunu kanıtlayabilirsin... ama zaten biliyormuşsun gibi görünüyor." yeonjun neredeyse soluk almadan açıkladı. gözlerini kırpmıyor, ufak bir çocuğun yaptığını yaparak orada burada yaramazlık etmiyor, koşuşturmuyor, oyun oynamak istemiyor ve insan olduğuna dair hiçbir kanıt bulundurmuyordu. onun buz gibi gözleri, annesinin endişeli ve şok olmuş ruhunu delip geçti.
yedi yaşında bir çocuğun bu şekilde davranması imkansızdı, kimse ona öğretmeden bu kadar bilgiye sahip olması mümkün değildi. sanki oyun oynuyormuş gibi cihazları bu kadar kolay hacklemesine olanak yoktu. özellikle babasının cihazlarına sızması, hatta itibarları için hayati değer taşıyan dosyalara karışması söz konusu bile olamazdı. pek çok bilgisayar korsanı ve rakip bu konuda başarısız olmuştu ancak yedi yaşındaki bu çocuk, bunu çok kolay bir şekilde başarmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
peppermint soda, yeonbin
Mystery / Thrillerhikayelerinin sonu, yumusak bir oglanin bir sosyopata karsi duydugu ilgisine karsi koyamadigi an baslar. ©vibes2016 | ceviri kurgusu