eight

79 16 7
                                    

insanların sıkı ve monoton programlarından uzaklaşıp dinlendikleri ve ilerleyen altı gün sonrasında yenilenmeleri için yalnızca yirmi dört saat gibi kısıtlı bir vakitleri olduğundan şikayet ettikleri; yorucu ve yoğun haftanın sıkıcı günlerinden biriydi.

cıvıldayan öğlen ışığı kalın kumaşlı ve yarı açık perdenin arasından sızarak genç adamı uykusundan uyandırdı. çarşafların arasında uzanan mayışmış beden şimdi uykulu irislerini ovuşturmak için biraz kımıldandı. aydınlanmış odaya gözlerini alıştırmak için kendine zaman tanıdı, duvar saatine kısa bir bakış atarken yumuşak bir şekilde inledi.

önceden tam bir sabah kuşuydu ancak son zamanlarda hiçbir şey aynı değildi. kendini saat öğlen civarlarında uyanırken ve ölü bir beden gibi bitkinken buluyordu. ve artık neredeyse her sabah, yeonjun işe gitmek için ondan daha erken kalkması gerektiğinde ona veda kucaklaması veremiyordu. yeonjun'un bazen tüm gece boyunca hastanede kalması gerektiği bile oluyordu, çaresiz kalan ve ölümle burun buruna gelen bazı hastalar için acil durumlarda ona ihtiyaç oluyordu.

bakışları odanın içerisinde gezindi, fakat yeonjun'un varlığını hiçbir yerde göremedi. muhtemelen çoktan kalktı, diye düşündü ve sabah rutinine başlamak için yataktan kalktı.

ve tıpkı görmeyi beklediği gibi, yeonjun rahat koltuğa yığılmış bir biçimde uzanırken oturma odasındaydı, gözleri neredeyse uyuşukluktan kapanmış gibi ağır görünüyordu. eliyle ağzından kaçırdığı esnemeyi bastırdı. "günaydın." yeonjun selamladı, kollarını esnetti ve eklemlerinin ses çıkarmasına sebep oldu.

"iyi öğlenler." soobin somurttu. "gece hiç uyumamış gibi görünüyorsun." kumandayı yoklamak için eli çay sehpası üzerinde oyalandı.

"insomnia, bilirsin." yeonjun eklemeden önce kısaca ekledi, "kahvaltı? önden git."

"sen kahvaltı yaptın mı?" soobin sordu ve kendini onayladı. "öğlen yemeği yiyeceğim o hâlde." soobin bu kadar genç uyanarak sevgilisiyle kahvaltı yapmayı kaçırmanın üzüntüsüyle sızlandı.

ekranı açmak için baş parmağı nihayet açma tuşuna basmadan önce elleri bir süre sıkıntıdan kumanda ile oynadı. haber bülteni dikkatini yakalayana kadar ilgisini çekecek bir kanal veya program bulmak için tuşlara basmaya devam etti ve kendini, kalbinin düzensiz bir şekilde çarptığını hissederken buldu.

başlık kırmızı bir şekilde,
daegu'da seri katliam.

"ölü beden, daegu'da bulunan ünlü tapınaklardan birine yakın bir çevrede ihbar edildi. donghwasa'da saat altı sularında yakınlarda bulunan bir vatandaş cesede rastladı ve polise bildirdi. dahası, eski bir zanlının stiliyle benzerlik gösteren bu cinayet, halk arasında ses getirdi. birkaç ay önce polis, gyesan katolik kilisesinde öldürülen başka bir kurban buldu ve kanıtlar, donghwasa'da yapılan saldırıyı yapan zanlı ile aynı kişi olabileceğini gösteriyor ancak bir takım kanıt eksikliği sebebiyle, kişisel nedenlerden ötürü intikam almak isteyen başka birinin, hâlâ çözülmemiş bir dava olan seul katilinin stilini kopyalamış olabileceği kanısına varıldı. daegu'da yaşanan talihsiz olayı örtbas etmek ve trajediden uzak tutmak yönünde yapıldığı..."

gelişen durumlardan ötürü nefesini tuttu, soobin pür dikkat bülteni izlemeye devam etti ve neredeyse yeonjun'un varlığını unuttu, "dokuz kurbanın acımasızca öldürüldüğü bu vaka, seul'de meydana gelen ve gizemini koruyan bir vakadır. dokuz masum yaşamın alınması ile ilerleyen zamanlarda cinayet vakaları kesintiye uğradı ancak halk uzun sürmeyen bir refaha ermiş olsa da adalet için protestolardan vazgeçmedi. donghwasa'da meydana gelen güncel saldırı sebebiyle katilin dönmüş olabileceği düşünülüyor ancak kimliğini tespit eden veya zanlıları eşleştiren hiçbir iz bulunamadı. araştırmalar devam ediyor. şimdi araştırma ekibinden kang taehyun'un bağlanması ve güncel durum hakkında bizleri bilgilendirmesi için yayınımıza davet ediyorum."

peppermint soda, yeonbinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin